yaklaşımlarÖzkan YıkıcıMüntaz Soysal ve Eva Morales ikilemi – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Müntaz Soysal ve Eva Morales ikilemi – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiyenin önemli hukukcu ve siyasetcisi Müntaz hoca yaşama gözlerini yumdu. Ardında konuşulacak çelişkili çok önemli etkiler braktı. Türkiyenin Kemalist sol temsilcisi kadar, Kıbrıs politikasındaki Dentaşlaşma çelişkisi sonucu Kıbrıs ve Türkiye solunda banbaşka iki Soysal profili çizip dünyadan göçtü. Ardında çok söylenecek iş braktı. Unutkan havıza ve güncel çıkara göre konuşma teknik sonucu ne yazık hocanın ölümünden sonra söylenecek önemli tarihi olgular da vurgulanmadı. Birkaç yerel medya ise işin sadece habersel sığ bilgisiyle geçiştirdi. Hele de sağlığında Kıbrısla alakalı duruşunu sayfalarca yazan resmi medya nedense bu konuda suskunları oynadı. Nede olsa devir AKP devriydir.

Türkiyenin önemli hukukcusu ve ayni şekilde oldukça tartışmalı siaysal duruşuyla tarihe geçen Müntaz Soysal, hafta sonu gözlerini yaşama yumdu. Böylesi simgelerin, yanlışları ve doğrularıyla mutlaka bilinmesi de gereklidir. Önemli tarihi kavşaklarda Soysal hoca yerini aldı. Tarihi sorgulamadan tutun Kıbrıs Türkiye sol farkındalık noktasını anlamada Müntaz hoca önemli bir örneklemdir. Bundandır ki Müntaz Soysalın ölüm ardından Türkiye ve Kıbrıs eksenli küçük bir anımsatmalarla, yorumları size brakacam. Sadece, klasik eleştirinin eğer içeriği doldurulup çözümlenmesi arayışına inanılıyuorsa, ozaman Müntaz Soysalın da yaşamını dikatlice incelemek de önemlidir.

Müntaz Soysal, Türkiyenin önemli hem de anayasa alanındaki hukukcularındandır. Aynen, Kıbrıs ve özellikle K. Kıbrıs alanında da Müntaz Hocanın direk etkileri de oldu. 27 Mayıs ihtilali sonrası yapılan Anayasada Müntaz Soysalın etkisi önemlidir. Ayrıca, YÖN dergisiyle sol ekseninde içerisinde Doğan Avcıyla yer aldı. Kemalist ile Sosyalist denklemli, devletci ulusal bir siaysal ekseninde dolaşmaya başladı. İçte, demokratik hukuku savunurken, dış politikada devletci eksenin dışına çıkamıyordu. Bu çelişkiyi, direk Kıbrıs konusunda Seksenlerde yaşanmaya başlandı. Ayni şekilde, dışişleri bakanlığında da özellikle Yunanistan ilişkilerinde göründü.

İlginç olay ise şu: Müntaz Hoca 12 Mart sonrası Siyasal fakültesinde hem de Anayasa dersi verirken, sınıfa giren darbecielrce yalındı! Bu tarihi önemli yaşanmışlık ironisi oldu. Hem 12 Mart hem de 12 Eylül darbelerinden nasibini alanlardan dı. Seksen sonrası SHP partisine girip vekil olup Dışişleri bakanı da oldu. Bu canlı yaşamı, Kıbrıs konusunda yoğunlaşınca da Türkiyede Kıbrısa bakışta, yenilen Sosyalist devrimci hareketler sonrasında, onları Denktaşlaştıran önemli liderlerden ve bilimcilerden birisidir. Burada Türkiye ekseninden kopup bizim memleket serüvenine gelelim…..

Özellikle Yetmişler sonlarında Kıbrısta kıpırdayan devrimci sol kesimler, Türkiyeden bazı kesimleri de adaya getirip destek bulma amaçları da gelişiyordu. Seksenlerin 12 Eylül cuntasının darbesi, burada da etkili oldu. Denktaşın Türkiyeleşen gerçeği yapılanılırken, gelen TC eksenli baskıları yumuşatma adına Türkiyeden bilimciler de getirilmeğe uğraşılıyordu. Müntaz Soysal da bunlardan birisiydi. Sosyal demokrat kesimelr Denktaşa karşı demokratik çıkış adına Soysalı adaya getirirler. Onu saraya getirip Denktaşla da tanıştırırlar. Böylleikle saraya giren Soysal birden denktaşı savunan eksene oturdu.

Türkiyeye giden bir tanıdık, Soysal ile görüşür. Baskılar karşısında Soysaldan yardım istenir. Soysal ilgili kişiye “Siz sol parti kurup da biz desteklemedikmi” gibi tuhaf yanıt aldı. Nedense orada dahi Soysala Kıbrısın Kuzeyindeki Sosyal demokrat parti yapılarını kabulendirmeme gerçeklikle yüzleşilmek istenmedi. Müntaz Soysal, Kıbrısta hep Denktaşcı olarak görüldü ve Soysal da ısrarla Denktaşı ençok savunan kişi olarak da tavır koydu. Kıbrıs sorununda Klasik devletci Kemalist idolojik duruşla, Denktaşın tezlerini savundu. Buda, Kıbrıs solunda Türkiye sol ile uçurumun artmasına neden oldu. Üstelik, her iki yerde de merkezileşip resmi idolojilere yaklaşıldıkça, bu farklılık derinleşti. Müntaz Soysalın bu tavrı adeta anlamama duvarını yükselti.

En son Annan planında ayni farklılık tırmandı. Soysal Denktaşla birlikte hayıra direk oynarken, Kıbrısta kendine sol diyen Sosyaldemokratlar ise plana evet deyip adeta Türkiye K. Kıbrıs etikekli merkezli solun uçurumunu derinleştirdi. Hat ta, şu sözler tarihe kazıldı. Soysal Annan planı tartışmaları yoğunlaşırken, Denktaşa açıkca kamuoyu önünde “merak etmeyin, yarına dek önemli bir müjde haberi gelecek” demesinin anlamı önemliydi. Ama, Müntaz Soysalın müjdesi gerçekleşmedi.

Özetlediğimiz ikili Müntaz Soysal hem Türkiye hem de Kıbrıs yelpazelerindeki bazı sorulara da yanıt şekildedir. Nitekim, yine 1978 yılında Türkiyenin AET veya Cunta seçkisi ikilemi ile Kıbrıs sorunu önerilerine de Eceviti hayıra teşvik eden kişilerden biridir. Dış politikada devletci refleksin savunusu ile iç politikada demokratik talep hep Soysalı ikilemlerle yaklaşılmasına da neden oldu. İçteki sol ve aydınlar onu gayet ilerici görürken, dış politikada başta Kıbrısta onu yine Şahin politikacı oalrak kabulenen Soysal kimliğini de tamamlıyordu. Çelişkili oluşu ise ayni kişinin uçurum denecek boyuta soktu. Hem ulusalcı Anti Emperyalislik savunurken, sistemin Kıbrıs oyuncusu Denktaşla da dış politik konuda buluşuyorlardı. Bu özellik, Kıbrısta sol içinde sevilmeyen, Türkiyede sevilen veya tam aksi Kıbrıs sağının beyenip Türkiye muhavazakar sağın beyenmediği ikili Müntaz simgesi de yaşama gelip gitti. Ölümü bana kısaca bunarlı anımsatmaktadır.******

Etkilerine rağmen pek de ölümüyle yer bulamayan Soysal Ortadoğu coğrafyasında hayata gözlerini yumarken, Latin Amerikada yeni bir Alyende yaşanıyordu. Bir farkla, Alyende Şilide darbecielr tarafından katledilirken, Bolivyadaki Morales Meksikaya sığındı. Ama, sonuç ayni; barışçıl yoldan ülkelerine sosyalizmi yerleştirmek isteyenlerin, direk ABD tarafından provakasyon ile darbelerle devrilme gerçeğidir.

Eva Morales Bolivyada bir yerli politikacıydı. Ayni zamanda, ülkenin sömürgecilikten kurtulması ve daha eşitlikli toplum yaratma felsefesine bağlı sosyalist hareketin de lideriydi. 2006 Yılındaki seçimi ezerek kazandı. Kazandığı günden beri sermaye kesimi ve ABD onu başarısız kılmak için her yolu deniyorlardı. Ülkenin parçalanmasından tutun, provakasyonlar peşpeşe gerçekleşiyordu. Buna rağmen Bolivya gelişiyor ve eşitsizlikler daha bir daralıyordu. Yerli halka eşit olmanın faşist antiliği kulanılıyordu. Beyaz ırk ve sermaye karı faşizimle bütünleşiyordu. Ama, seçinler kazanılamıyordu.

Moralesin başına gelmeyen kalmadı. Rusyadan Bolivyaya dönen uçağı dahi indirilip suçlu arandı. Böylesi kısgaçla ülkesinde başarılar kazanan Morales yine de ayakta duruyordu. Son seçimler yeni provakasyonlarla adeta ateşlendi. Öyle ateşlendi ki geçen yazımdaki belediye başkanı kadının ahaliyi dinlemeye giderken, soyulup saçlarının kesilmesi, üzerine kırmızı boya dökülmesi ve zorla istifa etirilmesi saldırılar yapıldı.

Bolivya yoksul bir ülkeydi. Bu kuralalrla ülkedeki zenginlikleri kulanıp dengelemeye çalışıyordu. Doğrusu ekonomide başarılar da elde ediyordu. Ama, Latin Amerika darbeleri Moralesi de sıkıştırıyordu. 20 <Ekim seçimleriyle yeni darbe de sahneye konuldu. Sermaye gücündeki şehirler ayaklandı. Polis ve ordu da tavır koydu. Bu Moralesin devlet gücünü hala örgütleyemediğinin kanıtıydı. Bu Moralesin de devrilmesine neden oldu. Öylesi katliyam oldu ki dünya pek duymadı. Sonuçta, Morales seçimi tekrarlama geri adımıyla artık tepkileri yoğunlaştırdı. Kurumalr parçalnmaya başladı. Özellikle, istifa etmesiyle doğan boşluk, militaris yapının da darbecilerin yanına geçmesini sağladı.

Sonuçta, Morales ülkeden Meksikaya gidip sığındı. Oluşan lider boşluğu ve saldırıalr, şimdilerde Bolivyada denetimsiz bir yapı oluşturdu. Üstelik, kolayca kırılan Fay hatlı ırkcılık da tırmandırıldı. Yerli beyaz çelişkisi kendini tırmandırdı. Zaten, batı gerekirse zenginliğin olduğu Santrakuz eyalatelrinin de ayrılmasını ta baştan savunuyorlardı.

Şimdi gelelim fasülyenin faydasına! Eğer, dünyada sosyalist güçler olsaydı veya demokratik medya yaygın şekilde haberciliği yapsaydı, tıpkı öteki darbeler gibi Morales darbesi da dünyada önemli tartışma yaratacaktı. Maalesef, sol seçeneksizlik Morales gibi sık sık tekrarlanan Latin Amerika sivil veya askeri darbelerin de daha sönük konuşulmasını yaratı. Buda, gereken derslerin de alınma önemini de yaşatamadı. Moralesin Meksikadaki durumu veya bolivyada direnişin nereye dek süreceği ise şimdilik net deyil. Belli olan, tarihe yine barışçıl seçimle gelip hem de birtakım önemli adımlar atmasına rağmen, Moralesin de darbeyle bitirilmesidir. Bu koşullar son yıllardaki Latin Amerika yaşananlarla neyazık tekrarlandı. Yanıtını elbet örgütlenip iktidar seçeneği haline gelecek devrimci hareketler bulmaya ve yeni yol arayışlarına girme şansı vardır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin