İmar planları ziraat alanları, doğa ve betonlaşırken… – Ulus Irkad

1339

Emirname meselesi bir yıldan fazladır devamlı tartışılırken ortaya çıkan Birinci İmar Planı’nda azdan çoktan bir konsensüs sağlanmıştı. Tüm sivil örgütler de çalıştaylara katılmış, önerilerini yapmışlar ve herşey yoluna girmişti derken bu defa da karşımızda İkinci İmar Planı’nı bulduk. Belli ki bu İmar Planı’nda bayağı büyük değişiklikler yapılmıştı. 45 yıldır Kıbrıs’ın kuzeyi’nde, bilakis Girne ve Lefkoşa’da görülenler pek de içaçıcı değildi. Geçen sene yağan yağmurlar Girne’de akarsuların içine yollar ve binalar yapıldığından ötürü ölümle neticelenen felaketler getirdi, bunun yanında birçok köyde de çok büyük zararlar oluştu. Hele hele dört tane gencimizi yitirmemiz daha da büyük bir felaketti. Yağmurlar sonrasında daha fazla yaz aylarında bilhassa Mağusa Bölgesi’nde gördüğümüz virütik vakalar ise bir o kadar daha aramızdan canları aldı. Batı Nil virüsü yaşlı genç dinlemeyerek en az yedi-sekiz vatandaşımızın ölmesine sebep oldu. Eğer Mağusa şehrinin iyi bir kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisi olsaydı, bu kadar canı çevredeki anormal yapılaşmadan dolayı kaybetmiyecektik.

Maalesef son zamanlarda bazı ihaleci, müteahhit ve yatırımcılar gözlerini Mağusa Bölgesi’ne dikmişlerdir. Mağusa Bölgesi çarpık yapılaşmaya hazır ama sermaye sahiplerinin de ağızlarının suyunun akmasına sebep olarak karşımızda durmaktadır. Bu kesimler konuştuıkları zaman arıtma ve kanalizasyon tedbirlerinden bahsetmelerine rağmen daha önce Girne ve Lefkoşa’da yaptıklarına baktığımızda pek de içimiz ferahlamamaktadır. Bu adamların en büyük gayesi arıtmasız, kanalizasyonsuz binalar yapmak ve Mağusa’da çarpık yapılaşmayı yaratıp,sadece para kazanmaktır. Şehirde şimdiye kadar yapılan binalar ve yarattıkları esere baktığımızda maalesef tek bir olumlu yan görülmemektedir. Şu anda bile yeni oluşturacakları ve yatırım yapacakları yerlerde akarsuların içine girmişler, biraz yağmur yağdığı zaman bu evler suların içinde kalmaktadır. Son zamanlarda Karaol Bölgesi, Paşam Market üzerinde bulunan sokaktaki kanalizasyon borularının patlamasıyla bölgeden koku ve klağım sularının yarattığı çirkinlikten ötürü şikayetler devam etmekte, anında olaya müdahale edileceğine maalesef bir haftadan fazladır oradaki halk acı çekmektedir.

Bir İmar Planı yapılacağı zaman topoğrafyadan, biyologlardan, Fiziksel Stratejilerden, toprak ve tarım özelliklerinden, Kompakt yerleşimden, su haritalarından ve sulak araziler için çıkarılan harita ve yasalardan da faydalanılması gerekmektedir. ÇED raporları önemlidir. Görünüş o ki gerek Birinci gerekse İkinci İmar Planları ortaya çıkarılırken hiç bu alanlardan faydalanılmamıştır. Elbette yapılaşmaya karşı değiliz ama bunun sulak alanları, ziraat alanlarını, üretimi, doğayı darbelememesi gerekmektedir. Kompakt gelişime önem verilmesi ve doğayı, kültürü, çevreyi, sosyal gelişme ve ekonomiyi darbelememesi önemlidir.

Birinci İmar Planı ile büyük değişiklikler yapılmış, gene sulak alanlar gözardı edilmiş, ziraatın ve üretimin ileride darbeleneceği yanlış adımlar

atılmıştır. Kamu yararı önemlidir. Kamu yararı maalesef ikinci imar planında ortadan kaldırılmış ve daha fazla rantçı kesimlerin taleplerine yer verilerek, halk yararı ortadan kaldırılmıştır.

Çevreyi, doğayı, biyolojik yapıyı, tarihi, kültürü,sosyal gelişmeyi ve olumlu değişimi destekleyen kesimler olarak idare edenleri rasyonal çözüme çağırıyoruz.