YKP’nin 30. kuruluş yılın dönümünde, 30 Ekim, Çarşamba akşamı Bedesten’te bir kokteyl düzenlendi.

Kokteyl sırasında bir konuşma yapan YKP Sekretarya üyesi Alapy Durduran, İngilizce olarak konuklara 30 yılın kendileri için önemli olduğunu, ilk yola çıkarken ortaya koydukları ilkelerden sapmaksızın ileriye doğru geliştirerek mücadelelerini sürdüreceklerinin altını çizdi. Durduran, katılan herkese teşekkür ettikten sonra dayanışma gösterip katılan sendika ve sivil toplum örgütü temsilcilerini aralarında görmekten de çok mutlu olduklarının altını çizdi.

Daha Türkçe olarak YKP üye, sempatizan ve parti dostları ile konuklara seslenen YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı, YKP’nin çeşitli konulardaki görüşlerini aktardı ve mücadelenin sürdüğüne vurgu yaptı…

Kokteyle Kıbrıs’ın her iki yanından çeşitli sendika ve örgüt temsilcileri, Avrupa Parlamenteri Niyazi Kızılyürek ile AP Kıbrıs Bürosu temsilcileri de katıldı…

 

Kanatlı’nın konuşması

YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı’nın kokteyl açılışında yaptığı konuşmanın tamamı şöyle

 

30 Ekim 1989 yılında kurulan Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), 30 yaşında…

Yeni Kıbrıs Partisi, taviz vermeksizin, fetihçi anlayış ve uygulamaları ile adanın üçte birini işgal altında tutan TC’nin sivil asker bürokrasisinin denetimindeki hem siyasi parti, tarikat ve hemşeri derneklerince, hem de yeraltı ve yerüstü paramiliter teşkilatlarıyla desteklenen ve yerli işbirlikçileriyle korunan Kıbrıs’ın kuzeyindeki rejime karşı, bölünmüş yurdumuzun yeniden birleşmesi için 30 yıl boyunca sürekli mücadele verdi, mücadele verenlerle birlikte oldu…

TC’nin dayattığı fetihçi politikaların bir aracı olan demografik yapının, tapu kayıtlarının ve yerleşim yerleri isimlerinin değiştirilmesi, eğitim sisteminin Türkiye’ye entegre edilmesi, Sunni İslamcı tarikatların daha etkin olması için maddi, manevi yardımlar gibi asimilasyon politikalarının yıllarca uygulanması ile Kıbrıs’ın kuzeyi artık Türkiye’nin bir iline benzemektedir. Türkiye’nin deniz aşırı sömürgesi olan Kıbrıs’ın kuzeyindeki yaşam dayatılan sosyo-ekonomik politikalarla her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Türkiye’nin yerel alt yönetimi olan organın fonksiyonu her geçen gün daha da azalmaktadır. Görünüşte varmış gibi olanların bile işlevlerinin kalmadığını her gün gazetelerde haberi çıkan burdaki resmi-gayri resmi atanmış TC’li bürokratların faaliyetlerinden anlamak mümkündür. TC yardım heyeti eskiden bir bina ve bazı memurlarken, ismini de değiştirerek artık koca binalara sığamayan buradaki bürokrasinin doğal parçası olmuştur.

YKP, 1989 yılında yola çıkarken “vilayetleştirmeye hayır” sloganını kullanmış, “talimatla yönetilmeye hayır, bu memleket bizim biz yöneteceğiz” demişti, bugün bu sloganlar hâlâ günceldir …

YKP, 30 yıldır, eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı, demokratik bir sosyalizm için, enternasyonalizm ilkelerine bağlı, dayanışmayı önemseyen, emekten yana, anti-militarist, barışçı, ekolojist, toplumsal cinsiyet eşitlikçi ve özgürlükçü bir mücadele de veriyor, bu mücadeleyi de ileri taşımada kararlıdır…

 

Kıbrıs sorunu

Yeni Kıbrıs Partisi, Kıbrıs sorununa dair pozisyonunu 30 yıldır her zeminde anlattı, anlatmaya devam ediyor…

YKP, liderlerin ortak çağrı yapacağı adanın yeniden birleşmesini sağlayacak her türlü antlaşma taslağı ile ilgili olumlu yaklaşımını korumaya devam ediyor.

YKP, Kıbrıs sorununda yabancı askerler, yer değiştiren ve taşınan nüfus, toprak ve mülkiyet, güvenlik ve garantörlük ile güç paylaşımının esas başlıklar olduğuna inanır, bu konuda yıllar süren görüşmelerde önemli yakınlaşmalar sağlandığının vurgusu yapar. Guterres dokümanı bunun bir işaretidir. Yukardaki temel konuları kapsayacak bir çerçeve antlaşması, bugün itibari ile tek ihtiyacımız olandır.

Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için gerekli olan antlaşmanın çok detay içermesinin gerekli olmadığına inanmaktayız. Detaylar federal yürütme ve yasama organlarında demokratik tartışma koşullarında tamamlanabilir. Liderlerin tek başlarına, halkın katılımı olmaksızın ekonomiden, sosyal hayata birçok alandaki başlıklara dair görüşmeler yapması ve kararlar üretmesi zaten anti-demokratik de bir süreçtir.

YKP olarak, Kıbrıs sorunun tüm diğer konularını federal Kıbrıs yurttaşların katılımı ile aşağıdan yukarıya, etnik temellere değil, politik yaklaşımlara dayalı çözümler üreten siyasal mekanizmaları hemen şimdi kurma zamanıdır diyoruz…

 

Sosyalist Kıbrıs mümkün!

Sermayenin dayattığı neoliberal uygulamalar, esnek, güvencesiz, sendikasız, sermaye insafına terk edilmiş çalışma yaşamı bizi daha fazla emekten yana; yeni tarım teknolojilerinin sağlığa etkileri, küresel ısınmanın yakıcılığı, karbon salınımın artması, doğanın talan edilmesi bizi daha fazla ekolojist; patriarkal ilişkilerin bizi daha fazla toplumsal cinsiyet eşitlikçi; süren savaşların, işgallerin ve silahlı çatışma risklerinin bizi daha fazla anti-militarist eylemlere yönlendirdiği dönemlerden geçmekteyiz. Bunlarla birlikte başlıkları asla tek başına düşünmeyen biz YKP’liler, bu nedenle eko-sosyalizmi, YKP’nin parti politikaların merkezine yerleştirmekte, tüm mücadele alanlarını birlikte değerlendirip mücadelelerimizi bu temelde sürdürmekteyiz…

YKP, Kıbrıs’ın ve dünyanın sorunu olan konulara dair nihai çözümün sosyalizmde olduğuna inanır.

YKP, neoliberal uygulamaların bize dayattığı “başka alternatif yok” çığırtkanlığına karşı, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inancını heyecanla, mücadeleyle ve dayanışma ruhuyla 30 yıldır olduğu gibi, bugün de vurgulamaya devam eder.

Adı nasıl anılırsa anılsın, kapitalist bir sistem içinde yaşamaktayız ve kapitalizm karşı hâlâ umut Marx’ın Komünist Manifesto’da çerçevesini çizdiği sosyalizmin kurulmasındadır. YKP, sosyalist Kıbrıs yolunda, yeni sosyalist devrimler için Kıbrıs’ta ve dünyada mücadeleye devam edecektir.

YKP olarak bir kez daha vurgularız, “sosyalist Kıbrıs mümkün!

 

Son söz

Sloganlarımız dillerde, düşüncelerimiz sokaklarda yayılmakta, inancımızı koruyoruz, biz kazanacağız!

30 yıldır YKP’nin barış ve sosyalizm yolculuğu sürüyor…

 

Biz, 30 yıllık mücadele tarihimizle

vardık, varız, var olacağız…