Türkiye politikalarını 35 yıldır Kürt ayaklanması üzerine belirledi. Demokratikleşip 12 Eylül’ün kötü mirasını silseydi muhakkak bugünkü sorunlarını çoktan halletmiş, uluslararası hukukta Kabul gören bir ülke olacaktı. Bana göre aslında Türkiye daha fazla demokratikleşmekten korkuyor. Türkiye demeyeyim Türk egemenleri demek daha da doğru. Önceleri güya liberal politikaları sinsice yansıtan Erdoğan , esas yüzünü, 12 Eylül 1980 Darbesi anayasasına dayanarak gösterdi ve sonra da Türk derin devleti ile 2016 yılında ittifak kurarak, Tek Adamlık Rejimiyle darbe sonrasında Türk devletini devraldı. Bu aşamadan sonra da halkın özgürlüğünü kısıtlayarak sertleşmeye ve tüm gücü kendisinde toplayarak tiranlığını ilan etti. Aşırı Türk Milliyetçiliği, Kontrgerilla Cumhuriyeti ittifakı ile AKP, son zamanların en büyük çıkışını yaparak, sözde YPG -YPJ ittifakına saldırarak son operasyonunu da başlattı. Aslında son zamanlardaki açıklamalar ve dünya basınındaki yorumlardan gerek RTE’nin gerekse Trump’ın kendi ülkelerinde çok sıkıştıkları ve zayıfladıklarından dolayı, tüm dikkatleri Kuzey Suriye kaosuna toplayarak, bu durumdan bir fayda sağlamaya çalıştıkları görülüyor. Görülüyor ki yalancının mumu yatsıya kadar yanar misali de, gerek Trump’ın oyunları, gerekse RTE’nin Kuzey Suriye konusundaki tek adamlı, çoğulcu demokrasiden uzak hareketleri, aslında bu politikaların ancak birkaç gün dayanabildiği ve çöktüğü de ortaya çıktı.
Belli ki Kuzey Suriye operasyonu pek de Afrin’e benzemedi. RTE, ordusu ile çok acımasız bir savaş başlattı ama Suriye Ordusu’nun Kuzey Suriye’ye girmesi ve Kürtlerin bu bölgede çok alternatifli dengeci bir politikayı uygulamaları, ABD-Trump ikilisinin RTE ile gizli uzlaşması sonrasında bir oyuna dönüşmesiyle, YGP-YPJ ittifakı hemen Suriye alternatifini ortaya çıkardı ve bölgeye, denilenler doğruysa, şu anda Suriye Ordusu girmiş oldu. Kürtlerin bölge içinde çok dengeli ve akılcı politikaları “A” planlarının yanında başka planlarının olması ve de son zamanlarda birçok Arap ülkesinin de Türkiye’nin Bölgeye girmeye çalışıp o kuracağı Kuzey Suriye’deki koridorun içine kendi taraftarı Isid’ci güçleri yığmaya çalışması, diğer Arap ülkelerini de İran’ı da, hatta Rusya ve Çin gibi ülkeleri de korkuttu çünkü Isid’in dinci bir faşist örgüt olduğu,başlarına birçok sorun açacağını da biliyorlar. AB ülkeleri de Isid’in zararlarını gördüler.Türkiye’nin bölgede yapmaya çalıştığı bu oyun ve entrika da onlar için pek de inandırıcı olmadı. Türkiye ilk defa olarak bölgede inandırıcı olamadı, bunun yanında tüm dünyada desteğini yitirerek ilk defa gene kendi oyununun tuzağına düştü.
Şu anda bu savaştan sonra Türkiye’de gerek ekonomik gerekse politik bir çöküş yaşanacak. Erdoğan kendi tuzağında boğuldu. Bundan sonra dünyada dayanacağı bir güç de, destek de olmayacak. Tümüyle herşeyini yitirmiş bir Türkiye var ortada.
Erdoğan demek ki bu harekatla kendi sonunu getirdi. Türkiye demokratik güçleri bir an önce etkinlik kazanıp Türkiye’nin demokratikleşmesinde rol oynamalıdırlar…