Maraş kütüphanesi’nin kitapları – Ulus Irkad

1355

Geçen haftalarda Maraş’a yerleşmemizi ve oradaki kültürel yapıyla kitaplardan bahsetmiştim. Tabi bu arada ilk işimiz sokak ve cadde isimlerinin Türkçeleştirilmesi olmuştu. Çok enteresandır hemen akla gelen bir iş de hemen bu işe el atmamız ve girdiğimiz yerleri Türkçeleştirme oluyor, her zamanki gibi. Bunun sonucunda yüzlerce senelik Maraş’ın Rumca isimleri hemen Türkçeleşmişti. “Mozart Street”, “Dip Sokak” olmuştu örneğin.

Neyse kitaplara gelelim; 1974 sonrası Türk kütüphanesine eklenmiş ama bu bölümü içeren Maraş kitapları pek dışarıya verilmezdi. Genelde camlı dolapların içinde olan Latince kitapların yanında gene İngilizce kitaplar da vardı ama maalesef bunlara erişmek izne bağlıydı. Kütüphane memuru ile özel tanışmamdan dolayı bu İngilizce kitapların bazılarını alıp okumuştum. “Saray” adlı roman, 1793 yılında, İzmir’de basılmış, Osmanlı Sarayı’nın hareminde bulunan bir kızla bir İzmirli Rum gencinin aşkını anlatmaktaydı.Bildiğim kadarıyla 1979 yılına kadar Birleşmiş Milletler bu kitapları kontrol etmiş daha sonra da bu kontroller azalmış veya bitmişti. Ben 1977 yılında bu kitapları görmüş ve daha fazla izin alarak kütüphanede okumaktaydım. Bazen de oradakilerden izin alarak birkaç gün içinde tekrar geri götürmek için eve götürür ve kısa süre içinde bu kitapları okuduktan sonra tekrar kütüphaneye götürmekteydim. Saray’ı da öyle okumuştum. Özel cam dolaplı Latince yazılmış ve 1300’lü-1400’lü yıllarda Kıbrıs’ta görev yapan Katolik papazların notlarını veya hatıralarını içeren kitapları hiç göremedim (Sanırım içlerinde Leonardo Vinci gibi önemli şahısların da kitaplarının veya anılarının bulunduğu bu bölüm olsa gerek). Dev geniş, büyük kitaplardılar ve onların sorumluluğunu üzerine aldığı için kütüphane sorumlusu bana bunları hiç göstermemişti. İngilizce olarak aldığım veya roman ya da gezi anısı olan kitaplar ise kaplarında ya “Mouakkap” imzası ya da “Marangos” imzalarını muhakkak görürdüm. Theophilos Mouakkap , İngiliz hükümetinin özel Mağusa Kalesi rehberiydi ve Kale’deki restorasyon ve imarı yanlış yapılan evleri denetleyen bir eğitimli Süryaniydi. Marangos ise şimdi Palm Beach olarak bilinen o zamanlar Kostantin Hotel’in sahibiydi ve ta Trodos’un Pedula Bölgesi’nden Maraş’a gelip buraya bir otel açmıştı.Belli ki Maraş’ın iki önemli araştırmacısı ve tarihçisi ve de kitap kolleksiyoncusu bu iki zatın kitapları da bu kütüphanenin içindeydi. Muhakkak bu kitapların çoğu Kıbrıs hakkında geniş bilgilerle doluydu. Belki de Kıbrıslırumların ve bizim Kıbrıslıtürklerin tarihine ışık tutacak kitaplardı bunlar ama maalesef bunlarla haşır neşir olamadım. Duyduğuma göre ve söylentilere göre-öyle söylendi ve İngiliz Basınına da öyle yansımış- birkaç sene önce meşhur bilgisayar programcısı (Bill Gates-Windows) satılan Leonardo Da Vinci’nin notları da bu kitaplar içindeydi diye de şüpheler varmış; çünkü satıldığı söylenen bu kitap, öyle söylendi- satıldığı zaman Maraş Kütüphanesinin mühürü kitap üzerinde İngiliz basınında çıkmıştı. O dönemlerde bu kitapları almaya gelen meşhur TC’li bayan(Adı yanımda mahfuz, Profesör 70-80 yaşlarında bir bayandı) bu kitapları Ankara’ya Özal’dan mektup getirdiği için alacağını bizzat yanımda söylemiş ve kitapların bazılarının fiyatlarını da bana söylemişti. Gene o dönemlerde dedikodu olarak Milli Eğitim Bakanlığında buna karşı olan üst yetkili bir şahsın kalp krizi geçirdiği ve de daha sonra görevinden ayrıldığı da söylentiyle duyulmuştu. O zamanlar o müthiş duyarsızlığımız, bu gibi kaynakları da elimizden çıkmasını böyle getirmişti diye düşünüyorum. O kitapların alınması sırasında en az yirmiye yakın makala yazmış, Yeniz Düzen ve Halkın Sesi dahil günlük gazetelerde bunları yayımlamıştım. Tabi ki bu kitaplar o zamanlar Anavatan’a gitmişse gitmişti.Anavatan’ın emir demiri keserdi.

Maraş kütüphanesininin İngilizce yazılan ve de yakın zamanlarda yani 1960’lı yıllarda okunan kitraplarının birinde Henry Miller ve İngiliz Edebiyatçısı Lawrence Durrel’in ona Bella Bais’ten yazdığı mektuplarını  da o kitapta okumuştum. Lawrence Durrel mektuplarının birinde 1950’li yılların içinde Yunan Edebiyatçısı Seferis’in de Kıbrıs’a gelip bir lisede edebiyat dersi verdiğini yazmaktaydı. Mektuplar gerçekten ilginçti. 1990’lı yıllarda elime geçen bir Times Dergisi’nde Lawrence Durrel’in ABD’de ölümünü öğrenmem de oldukça enteresan bir tesadüf olmuştu çünkü ben o güne kadar Lawrence Durrel’i öldü diye bilmekteydim. Gene bu kolleksiyonlar içinde 1970’li yıllarda Stephen Xidis’in “Conflict and Reconciliation” adlı kitabı da ilginçti çünkü bu kitap 1954 yılında Makarios’un ve Rum toplumu ileri gelenlerinin BM’ye yaptıkları başvuru ve yapılan konuşmaları içermekteydi. Maraş Kütüphanesi içerisindeki binlerce Kırbıs tarihinin gizli kalmış yönleri ve de hiç bilinemeyecek gizemli tarihi hakında çok bilgiler vardı, iddia da ediyorum, keşke Latince bilsem ve bu kitapları Latince’den tercüme etseydim diye düşünüyorum. Bunbun yanında Kıbrıs Demiryolu arşivi ve dosyaları, Lefke Madenlerine ait rapor ve arşivler, Kıbrıs Komünist Partisi’ni kuranların SSCB lideri Vladimir İlyiç Lenin ile yazışmaları, Lenin’in onlara gönderdiği mektuplar da bu arşiv ve kitapların içinde bujlunmaktaydı. Kimbilir ne kadar gizli kalmış bilgi bu kitapların götürülmesiyle yokoldu. Acaba kültürlü ve okuyan bir halk kesimi olup da ilgi olsaydı bu kitaplar böyle başka insanlar tarafından oradan oraya götürülecek miydi?

Umarım gelecek nesiller bu kaybolan bilgileri ta yanıbaşlarından itibaren yitirmişken, günün birinde dünyanın başka uçlarına gidip aramazlar ama her zaman korkulan başa gelir diye bir durum var. Kendi yokoluşunu bile takdir edemeyen,hala daha umarsız bir toplum muyuz diye düşünmekten de kendimi alamıyorum bazen…