YKP Sekretarya üyesi Alpay Durduran Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri değerlendirdi. Açıklama şöyle:
Basının Kıbrıs’la ilgisi hiç azalmadı yani uluslararası yanları hakkında hep çelişen ve sert açıklamalar oldu. Şimdi de öyle ama şimdiki kadar görev başındakilerin bir diğerinin tam zıttı görüşler söylemesi görülmedi.
Sözde işin başında Cumhurbaşkanı vardır ve dışişleri de onla işbirliği içinde hareket eder. Şimdilere kadar başbakanların bile işe karışmadığı ve cumhurbaşkanının yalnız bırakıldığından şikâyet edildiği çok görülmüştü. Şimdi ise dışişleri bakanı Kıbrıs görüşmelerine engel çıkaracak kadar tam zıt görüşleri ardı ardına yaptığına göre kampanya şeklinde açıklama yarışındadır. Bu açıklamaları ciddiye alsa BM özel temsilciliği görüşme başlatmayı “anlaşmaya niyetleri yok deyip” düşünmediğini BM genel sekreterine duyuracaktır.
Duyurmuyorsa bu işte bir bit yeniği vardır. Demek ki bu doğal bir oyundur, hep yaptıkları gibi bu iş öyle kolay olmayacak imajı yaratmak için yapıyorlar diyemeyeceğine göre, gene suçlama oyununa başlamak için hazır olan ile onları anlaşma olmazsa suçlamak için hazır olanların kavgası vardır.
Türkiye olmadan adım atmadıklarına göre Türkiye’ye bakıp hareket etmek BM genel sekreterliği için kolay desek de o da Akıncı’dan farklı sözleri önünde söylemelerine itiraz etmiyor.
Şimdiye kadar Türkiye’nin sözünden çıkmamış olanlar federal çözüm olanaksız derken o (Türkiye) federasyonu görüşmeye hazır olduğunu ilan edebiliyor.
Anlaşılan Osmanlı’nın torunları Bizans oyununu Bizans’tan iyi oynamayı öğrenmişler!
Federasyon görüşmeye başlamaya hazırlık görüşmelerini yapıyorlar ama iki devletli çözüm tek olanaklı çözümdür demeye siyasi parti temsilcileri de katılarak içerde büyük bir karmaşa olduğunu gösteriyorlar.
Bu durumda dışardan bakanlar ‘Kıbrıs’ta bir karmaşa var, Türkiye bile gideremiyor’ derler ama Annan planını da Denktaş muhalefet edecek diye reddeden TC “meğer Denktaş Türkiye’nin bir sözünü kabul etmese de yürürlüğe girdikten sonra kendi görüşü imiş gibi sahip çıkarmış” diye sonra pişman olmuştu gerçeği artık biliniyor.
Öyleyse suçlama oyunu gene sonuç vermeyecektir. Akıncı’nın ‘umarız görüşmelerden sonuç çıkabileceğini görür ve ucu açık olmayan ve sonuca yönelik görüşmeler başlar’ demesi de bunlar çerçevesinde ele alınırsa onun da istediği suçlama oyununda bir adım öne geçecek malzeme kazanmadır.
Oyunun suçlama oyunu olduğu bellidir. Oyunu ciddiye alan koca bir dünya bir çıban başını mikrop kapmadan iyileşinceye kadar korumayı şimdiye kadar başardı. Çıban başını yok etmek geçmişin tahribatını gidermekle olur ve BM kararları onları sıralamıştır. Kim barış isterse BM onu başka dertler açmayacaksa destekleyecektir. Federal çözümü destekleyenler siyasi güç kazanır ama siyasi gücü sonuç verici düzeye çıkabilecekse yeterli olur. Onun için sabırla çözümü savunanlar siyasi bakımdan kendilerine güvenebilirler. Şimdi sözde barışçılar bile hesabı karıştırıp ‘doğal gaz parası için güçlü tarafla anlaşıp kazanç sağlayacak olanlar anlaşmayı da sağlayacaklar’ demeye başladı. Ezber bozma lafazanlığı da başladı. Dünya ise barış ister.
Ezber bozmuş da yolu açmış! Yani Maraş’ta yurttaşlarının mallarının kendilerinin olmadığını iddia etmiş ve BM’e gözlerinin için baka baka uzlaşmazlık örneklerini sıralamış. BM zaten her dönem görüşme sonrası tarafların ikisine de yani kendisine de ciddi olun demedi mi? Şimdiki raund için de “bu kez ciddi olun” demedi mi?