YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı, yeni hükümeti değerlendirdi. Açıklama şöyle
Hala insanlar “dörtlü neden bozuldu?” diye merak ederken, HP başkanı iddialı açıklamalar yapıp, pozlar ortaya koyup sanki önemli bir nedenle istifanın gerçekleştiği izlenimi yaratmaya çalışıyordu.
Ersin Tatar’ın açıklamaları birçok şeyin daha net anlaşılmasını sağladı, bu hükümetin TC’nin son padişahı Tayyip’e biat edecek bir yapılanma olduğu besbelli ortaya çıktı. Sonrasında farklı hükümet temsilcilerinin de belirttiği gibi Türkiye’den “daha güzel” para almak üzere kurulmuş bir hükümet modeli ile karşı karşıyayız da bunun tek taraflı bir alış-veriş olmayacağını herkes biliyor, bu hükümet neyi vereceğini hala kamuoyuna açıklamadı. Bu yeni hükümet modelinin bedelini gene Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlar geleceklerinden vererek yaşayacak, bunu 2010’da yaşadık, unutmayalım. Eroğlu cumhurbaşkanı, İrsen Küçük de başbakan olsun diye hangi kurumların satıldığını, hangi kurumların batırıldığını, hangi kurumların kapatıldığını hatırlayınca 2020 için de ayni düzenek içinde olunduğunu anlamak zor değil…
Yeni hükümet programı parıltılı ama boş vaatler ile dolu olsa da durumu anlatmaya yeterli değildi, Daire ve Kurum kuruluşların paylaşımı da ortaya çıkınca, yeni hükümetin gerçek rengi ortaya çıktı.
Hükümet olanlar gene yasadışı bir işin peşinde olduklarını ortaya koymaktadırlar. Şeker Sigorta’nın devlet kurumu sayılmasının yasal gerekçesi kamuoyuna hemen açıklanmalıdır. Şeker Sigorta tıpkı Kooperatif Merkez Bankası gibi yağmalanmak için hükümet tarafından yönetimine siyasi atamalar yapılmaktadır, ama unutulmasın ki Şeker Sigorta özel bir şirkettir! Şeker Sigorta web sitesine giderseniz orda şu bilgiyi görmektesiniz: “Şeker Sigorta A.Ş ile K.T.Koop. Merkez Bankası Ltd. yetkilileri müşterek hareketle yarı yarıya ortak ŞEKER SİGORTA (KIBRIS) Ltd. yerel şirketini kurdular”, yani hükümet yasadışı bir şekilde özel bir şirkete siyasi atama yapmaktadır, bu kabül edilebilir durum değildir. Benzer şekilde Kıbrıs Sigorta Şti. Ltd. da özeldir ama siyasi atama yapılabilmekte! Yalnız burdaki tek anomali bunlar değil! Kıbrıs Sigortanın en büyük hissedarı Kalkınma Bankası ki onun siyasi ataması UBP’de, özel şirket olan Kıbrıs Sigorta’nın siyasi ataması ise HP’de… Buradan bile amaç icraat değil, rant paylaşımı olduğu anlaşılabilir…
Bu hükümet çıkar sağlanması için bölüşümde uzlaşmış iki partinin eseridir dendiğinde özellikle HP’li kadrolar itiraz edecek ama bir üniversitenin Eğitim Bakanlığında, diğerinin de Kudret Özersay’da olmasını açıklayamayacaklar… Belli ki çıkar elde etme noktasında UBP DAÜ’yü, HP da LAÜ’yü aldı, üniversiteleri kendi siyasi çiftliklerine çevirecekler! Benzer şekilde Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu alakasız bir şekilde Kudret Özersay’a bağlanması da siyasi rant yaratmadan başka bir şey değildir. HP kendine kadro devşirecek kurumlar elde etmiş oldu, yoksa ‘toparlanıyorduk’, ‘şeffaf idare olacaktı’ gibi parlak sözler geride kaldı, “şimdi partiye kadro sağlama zamanı” anlamını taşıyan hükümet imkanları bölüşümü bölümünü izlemekteyiz! Aynı şekilde Kalkınma Bankası’nın da Kudret Özersay’a bağlanması da, buradaki bölüşümün bir sonucudur. Maliye veya Ekonomi gibi bakanlıkta olması gereken kurumun Dışişlerine bağlanmasının başka anlamı olamaz!
Benzer şekilde Nüfus Kayıt Dairesi ve Muhaceret Dairesi anlamsız bir şekilde Maliye Bakanlığına bağlandı çünkü bu alandaki kontrol UBP’ye devredildi, UBP yeni vatandaşlıklar dağıtarak 2020’ye hazırlanacak. Bu konuda gelecek eleştirilerde HP da ‘haberimiz yok’ mazeretine sığınacak, yoksa bu iki konunun Maliye Bakanlığı ile ilgisi nedir? Nüfustan sorumlu bakanlık neden Maliye olabiliyor? Ayni şekilde Şehir Planlama Dairesi’nin de Maliye Bakanlığına bağlanması benzer mantıkla yapılmıştır. Bazı müteahhitlere sağlanacak rant UBP’ye bırakılmıştır, bu düzenlemeden anlaşılması gereken budur.
Ortada bir bölüşümün olduğu o kadar açıktır ki Kıbrıs Sigortayı UBP, Şeker Sigorta’yı HP almıştır, çocukların şeker paylaştığı gibi, bir sigorta şirketi sana bir sigorta şirketi bana, bir üniversite sana bir üniversite bana diyerek UBP ve HP “devlet kurumlarını” aralarında üleştirmişlerdir…
Böylesi bir üleştirmeye dayanan hükümetten halka bir yarar gelmez.
TC’nin gölgesinde, bölüşüm hükümeti görevdedir, bu durum Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanların hayatlarını daha da zorlaştıracak bir idare yapılanmasıdır, amaç da zaten insanların hayatlarını kolaylaştıran değil, 2020’deki koltukları garantiye alacak bir üleşim ve rant elde etme idaresi oluşmasıydı.
Umarız hayırlı olmaz…