Öncelikle peşinen uyaralım: yaşanan özellikle Türkiye gelişmeleri buradan yazarken, çok paradoksal Türkiye K. Kıbnrıs bakışları ve kamuoyları nedeniyle, değişik yönle okuyucuları da düşünerek ele alıyorum. Aslında, yaşanan yapısal Türkiye K. Kıbrıs oluşum ile oluşturulan resmi idolojik siyasal kültürleşme farklılıkları, her iki taraftaki gelişmelerin algılanması ve gündem olması da oldukça çarpık şekilde gelişmiştir. Nitekim; son YSK Türkiye İstanbul yerel seçim kararları, dünyada değişik yönden tartışılıp basında yer bulurken, K. Kıbrısta, onca Türkiyeleşme ve bütünleştirilen siyasal altüst gerçeğine karşın birkaç gazeteyi ötelersek, konu ilk sayfaya dahi pek konulmadı. Bu bize, istemesek de nasıl ki Türkiyede K. Kıbrıstaki gelişmeleri net bilemezken, burada da resmen Türkiyede yaşanıp resmi eksen dışı konulara dokunmama otomatik sansür oluştu. Bunun önemli yargısal bir sonucu da Karikatür davasının 16 Nisan kararında da tekrardan konuşulurkenki çelişkide yaşayacağız.
Bu önemli eksiklik ister istemez beni yazarken, Türkiyedekilere göre değişik argümanları da kulanmama neden oluyor. Bilgi eksikliği ve resmi teslimiyet idolojisi gerçeği neyazık hep kırıtılıyor. Nitekim; Türkiyede keskinleşen ayrımla İstanbul Yerel seçim ve YSk olayı konuşulurken, K.Kıbrıs siyasileri teslimiyetin aynasında içeriği bilinmeden dahi kamuoyuna kim paketi imzalayacak algı probagandası yapılması tesadüf değildir. Ayrıca, son önemli nokta, Türkiyede hem de sıcağı sıcağına resmen baskıalrla gelecek arayışı koşulalrında konu yaşanarak tartışılıp siyasal gelecek hamlesi aranırken, K. Kıbrısta nerede ise ilgisizlikler gölgesinde serinler gibi konunun uzağında oluşyuyla, bizim gibi konuya vakıf olanların daha rahat ve bazı olguları da kolayca belirtme şartları ikilemine de dikat etmek gerekmektedir.*****
Yukarda peşinen belirtiğim özellikleri yazıyı okurken sakın unutmayın! Çünkü, AB parlemento seçim döneminde olma süreci dahi aday olan K. Kıbrıs insanlarının nedense Türkiye üzerinde pek dokunmak istenmiyor. Hat da Brakın K. Kıbrısı, genel Kıbrısın Akel partisi sanki Türkiye Kıbrıs gerçeği yokmuşcasına da Avrupa Parlemento oylamalarında Türkiyeye siyasi baskılar nedeniyle tepkilere dahi hayır oyu vermektedir….
Konuyu daha fazla dalandırmamak üzerine,hemen başlıktaki alana gelelim. Aslında, benim okuyucum sık sık Türkiyenin girdiği seçim sürecinden seçimin yapılmasına dek gereken yerde olaylar ve uyarılar yazıldı. Zaten, ta baştan şu gerçek hep sırıtmanın da üstünde, parıldıyordu! Öyle parıldıyordu ki baskılarla ve devletin tüm gücüyle taraf olunan seçim süreci ve resmen net taraflı medya kanallarıyla konu gelişti. Basit demokratik hiçbir kuralın olmadığı da tartışılmazdı. Dahası, daha baştan YSK tartışmanın da ötesinde, kendi yasalarına dahi uymayan yapısı da netdi. Beraberinde, yaşananlarla, seçim sonuçları da kuşkuların ötesinde beklentiler oluştu.
Bunlar seçimin normal koşullarda olmadığı ve talimatla kurallar adeta yeyrlebir ediliyordu. Bu seçim sonuçlarındaki iki yüzlülüklerle verilen kararlar izledi. İstanbulun kolay kolay brakılmıyacağı de anlaşılıyordu. Garip olan, hala “demokrasi” kelimesinin geçersiz olduğu tekrar tekrar basit kuralda dahi kanıtlanıyordu.
Derken, son sahne de daha da saçmasını sundu. İnsanlar bir zarfa 4 pusula atıyor. Bunlardan üçü normal biri anormal denilip seçim iptal edilip, yeniden yapılma kararı alındı. Tabi gereken itiraz somut kanıtı da yok* Bu dahi seçimdeki nedenli anormalerin anormal olduğunun basit kanıtı. Tabi konu tarafcıl “haklı haksız” ayrımı oluşturulmuyorsa! Nitekim, Ratyo Mayıs prokramında internetden mesaj gönderen izleyicim şu önemli benzetmeği gayet mükemel yaptı: “Bir kadın dörtlü doğum yapar; Kocası üçünü kendinden, birisini de gayrı meşur ilan eder” benzetmesi, şap diye oturdu. Bu basit örnek dahi bize İstanbul tartışmasının nedenli baskılarla oluştuğunun da belgesidir. Nitekim, Erdoğan açıkca, “İstanbuldaki belediye başkanlığı konusunda YSK nin alacağı kararın, onları aklyıp aklamayacağının da sonucu” olacağını söyledi. Bu mesaj sonrası görevlendirilen 41 kişinin sandık yetkilisinin suçlanması da mesaj tamamlanıyordu.
Konuyu uzatmak gerekmez. Seçim daha başlarken demokratik değildi ve süreç böyle işledi ve sonuçta sgandal ve baskı saçmalığı dahi sığmayacak YSK kararıyla yeni bir sıçrama yaptı. Şimdiden tıpkı başlangıçtaki sorular devam ediyor: “Normal olacak mı”? Herkes oyun bekliyor. Tabi böylesi kağoslar krizinde şimdilik muhalif cepe eleştirilmiyor. Hala yumuşak karınlar açık. Kürt olgusu kırılmaya hazır. Birçok girişim ilgi görmemesi veya zamanında uyarı ile engelendi. Linç girişimi dahi… Seçim kazanıldı açıklamasına karşın sandıklar terk edilmedi. Ama, belli ki Türkiye birçok oyuna açıktır. Salt iç değil dış politik oyunlar da sahneye girme olasılığı mevcut. Çavuşoğlu sesizsedasız ansızın adaya gelip hızla görüşme yapıp, Baf açıklarında sondaj olayı boşuna değildir!
Yine; Suriyedeki PYD elindeki Telrifat yerleşimine saldırı için Rusya ile girişimelr ile Suriye iranın karşı olma bilgileri önemli yazar Fehim Taşketin tarafından yazıldı. Bu iki konu Türkiye batısı ile Kürt ekseninin kırılmasına dek gidilme potansiyeli vardır. Zaten, belirli kesimlerin bu fayda dolaştığı da görülüyor. Şimdilik, EKren İmamoğlunun başlangıç hamlesi ile kitleler umutlu gibi. Fakat, AKP kolay kolay bu dönemeci brakmayacak, Zaten Gerilemeye başlayan Erdoğanın daha da sertleşmesi sürpriz olmayacaktır. Hele de YSK son kararıyla da en saçma kararı dahi aldırtacağı da anlaşıldı. Muhalif hetrojen cepesindeki koşul net değildir. Üstelik, devlet yönetimi de malumumuz. Ekonomik kriz ise karanlıkta dolaşıyor.
Tüm bunlar, gerektiğinden çok fazla yük alan kamyonun acayip yol yolculuğunu izlediğimiz kesin. Bu beklenenin dışında değişim veya ayni baskının katmerleşmesini de oluşturması olası. Devlet içi itifak kırılmaları hem de şidetle olasılık içeriyor. Bu karmaşada kaybedenin ödeyeceği beldel de vardır. Dikqat ediyorsanız, Girilen rejim değişim süreci, gericilik ile faşizmi de içermesi nedeniyle, en basit karar dahi çok sert yaşatılmaktadır. Tabi Emperyalist güçerlin de buna yaklaşımı da önemlidir. Boşuna değil batı basını yorum yapıyor, unuturulan Öcalanın yeniden mesajı ortaya çıkıyor, Pısırık gğl alışılmamış demeç vermesi boşuna değil. Karışıklı ve sıcak ısıtısı oldukça kabarık haldedir. Öyle saçmalıklar oluyor ki “bilinmeyen, bulunmıyan ancak, hisederek yapılan suistimal” lafları yan yana hem de yönetenler tarafından koyulması tesadüf değildir. Hele de epey zamandır seçimlerde görevli olanların sadece İstanbul genel başkanı sahasında sorgulanma ayrışması tam bir mizahi Aziz Nesinlik.
Kısaca, Türkiye tam bitiyor derken, ülkenin rant ve ekonomik önemli merkezi istanbulda tam da baskıcı antidemokratik hiçeleştirme örneği YSK kararıyla yeniden yapılıyor. Şimdilik muhalefet de bu hukuksuzluğu kabulenip “kazanacağızla” katılıyor. Bakalım başka akla gelmeyen, akıl tutulmasını dahi aratan örnekleri yakalayacağız!