Yaz sıcakları ile toz bulutları arasında boğuşurken, siyaset ayni bilmecenin içine girmemekle meşkuldur. Gerçi, bizler biraz da sıcağın beyinleri dondurtması ile ilgisizlik cenderesinde serinme arayışalrında oluyorsak da politik ısınma yöremizde devam etmektedir. Türkiye YSK sandık darbesiyle yeni sıçrama yeniden İstanbul il belediye başkanlık seçimine, antidemokratik kuralsızlıklarla ve baskı aygıtlarıyla hayata devam ediyor, K. Kıbrısta belirsizlikle koltuksal yeniden paylaşım denklemi için de uğraşlar sürdürülmektedir. Böylesi koşullara karşın gerçekten bölgemiz de ısınmaktadır. Bazı yerlerde sıcak savaş hareketelri, bazı yörelerde de yeni taktiksel piskolojik ısınma hareketleri gerçekleşmektedir. Geçen yazımda doğu komşumuz Suriyenin idlip yöresindeki ağırlıklı Rus Türkiye rulet politik tipi oyunla, Suriye ülke bütünlük hamleleri arasında gelecek oyunlarını kısaca yorumladım. Ancak, Ortadoğu denilip de konular salt bir yerde kalınamsı da yanlışın ta kendisidir. Nitekim, Ortadoğunun her ülkesinde hat ta önemli kavşaklarda içsel güçlerden genel sistemsel çevrelere varan hegemonya mücadelelri çirkin yöntemler ve medya algı operasyonlarıyla hızla yükselmektedir. Kimin dost kimin düşman olduğu ufak kasabada dahi değişen itifaklarla, genel bölgesel sömürge hegemonyalı ortaklaşmalar gibi acayip bir coğrafya oluştu. Bundandır ki geçen yızımda İdlip örneği ile Suriye denklemindeki gelişmeleri belirli yönleriyle geleceğe yönelik ele alırken, bu makalemde de bölgesel güç haline gelip sistemsel kriz olarak savaşa doğru evrileştirilen irana uzanacağız.*****
Kıbrıs kendi iç kısır gündeminde savrulur, Türkiye yeni sıçranılan İstanbul seçim tekrarında dolaşırken, baktık ki ABD uçak gemileri ve bonbardıman nükler uçakları Körfezde yer almaya başladılar. İrana karşı apluka ekonomik veya politik kurallarla yetinmeyerek, resmen kışkırtarak savaş yöntemi dahi denencelere doğru kayışlar da yaşanmaktadır. Trump dönemi ile ABD bir yandan genel hegemonyada gerilerken, öte taraftan da resmen daha saldırgan ve utanmaz politik hamleleri de askeri alanda yapmaktan çekinmemektedir. Bu çelişki ile ABD yetersizlikleri birçok yörede daha da karmaşalı aşmazlarla belirsizlikler de üretmekten geri kalınmıhyor. Son iran olayı resmen ibretliktir. Üstelik; iranla daha 4 yıl önce anlaşma yapılıp iran önemli tavizler de verdi. Ancak, yeni Trump dönemi uluslarasılaşan ve B.M. belgesi haline getirilen anlaşmayı bir gecede yırtarak, kötü mesajı da veriverdi. Böylelikle hem anlaşmayı yok eden, hem de yeniden krizle anbargoyla başlayıp askeri yığınakla devam eden bir iran strateji ortaya çıkarıldı.
Amerikanın hegemonya gerilimi, Ortadoğudaki Suriye ayağındaki girilen bataklık gibi siaysi gerçeklikler ABD Trumpunu daha bir çileden çıakrdı. Durup dururken bu “U dönüşü yapılmadı”! Birçok görüşler vardır: kimine göre Trump zaten yaklaşan seçim dönemi nedeniyle hızla kararlar alıyor. Öylesi bir koşul yaratmak istiyor ki kendinden sonra gelen daha ılımlı kesimin bu krizleri geriye sarıp düzeltilmemesini amaçlıyor* Venezuela ve iran taktik hamleleri bunların birkaçıdır. Duvar örme veya bazı anlaşmalardan çekilip Rusya veya yine iran gibi sorunları içinden çıkmaz hale sokmak istemektedir. Çünkü; ABD içi çelişkiler de epey artı. Brakın Beyaz saray ve öteki sermaye siyasal farklılıkları veya devlet içi Pentagon dışişleri çelişkilerini, bizat Trump çevresinde dahi farklılıklar oluştu. Bundandır ki iktidar gücü elden gitmeden bazı karışıklıklarla hem “zafer kazanmak” hem de geriye dönüşü tıkama politikası eksenine konular konuldu.
Buna benzer birçok görüş daha vardır: amerikanın tam hegemonyayı kuramaması ve başta ekonomik krizi yönetememesinin de etkisiyle, kriz ve savaşla kontrolu gerilim politikaları normal hale sokuldu. Dikat edin, CİA gibi bazen örtülü hamlelerle değil, direk Trump kararıyla ve hemde bazen askeri çevrelerin birkısmının dahi kararı alınmadan gerçekleşen hamleler yaşıyoruz.
Bazı beleği güçlü ve sistemi özüyle geçmişten günümüze birlikte ele alan bilim siyasal kesimi, bunun tesadüf , anlık olmadığını, genel tarihi Amerikan stratejik tatiklerin birikimi olduğunu hatırlatıyor. Nitekim, geçenlerde bazı Türkiyeli köşe yazarları da bu konuda birkaç anımsatma yapıp, özellikle iran taktik hamlelerine dikatle önemli örnekler gösterdiler. Bunların birisi de tarihi Japonya olayıdır:
İkinci Paylaşım savaşı sürerken, ABD Japonyaya hala savaş aşmamıştı. Fakat, ABD aldığı kararlarla Japonyayı apluka altına alıyor, anbargolar uyguluyor ve kışkırtarak, Japonyanın saldırmasını tetikliyordu. Japonya ise bu oyuna gelmemek için direniyordu. Oysa, normalde ABD Japonya savaş halinde değil, normal ilişkilerde halindeydi. Öyle ki ABD Japonyanın denizlerdeki gemilerini kışkırtıyor, bazı alanları yasaklıyordu. Hedef, Japonya saldırıp fırsat yakalamaktı!
Derken, onca kışkırtma ve baskılar karşılığını buldu. Burada önemli olan öteki kurual da şu: ABD halkı yönetimin ikinci Paylaşım savaşına girmek istemesine karşın, kamuoyu savaşa yoğun bir karşı dirençteydi. Bundandır ki ilk kıvılcımı Amerika çakamıyordu! Bunu Japonyaya çaktırması gerekiyordu. Bunun üzerinden taktikler geliştiriliyor ve Japonya resmen sıkıştırılıyordu. Dahası; Dayanamayan Japonya yönetiminin üst saldırı girişimini bilmesine rağmen, ABD resmen buna göz yumdu. Önemli Deniz üstünün yok edilip binlerce Amerikalının ölme pahasına, Japonyanın gemilerle gelip baskın yapıp imha etmesine resmen razı oldu. Böylelikle, Amerikan kamuoyu böylesi kıyım sonrası, ateşlenerek ülkenin savaşa girmesine yönelmesini de sağladı!****
İkinci Paylaşım savaşındaki Japonya örneği ile Ruzverk Barışçıl elbisesini birden savaş kefenine çevirme koşullarını yarattıydı. Devamında da Britanya Emperyalist gücün yerine ABD emperyalizmin temel güç haline gelme tarihi de başlatıldı. Bu Japon oyunu yaşandıktan çok sonra ortaya çıktı. Özellikle de sonradan CİA yapılanışına geçen istihbaratın bile bile ABD katledilme göz yummasına rağmen, sırf kazanılma olayı nedeniyle ABD sorgusu yapılmadı. Belli ki Amerikan Emperyalizmin gerilemesi ve nedenleriyle iç yüzleşme yapılınca Japonya deneğiminin de adını çok duyacağız. Oysa, ikinci Paylaşım tarihi yazılamsına karşın, Japonya taktiği ve bile bile yapılan baskının belirtilmeme eksikliği hala sırıtmaktadır******
Son günlerin gerek Venezuela gerek se iran konusunda benzer taktiklerin yapılması da tesadüf değildir: Körfeze gemilerini sokacan, uzun görüşmelerle ve tavizlerle oluşan anlaşma yırtılacak, anbargolar resmen yıkıma yönelecek ve iran ufak tepki gösterince de saldırmak için fırsat kolayacaksın! Doğrusu, dünya medya sayesinde ve işbrlikci Amerikancı yönetimler sayesinde bu taktikleri gerçekleştirmeğe devam ediyor. Zaten, basit soruyla Amerikanın Körfezdeki işi dahi sorulmuyor! Tam aksi, BAE ve Sudielr gibi bölge ülkeleri irana karşı bu girişimi destekliyor. Yarın bu iş daha da kızışınca, “Bölgenin rüzgarı Kıbrısı da saracaktır” gibi fantezi yalanlar da burada tatlı gibi yutulacaktır. Tıpkı Ortadoğu Baharının rüzgarları gibi……
Burada önemli başka bir kural da oluştu: ABD ülkesinden uzak yerlerde bu oyunu oynuyor. Ahali bunun önemini de bilmiyor. Amerikalılar güç olmanın ve uzakta sürecin yaşanması nedeniyle direk bedel ödemiyor. Üstelik Vieytnam gibi savaşlardan sonra, kulanılan insan kaynağının paralı asker gibi kesimlerin de olmasıyla bu duyarlılık daha bir azaldı. Amerika direk ülke içinde etkilenmedikçe, daha kolay hem kandırma hem de savaşla büyüklük gösterme politka koşulalrı da oluşturmaktadır. Çoğu Amerikalı belki ne iranın yerini nede neden anbargoyla uygulanışının de içeriğini bilmektedir. Yenilginin ve bedeli Amerikada direk hisedilmedikçe, içsel kamuoyu ile bu tip siaysetlerin engelenmesi de sağlanamaz. Viyetnam savaşındaki çocuk resminin ve gelen cesetelrin etkisiyle barış yürüyüşlerinin başladığını akıldan çıkarmayalım. Oysa, son dönemde başarısız olsa da işkaller veya savaş alanları kolay kolay aABD politikacısına bedel ödetirmedi!
Kısaca; Ortadoğuda SUriyede savaşlar ve politik oyunlar karmaşılaşıp sürerken, gelen Amerikan hamleleriyle de körfez ısınıyor. Bölgesel güç iran adeta kısgaca alınmak isteniyor. Amerika ve israilin elde etiği olanakların iranın olmaması adına savaş probagandası yapılıyor. Zaten; iran öylesine kötü imajlarla kötülendi ki medya algısıyla sanki dünyanın en saldırgan ve tehlikeli ülke boyutuna taşındı. Halbuki brakın dünyayı; bölgemizdeki saldırıları ve savaşları dahi direk tetikleyip çıkaran başta Amerika ve bölgesel ortağı israildir. Ama, Amerikan çıkarlı doğrularla kitlesel algı düşünceleriyle de kuşatılıp, yanlışların taraftarı haline getiriliyoruz. Şimdi, iran oynu zaten Suriye tamamlansaydı 2015 gerçekleşeceği de övülen BOP projesinde mevcut tu! Onun için irandan önce ABD nin burada işinin ne olduğu sorusuyla konuya başlayarak gerçeklere ulaşma şansımız vardır.