Özel sektörde sendikalaşmanın geliştirilmesi yerli emekçi istihdamını desteklemek amacıyla öneriler yapılır ve siyasi kavgalar başlatılırken sosyal devlet olma emri verilen devletimiz görevini yapıyor mu düşünmek gerek. Çünkü o görevini yapmazsa kıt kamu kaynakları harcanır ama sonuç bekleneni sağlamaz.
Öncelikle devletin bilgi biriktirmek ve o bilgileri değerlendirmek zorundadır. Hâlbuki bu görev yerine getirilmemektedir.
Önce yabancı istihdamı denetim altında olur. Yani kimin nerde istihdam edildiği kayıtlarda olmalı ve denetlenmelidir. İşe başlayan yabancı başlamadan çalışma izni almak zorundadır ve yasanın emridir. O zaman da kayda geçer. İşini değiştirmek serbest olursa yani işveren işine son verdiğini anında kayda geçirmezse ve devlet de kaydını ona göre yenilemezse ülkede izinsiz kalma dönemi başlar ve izlenmeye alınmış olmaz. Buna son vermek şarttır. Uluslararası standartlara göre işini kaybedenin iş araması için devlete haber verip kayda geçirmesi şarttır. Mademki liberal ekonomi vardır işsizlik oranı ile iş arayan arasında ilişki işçi ücretlerinin tümünde emeğin değerini düşürür. Oran %3 işsizliği geçtiği anda emekçi baskı altında kalır ve devlet sosyal olmaktan çıkar. Kapitalist ülkelerde bile buna endişe ile bakılır önlem alınır. Yabancı işçi istihdamı kısılır ve yeni yabancı işçi alımı engellenir.
Kayıtlar onun için çok önemlidir. Mahallelerde muhtarların görevi kimin nerede ikamet ettiğini kaydetmektir. Onun için bu kayıtlar içişleri bakanlığıyla koordine edilir ve anında işini kaybedenin adresi de kayda geçer. Bilgiler sürekli karşılaştırılır ve yabancı istihdamının sorun olmasına izin verilmez. Devlet isterse sığınmacıları korumak amacıyla önlemlerle muhtaçları koruyabilir.
Ancak yabancı istihdamını sınırlamak için devletin kıt kaynakları teşvik primleriyle harcanacaksa mutlaka büyük bir insani durum karşısında olabilir.
Yabancı işçi getirmek için izin veren hükümetler aynı zamanda yerli işçi istihdamına teşvik veremez. Bunu yaparken hesap vermek ve verdiği her iznin yerli olarak teminine olanak olmadığını kanıtlamak zorundadır. Yerli işçi olmayacak ama teşvik primi verilince bulunacaksa ve bu yasal önlemlere kadar gerek duyuracaksa o ülke idare edilememektedir.
Asayiş hakkındaki şikâyetlere de bakılırsa, ülke sorma gir hanına döndü deniliyorsa teşvik primlerinin boşa gideceği aşikârdır. Teşvik primi almak için alamayanların haklarının çiğnendiği bir garabet ortaya çıkacaktır.
Sendikalaşma Bank Sen gibi etkili özel sektörde örgütlü sendikaların kapanmasını bu devlet nasıl sessizce karşıladı ve şimdi kim engelleyecektir.
Bir zamanlar Dava bahanesiyle tepenize bomba gibi patlarım diyenler ve asker müdahalesi ile engellenenler için dava bile açılmadı ve devletin gücü gık demedi. Şimdi gık diyecek mi yoksa milli deyip yolundan çıkarılan sendikacılık şimdi yasal hakları devlet gücüyle korunan sendikal mücadeleye izin verilecek mi? Esas sorunlar bunlardır. Yabancı işçi istihdamı yasal görevler yerine getirilerek emekçilere bırakılmalı ve devlet görevini yapıp yabancı işçinin İLO standartlarına uygun istatistiği tutularak izlenmelidir.
Dünyayı baştan keşfe çıkılmalı ve yabancı işçi istihdam eden ülkelerin usullerine göre yasalar uygulanmalıdır. Meclis muhtarlık yasasını yeniledi ama uygulanmadığını biliyorsak temenni dolu yeni kararlarla iyi sonuç elde edilemez. İhtiyat sandığı zaten devecik edildi devlete yeni yük getirmekten de kaçınılmalıdır. Boşuna çabalamalarla siyasi kriz yaratmaya değmez, ayrımcılık kokan sözlerle ülkemizde yeni sorunlar yaratılmamalıdır. Yukardaki görevler yerine getirilsin emekçi de hakkını sendikasıyla aramaya bakmalı siyasetten kayırma ile geçinemeyeceğini öğrenmelidir. Rica ve minnetle değil uğraşmayla haklar aranmalıdır. Emekçi adını, adresini, işyerini ve haklarını bilen bir devlette yaşadığını görmelidir. Yasalarla öngörüldüğü şekilde korunduğunu görmelidir. Yok edilen sendikaların hesabının bile tutulmadığını bilen emekçi kalmamalıdır.