İşin doğrusu şu: ABD eğer dünya Emperyalist yapının süper gücü olmasa, ne budenli konuşulur, nede onca direk müdahaleler yapma konumunda olunurdu! Günümüz ABD gerçeği, Emperyalist kapitalist sistemin hala en güçlü ülkesi olması nedeniyle, etkin veya hegemonist gücünden kaynaklanmaktadır. Bu gerçeklikle de takınılan tavırlardaki yandaşlama veya karşıtlığın da özünde, sistemle alakalı görüşlerin de oldukça katgısı vardır. Dünya kamuoyu yaklaşık Kırkların sonundan beri, Amerikanın Kapitalist yapıdaki en güçlü devlet konumuna gelmesiyle, artık bilmese de herkesin direk içeleştiği kuram haline geldi. Sorunları konuşurken veya karşıt veya hedef olarak belirlenirken, Amerikasız bir çıkarsama olamıyordu. Direk, ülkelerin de yaşamında belirleyici rolu senelerdir oynadı. Böylelikle insanların beleğine Amerika şu veya bu nedenlerle artık içeleşti. Hat ta, tavra göre de şekilenmeler oldu. Önemli paradoks şu: Amerikalıların çoğunluğu bilmediği ülkelere yapılan müdahalelerle siyasal sonuçalra hamle yaparken, Amerikayı bilmeden de Amerikan politikalarıyla yaşayan önemli sayıda ülkeler de oluştu. Öylesine bir Küreseleşme Kapitalizim oluştu ki artık Amerikasız sorunların geneline ulaşamıyorlar….
Dikat etinizmi; her gelişmede amerikanın da mutlaka etkisi de karşımıza gelmektedir. Siyasal değişimlerde, uygulanan ekonmomik politikalarda veya oluşturulan kültürleşme süreçlerinde farkında olunmasa da Amerikan dokunuşları olumlu veya olumsuz mutlaka yapılmaktadır. Bu yaşanmışlıklarla da çizilen Amerikan rüyalı hedefler kadar, karşıtlı mücadele politikaları da varlığını geliştirdi. Sistemsel sorgularda mutlaka Anti Amerikancılık mutlaka konulmaktadır. İnsanlar farkında olmadan, sorunlar karşısındaki duruşlarıyla da Amerikancı çizgilere doğru ayrıştılar. Kimine göre; ABD ulaşılmaşsı gereken model, varlıması gereken hedef ve örnek alınacak devletdir! Amerikan deniliş ile “özgürlükler ve demokrasi beşiği” gibi ezber kuramlar da oluştu. Amerikancılığın simgeleri sistemsel varlıkla da özdeşleştirildi. İkinci duruşlar; sorunların nedeni olarak görülen ve bunun değişimi çizgisinde olan insanların da Amerikan ekseninden kurtulma hedefli görüşlerle karşı duruşta olmalarıdır. Bir anlamda ABD sistemin turunsol gerçeği halindedir. Bunun da nedeni, Emperyalist süper güç olma etkisinin önemli katgısı vardır.
Bu ayrışma yanında işbirlikcilikle içsel sistemi koruma ikilemindeki paradoksalaşma olmaktadır. Hem görünüşte ABD karşıtı olurken, uygulamada ülkedeki Amerikan içseleşmesinin uygulanma şekli olarak hayata geçmektedir. Özellikle devletsel dinseleşme, ırkçsalaşma idolojileri ile Amerikancılık birleşirken, kitlesel yerleşmede Anti Amerikancılık kulanılarak ülkelerde gericileşme dönemleri de yaşanmaktadır. Günümüz Arap ülkeleri, Türkiye rejimleri ve birçok Faşist veya dini gerici hareket bu özlerle donatılmaktadır. Devlet adına ırkçı veya dinci paramiliterlerin, içsel gericilik kurumsalaştırma ile Amerikancılık kalıcılaştırmlarını birlikte oynamaktadırlar. Türkiyede Atmışlarda hızlanan Akıncılar, Ülkü Ocakları gibi hareketler hep aslında sola karşı Amerikan politikalarının yerleşmelerinde, devletin paramiliterleşip darbelerle daha otoriterleşmesine direk katıldılar.
Gericilikle feodal kökenli dinsel hareketler ise Anti Amerikancı gibi görülse de gericilik yönleri yanına işbirlikcilikle de gerçeklerin gizlenerek Amerikancılaşmaları da oluyor. Sanırım, Kıbrısta bunları özellikle de sonuncusunu atmışlardan itibaren çok mükemel uygulamalarla yaşadık. Çoğu direk Amerikan çıkarlı müdahaleleri ve şekilenmeleri ırkçılaşma veya karşıta suçlatılarak adamızda gerçekleşmenin özünde bu kuralın uygulanması rol aldı. Her ne kadar bazen Anti Amerikancılık sözleri duyulsa da sonradan bunarlın Amerikan işbirlikcisi veya onun politik yerel uzmanları olarak rollerini gerçekleştirdiklerini de gördük. Direk Amerikan planlarının kabulu veya şimdilerde tüm kötü yaşanmışlıklara karşın Amerikanın roluyla gelecek çözüm veya yeni sıçrama beklentileri, ülkemizin nedenli Amerikanlaştığının net kanıtları. Adamızı ise nedenli kulandıkları hakında ise pek fazla konuşulup eleştirilen durumlara raslamıyoruz….
Sonuçta, şu sözleri duyuyoruz: “Demokrasinin beşiği Amerikada olduğu gibi* Amerikadaki özgürlükler alanlarında olduğu gibi” çıkarsamaları gayet kolayca yuturmak mümkün hale geldi. Oysa, son dönemde şöyle veya böyle oluşturulan ve hedeflendirilip müdahale konumuna taşınan Amerikada işler pek de yolunda değildir. Bakın son gelişmelere! Sadece, Amerikan yapısının Trump gibi bir başkanı seçtirmesi dahi öyle denilen demokrasi beşiği veya çağdaş düşünce şeklinin olmadığının direk kanıtıdır. Dahası, Trumpu en gerici düşüncelerle, ırkçılık amaçlarla seçtirilmesi de idolojik sağa kayışla faşistleşme kültürünün de aynasıdır. Bunları defalarca yazdık. Ayrıca, ezberdeki ABD ye aksine hegemonyasının gerilemeye, krizleri yönetememe ve devlet içi kırılmaların oldukça yaygınlaştığı da ortada.
Ezberletilen Amerika dışında birtakım gelişmeler artık örtülemiyor! Trampın gelirken ki yanındaki yaklaşık 60 önemli bakan ve danışman görevden resmen istifa veya alınma sonucuyla karşılaştı. Başkan ile askeri kanadın Suriyeden çekilme gibi ters düşmeler de doğal şekle geldi. Bunlar, Amerikanın krizleri yönetememenin önemli mesajlarıdır. Buna yaşanmakta olan kapitalist finans ekonomik kriz de eklenince, rüya yerine gerçekler görünüp yaşanma açığına geldi.
Protestolarla sorgular yapılırken, kitlesel gericileşme ile Evangelislerin veya Çay partisi kesiminin güçlenmesi de konuya eklenen sosyolojik yapı oldu. Trump sosyal medya içinden mesajlar verirken, yapılan sistemsel anlaşmaları yırtıp tehtitler yağdırırken, Amerikanın kendi içinde de protestolar da olmaya başladı. Buna son dönemde kentlerdeki gösterilerle yansıtılma olasılığı da gerçekleşti. Başka ülkelerde olunca da sorun olarak söylenecek gelişmeler de oldu:
Amerikada duvar örme yasası senatodan geçmedi. Trump ilgili parayı toplamak için “Olağanüstü hal” ilan ederek, parayı toplamaya yöneldi. 16 Eyalet konuyu Yüksek yargıya getirdi. Bu beyinlere çizdirtilen demokratik ABD rüyasına gayet net şekilde ters gelmektedir. Buna yönelik tepkiler de sokaklarda protestolarla yaşatıldı. Ancak, siyasal gerçeklik ve sınıfsal sermaye gücü de gericilikle ırkçılığın kaynaştırıp Trumpa kitlesel destek olarak hala yansıtılıyor. Elbet, gericilik faşizim gerçeği ile yükselip din ve ırksal damıtmayla yoğunlaştırken, hayali dolaşımlar da yaşamda karşılık bulmaya başladı…
Yetmişlerde dahi pek raslamadığımız Sosyalizim ifadeleri artık demokrat parti içinde, belirli örgütlerde ve bazı yayınlarda görülmeye başlandı. Sandırstan Aleksiyaya varan senatörler direk Demokratik Sosyalist olduklarını, eşitsizlik temelinde paylaşımın gerçekleşmesini hem de Senatoda seslendirdiler. Gençlerde Sosyalizim düşünceleri karşılık bulup konuşulmaya başlandı. Bu Amerikan rüyasında pek görülmeyen politik başlangıç oluyordu.
Konu burada elbet bol sağlaşıp teslim olan solda cidiye alınmaması normal gelse de eğer; Ekonomist dergide dahi konu olmaya başladıysa, rüyaların ABD hayalinden gerçeklere bazı kayışların olduğunun da görüntüleridir. Evet; Amerikada Demokratik Sosyalizmi hem de Senatörler konuşuyor. Gençlikte tüm ırkçı ve dinsel kültürleştirmelere rağmen karşılık buluyor. Öyle buluyor ki sağ önemli yayınlar bunu tehlike olarak yazmak, konuşmak zorunda kalıyorlar. Bu hiç de küçümsenecek adım olamaz! Seçeneksizlikle faşizmin dansıyla krizleri gizlemeye çalışan sistemin, hem de merkezinde Sosyalizim konuşulup taraftar bulyorsa, bu Ekonomist gibi muhavazakar Britanya ekonomi dergisinde yazılıyorsa, biraz durup düşünmek de gerekir.
Kapitalist kriz sürüyor. Sistem bunu ne kontrol edebiliyor, nede yeni seçenek buluyor. Faaşizim ve savaşla ertelemeye çalışıyorlar. Amerikan hegemonyası da kırılıyor. Kırılma ile sorunlar karşısında da Sosyalizmin gelişme gerçeği, ilerde yansımaları da olacaktır. Garip olan ve defalarca yazdığım şu gerçek de burada gerçekleşiyor! Sorunları çözemeyip savaşlar ve kontrolu krizlerle yönetmekle meşkul olan ABD, pek de sorunla rahatsız olan Kıbrıslı olmadığı dönemde, adamıza barış için yardımcı olacak inancının oluşudur. Amerikan müdahaleleri ile nelerin olduğunun belgeleri Kıbrısta dahi oldukça kabarık. Fakat, nedense bu bilinmezliğe havale edilip, adeta yokmuşcasına, tekrardan Amerikan müdahaleli adanın şekilendirilme beklentileri boş şekilde bekletilerek kitlesel karşılık yaratılmaya devam edilmektedir. Daha da kötüsü; kendine Anti Emperyalist ve Amerikancı diyen kesimelrin de Amerikadan gelecek destekle “çözüm” gelme çalışmaları oluyor. Yukarda özetlediğim son Amerikan gerçeğini de düşündüğünüzde,nedenli saçmalık içinde bulunduğumuzun da kanıtıdır. Tıpkı, son ilaç zamında olduğu gibi Türkiyeden direk etkilenen K. KIbrısta buranın kendine sol diyen Tufanın “bunları kabul etmemesi” gibi.