Anti- Taksimci Türk Milliyetçileri — Ulus Irkad

763

AHMET GÜRKAN VE AYHAN HİKMET

Özker Yaşın Faili meşhur bir şekilde vurulan iki genç avukat için Nevzat ve Ben (Yazan Özker Yaşın,1997,735-747) adlı kitabında şunları yazmaktadır:

“Cumhuriyet gazetesinin 2 Nisan 1962 tarihli  sayısında (gazete sahipleri 21 gün sonra 23 Nisan gecesi öldürüldüler) yayımlanan bir haberi, işlenecek cinayetin “ilk duyurusu”  olarak değerlendirebiliriz” demektedir (sf.735).

“Gazetenin ön sayfasının konmuş TERSİNE DÜNYA başlıklı yazının ilk paragrafında şu cümleler vardı:

“Lefkedeki gereve hiddetlenen Nacak Gazetesi,  işçilerimizi haklı davalarında haksız çıkarmak için muted usulleriyle bu işçi hareketine “ideolojik” bir renk vermeye yeltendi. İşçi davalarını korkusuzca savunan Cumhuriyet gazetesi bu durum karşısında görevini yaptı. Nacak’ın işçileri suçlamasına gereken cevabı Verdi”

Nacak gazetesi güreşen iki pehlivandan birinin diğerinin açığını yakalaması gibi büyük sevinç içindeydi.

Hani Orhan Veli’nin o ünlü şiirinde söylediği:

Açlıktan bahsediyorsun

Demek ki sen Komünistsin.

Dizelerinde olduğu gibi, Cumhuriyet madem ki grev yapan işçileri savunuyordu, demek ki bu gazeteyi çıkaran iki avukat komünist idiler. Denktaş’ın mantığı ile,  yalnız Yorgacis’ten değil,Rum Komünist Partisi AKEL’den de para alıyorlardı. Anlaşılan Rauf Denktaş’ın başyazılarını yazdığı Nacak, Cumhuriyet gazetesini çıkaranları “ortadan yok ettirmek” için bu çirkin yolu deneyecekti..”(sf.736).

Özker Yaşın, Ayhan ve Ahmet Muzaffer hakkında kitabında şunları aktarıyor bizlere:

Nacak gazetesinin böyle bir taktikle Cumhuriyet gazetesi yazarlarının “Komünist olduklarını” ima eden yazılar yazması akıl almaz bir şeydi. Çünkü bu iki avukatın komünistlikle solculukla uzaktan yakından bir ilişkileri olamazdı.

Ayhan bir burjuva çocuğu idi. Zengin bir aileden geliyordu. Dünya görüşü, davranışlarından, yazılarından açıkça belli idi. Solculukla, komünistlikle suçlanması akıl almaz bir davranış olurdu.

Ahmet Muzaffer Gürkan’a gelince, o bir Turancıydı. Dünya görüşü Nihal Atsız, Reha Türkkan, Alparslan Türkeş, Arif Nihat Asya’nın dünya görüşleriyle uyuşuyordu. Hatta Ahmet’in Turancılığı bu saydığım isimlerden bile ilerdeydi. Zaman zaman yazılarına koyduğu takma adları bile dünya görüşünü açık seçik belli ediyordu. İşte o takma adlarından bazıları: Ahmet Zekariya Aktuğ, Muzaffer Aktulga v.s.” (sf.738).

 

Dr İhsan Ali Avukatların vurulması konusunda daha sonraları yayımlanacak olan kitabı “Hatıralarımda” Ahmet Gürkan’ın İçişleri Bakanı Yorgacis’i camilerin bombalanması ve kendilerine yapılan tehditleri dile getirmesinden ötürü yanlış yaptıklarını dile getirir ve bu görüşmeden sonra temasını da onlarla kestiğini belirtir. İbrahim Aziz ve Arif Hasan Tahsin’e göre madem ki Yorgacis bir İçişleri Bakanıydı bir İçişleri Bakanıyla görüşmek normaldi. Dr İhsan Ali ise Yorgacis’in gerek Taksimci Kıbrıslıtürk liderlerinden biriyle ve gerekse CIA ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılması için sıkı işbirliği içinde olduğundan dolayı ziyaret edilmesi yanlıştı.

Şair ve Yazar İbrahim Aziz, Ayhan Hikmet ve Ahmet Muzaffer Gürkan’ın Kavazoğlu ile de bir temasları olduğunu Perde Aralığı’dan (2011) adlı kitabında yazmakta hatta Kavazoğlu’nun onların vurulmasından dolayı telaşa düştüğünü de vurgulamaktadır(Aynı kitap,106-108).

Rahmetli KTÖS kurucusu ve demokratik devrimci emek mücadelesinin sosyalist ileri gelenlerinden Arif Hasan Tahsin ise, 9 Kasım 1988 tarihli Söz gazetesinde Ayhan Hikmet ve Ahmet Muzaffer’i doğrulayarak Bayraktar Camisi’ni bombalayan tarafın Türk Yeraltı Teşkilatı olduğunu yazmıştır.

Kıbrıs Cumhuriyeti’ni korumak isteyen Derviş Kavazoğlu gibi sadece solcular değil, bu ülkü içinde olan ve anti-taksimci cephede bulunan Sağ Kemalistler, Sol Kemalistler, Dr İhsan Ali gibi eski sol Kemalistlerden ama daha sonra Demokratik Devrimcilerden ve Talat Taşer ve Ayhan Hikmet ve Ahmet Gürkan gibi Türk Milliyetçilerinden bayağı etkili kesimler de vardı. Bu kişilerin Türkiye’de temasta olduğu Ecevit, İnönü, Nevzat Karagil, Derviş Manizade gibi Sağ veya sol Kemalistler gibi kesimler de bulunmaktaydı. Daha sonraları bir şekilde bu kesimlerin sesleri kısılmış veya artan milliyetçi eğilimler içinde, uluslararası hukuktan da uzaklaşarak, bu kesimlerin maalesef aşırı milliyetçiliğe kaydıkları da görülmüştür. Örneğin Ecevit 1980’lere kadar federasyoncuyken, 1980 sonralarında artık Konfederasyona kadar da dümen kırabilmiştir. Elbette bu dünya üzerinde, bilhassa soldaki hatalar, SSCB’nin çökmesine kadar varan çeşitli ideolojik ve politik sebeplere kadar uzanmakta, hatta bunu Fransız Devriminin Alman Milliyetçiliğine yenilmesi, bunun yanında Marks’tan tutun, diğer Komünist ustaların ulus tanımlarına kadar, Sovyetlerin bürokratlaşmasına ve Stalinizme kadar bağlayan, yazar, bilimadamı ve düşünce adamları da vardır.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşaması için hayatlarının sonuna kadar, hayatları ve ailelerinin bundan etkilenmesi pahasına, mücadele eden tüm anti taksimci solcu,demokrat, hümanist  ve aydın ve de Türk milliyetçilerinin anıları önünde saygıyla eğiliyorum…

-BİTTİ-