Geçen hafta Cuma günü iki daveti yerine getirecektim. Birincisi bana göre oldukça önemli Çin hakkında “Yeni İpek Yolu ve Doğu Akdeniz” konulu panellerdi. Paneleri gene Frederic Ebert ve PRIO düzenlemişti. Bunun arkasından da en son panelde saat 15:00’te paneli terkedip Güney Kıbrıs-Kıbıs Cumhuriyeti tarafında kimlik kontrolü yaptıktan sonra ünlü düşün adamı, şair ve yazar İbrahim Aziz abi beni gelip alacak ve onunla birlikte Baf’ta Baf Kültür Evi’nde bir sanat ve edebiyat toplantısına katılacaktık. Baf toplantısını başka bir makaleye bırakıp ben şimdi size panel hakkında bilgiler vereyim. Panele gene Avrupa ve dünyanın çeşitli yerlerinden ve de Çin’den akademisyenler katıldı. İlk konuşmayı Çin Büyükelçisi yaptı. Aslında bugün dünyada sadece Doğu Akdeniz’de değil, dünyanın heryerinde Çin yükselmeye ve süper güç olmaya aday bir ülke olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çin Büyükelçisi ilk konuşmayı yapan kişiydi.Konuşmasında Çin’in toprak bütünlüğü önemli olduğu gibi Çin’in de toprak bütünlüğünden bahsetti. Her iki ülke arasında (Kıbrıs Cumhuriyeti demek istiyor) enerji bağlamında işbirliği ve her iki ülkeye de yatırımlarda bulunulduğu,eğitim ve ekonominin önemli olduğunu, geçen sene Kıbrıs’a 2000 Çinli turist geldiğini ama bunun da artması gerektiğini belirtti çünkü ilerki yıllarda Çin’den dış dünyaya önemli sayıda turist gideceğini de konuşmasında belirtti. Bölgenin önemli bir bölge olduğunu ve bölgede barışın devamının gerektiğini de vurguladı. Daha sonraki panelistler “Eğer zengin olmak istersen önce yol yap” dediler. Çin’in daha iyi olmak için çalıştığını, sağlam bir ülke olmaya doğru yöneldiğini belirttiler. Bu arada denizlerde de güç elde etmeye başladığını vurguladılar.AB’de Almanya gibi üllkelerin bu büyümeden rahatsız olmaya başladıklarını belirttikleri de bir gerçektir.Sri Lanka gibi ülkelerin şu anda Çin’in uydusu haline geldiği de belirtilirken, Deniz ticareti ve gemi inşaatında Avrupa’ya rakip olmaya başladığı da söylendi.2016 yılında Çin, dünyada en rekor yatırımları elde etti. En fazla yatırım yaptığı ülkeler arasında Almanya gelirken, Güney Avrupa’ya yatırımlar ise az oldu. Bu barada Çin ve Almanya arasındaki ekonomik ilişkiler son zamanlarda kazan-kazan metoduna göre şekillenmeye başladı. Yine Almanya’nın, Çin’in yatırımları konusundaki telaşının, AB standart ve ilkelerini bozabileceği konusunda odaklanmaktadır.
Bu arada tartışma ve soru-cevap bölümünde Çinli ve diğer ülkelerden gelen akademisyenler, sorulan sorulara yanıt verdiler. Bir Çinli akademisyen, Çin’in kendisinin bile nereye doğru gittiğini bilmediğini belirtti. Çin’in gelirinin, gücünün ticaret olduğu ama askeri gücün ise ticaretten sonra geldiği konuşuldu. Bir Çinli akademisyen, Çin’de monolitik bir yapı görmediğini de konuşmasına ekledi.Kıbrıslı bilimadamı Zenon Tziaras artık dünyada tek bir gücün olmadığını,Kıbrıs-Yunanistan-İsrail, Kıbrıs-Yunanistan-Mısır, Kıbrıs-Yunanistan Ürdün, Kıbrıs-Yunanistan- Lübnan ve Kıbrıs-Yunanistan-Malta gibi üçlü üçlü ittifakların da Doğu Akdeniz’de göze çarptığını belirtti. Sorunlar Türkiye’nin rolü, Kıbrıs Problemi, İsrail Lübnan, Filistin Sorunu, İsrail-Mısır, enerji gelişimi ve Suriye Sorunu olarak bölgede sırıtmaktadır.
Charalambos Tsardanides adlı Yunanlı bilimadamı ise Yunanistan ve Türkiye’nin jeopolitik öneminin değiştiği, İsrail’in Soğuk Savaşta önemini yitirdiği, Rusya’nın Doğu Akdeniz’den çekildiği ama AB’nin mavi sularda bir sivil güç olduğunu belirtti.Enerji güvenlik sorunları, boru diplomasisi, Arap Baharı ve Suriye İhtilafıyla Göçmen Krizi’nin ise son zamanlarda etkili olduğunu da söyledi. 2015’te ise Güney Avrupa ülkelerindeki krizin başlıca sorunlar olduğunu da ekledi. Rusyanin Suriye ile ortaya çıkan görünüşünün aslında büyük bir güç değil ama orta bir güç olduğu da ortaya çıkmıştır. Neticede, Doğu Akdenizde coğrafik termlerin, enerjinin yeni bir önemli eleman olduğu ve ABD’nin ise hala daha en büyük güç olduğu da ortaya çıkmıştır.Bunun yanında Çin bölgede de yeni bir ejderha dost olarak ortaya çıkıyor.
Bu arada gene Çinli bir akademisyene gore, Çin’in daha fazla büyük bir pazar olduğu, daha fazla Asya ve Avrupa ülkeleriyle entegre olduğu, Doğu Akdeniz’de de sesini yükselttiği görülmektedir.İran’a yapılan yaptırımlar konusunda ise Çin bu yaptırımlara karşı oldukça isteksiz davranmaktadır.
Bu aydınlatıcı panel için Çin Büyükelçiliğine, Frederic Ebert Vakfı ve Prio’ya teşekkürlerimi belirtir, elbette Çin konusunda daha da eleştirel görüşlerimi açıklayacak bir makaleyi de yazacağımı belirtirim. p