Yeni koalisyon büyük iddialarla yolsuzluklara savaş açacağını duyurdu ve uzun bir yolsuzluk listesi yayımladı. Hem de dosya açılmış olanları listeledi. Şimdi de o dosyalar ve belki sonradan konu olanların soruşturulmasında direniş olduğunu açıkladı. Yıl sona ermek üzere ama bir adım atıldığını göremiyoruz.
Bu gösteriyor ki bu savaş fos çıkacak çünkü araştırma etkili ve profesyonelce sürdürülse direnişi saptamak ve önlemler almak için yönetimi temelinden sarsacak haberler ortalığı kaplayacaktı.
Meclis mebus olmadan ve memur iken usulsüzlükle suçlanan birinin dosyası ile meşgul ama konunun ele alınışı bile amatörlük kokuyor ve atışmalar haberlerde aydınlatıcı değil kafa karıştırıcı oluyor.
Listelerde gördüğümüze göre halkın taşınmaz servetleri beş paraya çok uzun vadeli kiralanmış, kiralayanlara uzun vadeli vergi bağışıklıkları sağlanmış ve taşınır servetleri bağışlanmış. Buna çanak tutanlar yüzlerce yetkili demektir. Savcılık ise bir konuda verdiği görüşle böyle suçları basit usulsüzlük olarak niteleyerek yapacak bir şey yok demiş! Yani yapanın yanına kâr kalacağını göstermiş.
Böyle olduğu basında yer aldı. Demek ki sorun var ve sorun çözülmezse usulsüzlüklerle halkın servetlerinin yağmasına kapı açıktır. Yolsuzlukla mücadele edecek olan önce bu soruna çare olacak işlemleri ele almalı ve direniş var demekle yetinmemelidir.
Geçitkale hava limanının yanına yüksek gerilim hatlarının çekilmesinin projesini yapma kararını almak için onay verenler, kararı alıp projeyi yapacak olanları seçeneler, onu denetlemekle görevli olanları ve denetleyeceklerde ehliyeti denetleyenler sorumludurlar. Hava alanını kiralama sözleşmesine ne kadar zamanda işi yürütüp işletemeye açacağını koyanlar, aksadığı anda sorumlunun kimlerden ibaret olduğunu kimin belirlemekle görevli olduğunu bilip adım atmayanlar hepsi ele alınıp halkın zararını önlemek gerekir. Neden yapılmamış ve şimdi gazete kavgalarına kapı açılmıştır? Tahkikatı başlamış ve sürüyor olmalıdır. Yapmayanlar sorumludur ve liyakat sistemi olsa bir bakışta durum saptanır.
Kamuda reform gene gündemde… demeç verenler orasına burasına dokunurlar ama atandığı göreve layık olması gereken görevlinin liyakatini tanımlayan iş tanımı ve başarısını ölçebilmek gerekli ölçütleri konuşan yok. Olmayınca sicile koyacak bir şey de bulunamaz ve iş sözlü, yazılı sınav konuşulur. Öyle olunca da haberlerde başkanın falan demecinin önemi gibi sorula sorulan Türkiye’deki sınavlara benzer.
Liyakat sistemi ancak iş tanımı ve başarı kriterleri mükemmel bir şekilde belirlenmiş ise ortaya çıkabilir.
Liyakat sistemi olsa, devlet hava alanları gibi yerlerin durumunu izlemekle görevli olan bellidir ve kiralayanın yükümlülüklerini denetlemek için onu sorumlu tutabilirsin. Yoksa direnmekte olanı da yetki karmaşasını kullandıkları için ayırt edemezsin.
Farz edelim ki teftiş ve inceleme kurulu incelemeye başladı. Nasıl kuruldu? Birkaç bakanlıktan daire veya şube müdürleri atandı. Aralarında bu konularda teftiş deneyimi olan meslekten biri var mı? Onlara konularda görevli olduğu anlatılmış kimler vardır diye bilgi verildi mi ve var mı böyle birileri? Yoksa rastgele seçtiklerine sorular sorunca ilgim bilgim yok mu deniliyor? Yardım beklediklerinin mazeretlerinden başka dinledikleri bir şey var mı?
Onun için direniş var demek çok daha fazla ve tehditkâr bir durum vardır ve müdahale gereklidir demektir. Polisi mali denetim konusunda güçlendirme çabası vardı. Sonuçta polise de sıra geleceğine göre iş birliği için düzenleme yapıldı haberleri yayınlandı. İyi bir adım ama onun da görevli bulmak ve soru sormak ihtiyacı olur. İktidar görev ve sorumlulukları, iş tanımı ve başarı kriterlerine kadar tamamlayıp onların hizmetine vermedi ise ilk reaksiyonları bir kriminal işlere bakarız, konusu suç teşkil etmeyen işlere bakmayız diyeceklerdir.
Memur karakteri sorumluluk almamaya meyillidir. Yönetim bilimi buna karşı nasıl iyi bir yönetim kurulur diye çok çalışma yapmıştır ama başarısı uygulamada görülür. Sorumlulukları iyice belirlemek koşuldur.
Örneğin DPÖ yasasına göre sorumlulukların belirlenmesini sağlayacak norm kadrolar ve sair işlerle görevlidir ama bu işin gereğini yapacak şekle sokulmamıştır. Hatta tam ihmal edilmiştir. Rutin işlerini yapacak ve hatta arşivini koyacak yere bile sahip değildir. Milyarlık kamu servetinin konu olduğu yatırımlarda ki yolsuzlukların en kârlıları ilgilidir, fizıbldır kararı vermeye bile yetkisiz bırakılmıştır. Yani balık baştan kokmuştur, kuyruğuna ulaşması için de yeterli zaman geçmiştir. Bu haldeki kuruma sorumlulukları belirleme görevi verilecek değildir.
Direnişçileri saptamak ne yazık ki yoğun bir iş gerektirir. Ama saptanmalıdır ve saptanmaması iktidarın başarısızlığının delilidir. Kim bana direnebilir; arar bulurum, yolumu açarım demesi gerekir.