yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBellek anımsamalarla brezilya seçimleri derslerine yönelirken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Bellek anımsamalarla brezilya seçimleri derslerine yönelirken – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Pazar günü önemli Latin Amerika ülkesi Brezilyada seçimler yapıldı. Yazılarımı okuyanlar arada bu ülke seçimlerinin önemine oldukça parmak bastığımı da hatırlayacaktır. Ertesi gün direk Brezilya yazısı yazmaya karar verdiydim. Aklıma, hafta içi önemli tarihi bazı günler de gelince, makalemi Çarşanbaya erteledim. Böylelikle, hem Brezilya seçimlerinin ilk turunun önemi, hem de tarihi önemdeki iki gün önemiyle birlikte bir sol yorumlama yazısı oluşturmaya karar verdim. Şimdi, Brezilya seçimlerini birkaç gün sonrasına ve Çeguveranın katledilişi ile Türkiyedeki 10 Ekim katliyamlarının da anısına ortak bir yazıyla sizin başınızı ağırtmaya başlıyorum…..

Herkes için önemli olan, fakat, sistemi değiştirmek isteyen Devrimci Sosyalistler için daha da önemli olan önemli birikimsel bilimselik vardır! Hem geçmişe yönelik önemli araştırmalarınız olup, gerektiğinde ve yerinde anımsamanız dersler için önemlidir* Hem de günümüz gelişmelerini bilgilerle başlayıp, doğru yorumlayıp ortak sentezle yarına yönelik de politika oluşturup sistemi ancak değiştirme şansınız olacaktır. Çok kolay kandırmaca sol için de neyazık ki geçerlidir! Yenen veya yenilen kıstasla doğru yanlış denilip brakılır. Oysa, yenilgide dahi doğru tesbitler yapıp mücadele edilse dahi örgütsel yetersizlik veya yapılan bazı hatalarla da yenilindiği sıkca görüldü. Fakat, hem araştırma eksiklikleri, hem güncel gelişmelerdeki yanlış tutumlar ve sonuçta konuyu kazanma kaybetme ile sınırlayıp doğrulukla yanlışı yerleştirince, bazen en doğru görüşün yenilgi nedeniyle yanlış, bazen de tesadüf ve koşul sonucu kazanmayı da keskin doğru diyerek kandırılma idolojik duruşa dek gerileriz. Dahası, Solun sistemi değiştirme özünü unutup, sonra sınıfsal mücadele temelini yok sayarak, sol adına egemen sermayenin kurtuluş yolları ile debelenip kalırız…

Bukadar gevezelik yeter! Daha da devam edersem, konulara yer kalmayacak veya uzaması nedeniyle zaten okumaktan üşenen okuyucu da okumakta sıkılıp vazgeçecektir.****

Çeguvera hala dünya halklarının kurtuluş kavgası simgesidir. Neyazık ki ayni lider mücadele edip yıkmak istediği sermaye kesiminin de resimleri ile imgesel konumu tüketim metasında kar amacıyla da kulanılmaktadır… işte, Çeguveranın 1967 yılında Katledilişinin yıldönümü Salı günü olmaktaydı. Özellikle Bolivyada yakalanarak öldürülmesinin üzerinde epey zaman geçti. Fakat, Çeguveranın son dönemlerinde öngördüğü Bolivyadaki sol yönetime geçme görüşü de şimdilerde epey zamandır Moralesin iktidarıyla gerçekleşti.

Çeguvera devrimci mücadelesiyle ezilen halkların hala simgesel karektesliklerinden birisidir. Özellikle Latin Amerika ve Afrika halkalrında kalplerde yaşıyor. Bolivya mücadelesindeki başlangıçta destek vereceklerini söyleyip vermeyen BKP ve sendikal hareketler ise ta ozamandan sol içi kırılmalarla sosyalistlerin nasıl kaybetiğinin de tarihi bir başka tamamlayıcı öznesidir. Biz genellikle kaybedip kazanma üzerinden başarılı kılma hastalığımız olurken, buna tüm görüşleri eklerken, aslında Çeguveranın tarihi mücadelesinde de gördük ki hem kazanan hem de kaybetme ikilemlerinin yaşanmasında birçok koşulun rol aldığını da anlyoruz. Temeli ise sınıfsal mücaeele ekseninde ve sistemi değiştirip sosyalizme dönüştürme mücadelesinin kendisinin önemi ile karşılaşmaktayız.

Bugün eğer Çeguvera hala mücadelesi ile sokaklarda, şarkılarıyla dilerde yaşatılıyorsa, ozamanki ona ihanet eden solun ise adı kalmadıysa, demek ki yapılan mücadelede yenilinse dahi ileriye önemli izler brakıp umutları yeşertmeğe devam edilmektedir. Neyazık ki Çeguveranın Bolivya mücadele sürecinde sol içi Sovyetler tutumalrındaki karşıtlaşmaların da geliştiği döneme raslanmaktadır. Tıpkı Asyada Endonezyanın başına gelenler gibi. Tüm bunlar yine de Çeguveranın katledilişinde dahi anımsanırken karşıtlar dahi onu kötülemekten kaçınmak zorunda kalıyor. Çeguvera artık halkların mücadelelerinde bayrak olup yaşamın her yükselen devrimci dalgasında adını duyuran liderdir.*****

Gelelim daha yakına: üstelik dün değil bugüne! 10 Ekime. Uzaktaki Bolivya değil de bizimle içeleşip başkenti olan Ankara katliyamına… Türkiyede AKP yönetimi dış sermaye desteklileri ile Türkiye devlet içi mücadeleleri kazandıkça, nasip muhalefete de kesiliyordu. 10 Ekim, bu nedenle önemli. Ankaradaki katliyam sadece bir katliyamla anlatılamaz. Yine, bir mitinge karşı yapılıp önemli insanın katledilişi ile de sınırlanamaz! Bu günden sonra Türkiyede önemli iki yıkım yaşandı. Türkiyede sosyal muhalefet dalgası yok edildi* Türkiyedeki batı Sosyalist ve demokratlarla, kürt hareketinin ortak paydaşlı buluşması da berhava edildi. 10 Ekim, Türkiye tarihinde muhalefet ivmesinin düşüşü ile ortaklaşmaya yönelen demokratik paydaşlığın kırılma tarihidir. Zaten, olayın göstere göstere oluşu ve hemen sonraki kamuoyu oylaması ile otoriter yapı desteğinin artışı, bu provakasyonun devlet içi başarısı olarak pratiğe girdi. Nitekim, Kasım seçimlerinde sayısal sonuçlarla yansırken, gelişmeye başlayan ve önce Suruçta, sonra Ankara garındaki provakasyonlarla olan katliyamlarla batı solu ile Kürt hareketi yakınlaşması da kırıldı.

Bunun devamında Türkiyedeki rejim değişimine dek gelinen sonuç da bunun kanıtlanma süreci oldu. Bundan olacak ki epey katledilen insana rağmen tıpkı geçmiş Maraş katliyamı gibi hala Devlet bu acıların yerinde anınmasına izin vermediği gibi, yapmak isteyenlere de saldırılar yapmaktadır.****

Bu tarihi yakın dönem anımsatıcı drslerinden sonra, yine ayni yöntemle Brezilya seçimlerine şimdilik şöylesine değinelim!

Dünya Kapitalist Neoliberal krizler epey yıldır sürüyor. İkibinlerdeki kriz dalgası Latin Amerikada seçimlerle sol hükümetlere yöneliş oldu. Bunalrdan birisi de Brezilya. Lulanın başkanlığı kazanması ile birlikte yeni bir dönem başladı. Lula, adına “yeni Sol” diyerek piyasalara dokunmazken, sosyal politikalarla içte kalkınmacı modeli uygularken, dış politikada çeşitli ilişkilerle hem İMF çizgisinden uzaklaşıyor, hem de değişik diplomatik hamlelerle Brezilya dünyada yeni yer alıyordu. Bu konuda epey başarılar da sağladı. Özellikle yoksulukla mücadele konusunda epey yol alırken, dış politikada Amerika dışı itifaklarla ve uluslar arası özellikle ilaç tekelerine karşı da verdiği mücadelelrle Brezilya önemli yere geldi.

Lula sonrası Rusev de ayni çizgide devam ediyordu. Üstelik, Brezilyada yapılmayan yakın tarihle sorgulanmayı da başlatıverdi. Bu gelişmelerden sermaye kesimi ve Amerika rahatsız oluyordu. Öncelikle iç işbirlikcilerini harekete geçirip

Devlet kurumlarından yargı ve parlemento oyunları ile önce Rusevi başkanlıktan altırdı. Parlamenter darbeyi yaptı. “Manüpülasyon” kelimesi ile net olmayan suçlama söylenip, Rusev görevden uzaklaştırılırken, resmen yolsuzluklar ayuka çıkaranı da parlemento başkan yaptı. Böylelikle, Brezilyanın parlementer sivil darbeyle başlanıp, yargı kararıyla Rusev uzaklaştırıldı. Lulanın yeniden seçimini de engelemek için de uyduruk başka dava ile hapse atıverdiler. Öyle bir idiya ki aldığı söylenen veya üstüne çevrilen binanın çevrilme tapusu dahi yokken, “üstüne çerildi” yalanıyla Lula hapse atıldı. Tabi Rusevin iktidardan uzaklaştırılması sonrası yoğun özelleştirme ve faşist hareketlerin yükseltilmesi ile Brezilyada krizler peşpeşe geldi.

Önceki yazılarımda Brezilyanın seçim sürecinin önemli olduğunu hep tekrarladım. Öyle ki kısgaçla son anda yasaklanması, hapse atılması ile dışla teması Lulanın kesilmesiyle aday bulma sınırlamasını da yaratıldı. Sonuçta, Brezilya seçimlerinde cunta sonrası ilk defa sağdan da bir aday öne çıktı. Çıkmakla kalmadı, faşist görüşleriyle resmen Brezilyanın tropikal Trumpu olarak simgeleşti. Katılımın dan ilk turda az olmasıyla da Y.36 oyla birinci sırada ikinci tura kalındı. Sosyaldemokrat adayın oyları daha düşük. Çoğu gözlemci, Bilsanronun seçimi alacığına inanılıyor. Resmen cuntayı savunan, kadınlara ikincil sırada ücret verilmesini, özelleştirmelerin hızlandırılması, beyaz ırk öncelikli işe almaları öneren resmen faşist bir liderdir.

Şimdi Brezilya resmen yeniden eski ABD ekseninde hem de Trump çizgisine dönecek gibidir. Daha fazla bilgi ile yorumu seçimin ikinci turu sonrası yazacam. Kim bilir! Sol sandığa gidip, komploları bozup kendi adayını da kazandırtma olasılığı zayıf olsa da var. Fakat, dün küçük partiyken, şimdi lideri birinci sırada ikinci tura kalırken, parti de epey büyürken, bu gelişim desteği de görmeden olmaz. Bakalım, Brezilya neleri yazdırtacak? Bir yeni Şili Alyende deneğimi, yarınlarda Lula ve Rusev için mi eklenecek?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
336AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin