24 Haziran seçimlerinden sonra Mağusa Belediye Meclisi’nde ilk toplantı ve Sayın Arter’in diyalog arayışını emekçi haklarına gösterilecek bir saygı olarak nitelerken – Ulus Irkad

651

Açıkçası bundan birkaç ay öncesine kadar ülkede belediye seçimleri olursa aday olacağım diye söyleseler herhalde inanmazdım ama YKP’li arkadaşlarla yaptığımız haftalık veya periyodik toplantılarda, Lefkoşa Belediye Meclisi’nde arkadaşımız Murat Kanatlı’nın Belediye icraatlarına getirdiği eleştirel yaklaşımlar ve yaptığı düzeyli eleştirilerle toplumda da saygınlık kazanması, gerçekten göz doldurmuş ve Murat arkadaşımız sadece Lefkoşa halkının değil, ada genelinde bu yaklaşım ve tavırlarıyla takdir kazanmıştı. Elbette olaya sadece eleştirel bazda değil, eleştiri arkasından doğruyu da göstermek, aslında bir bakıma yapıcı eleştiri konusu içine girer. Ha şunu da söyleyelim, her eleştiri aslında faydalıdır. Belki acımasız eleştiriler de olabilir ama gene şu sol diyalektikte yer alan “Dostuma karşı acımasız, düşmanıma karşı insancılım” sözü tam da bu tartışmanın veya bu açıklamanın esas amacıdır. Açıkça yazayım, İsmail Arter’le bir alıp vereceğim yoktur. Aslında onun sanat ve kültür konularındaki bazı yaklaşımlarını izledim. Sayın Kayalp’ın da sanat alanındaki politikalarını, yaptığı etkinlikleri, bu alanda Mağusa’daki yaklaşımlarını yakından takip ettim, elbette sırasında eleştirdim. Ama elbette sanat konusunda yaratılan dinamizmin de farkındaydım. Evet, eleştiri hem burjuva demokrasisinin hem de bilhassa solun dinamizmidir. İbrahim Kaypakkaya “Her eleştiri ele alınıp incelenmelidir” diye yazmıştı kitabında. Şimdi sanırım eleştirinin Aydınlanma Çağı’nın ve Avrupa’daki burjuva demokratik devrimlerinin, bilhassa Fransız Devrimi’nin, bugün Avrupa uygarlığına kazandırdığı çok önemli bir dinamizm ve değer olduğunu Kabul etmeliyiz. Onun içindir ki bugün gerek ABD’de gerekse Avrupa’da ve dünyadaki demokratik ülkelerde, müfredatlar içinde gerek ilköğretimde gerekse orta dereceli eğitimde, Eleştirel düşünce adlı dersler bulunmaktadır. Eleştiri olmazsa bir ürün verimi olmayacağı gibi, o ülkede eleştirel düşüncenin yoksulluğu bir bozulmayı da getirir. SSCB gibi Sosyalist olduğunu iddia eden bir ülkede, eleştirel düşünce olmadığı için, sosyalizm gittik sonra zayıfladı ve bürokrasi darbe yaparak, hem eleştirel düşünceyi ortadan kaldırırken, sosyalist mekanizmayı eline geçirerek, sosyalizmin nefesini tıkadı. Batı demokrasilerinde de öyledir. Eleştirel demokrasi ortadan kalkarsa her şey ortadan kalkar ve eğer bugün tüm uygarlığı, demokratik normlarıyla Avrupa medeniyeti, burjuva demokratik anlamda ayakta duruyorsa, eleştirel düşüncenin hala daha varlığını sürdürmesinden dolayıdır.

Geleyim Mağusa Belediye seçimlerine. Seçim sonrasından yaklaşık iki hafta sonra ellerimize gündem ve diğer aktivitelerin bilgileri geçti. 6 Temmuz günü öğle saatlerinde Sayın Arter beni aradı ve benimle görüşmek istediğini söyledi. Sayın Arter, görüşmemizde benimle iyi ilişkiler içinde olmak istediğini ve icraatlarında da desteğimi görmek istediğini ekledi konuşmasına. Sayın Akter’e yanıtım benim ona yapacağım en iyi katkının eleştiri olacağını ve bu eleştirilerimden yararlanırsa yanlışa düşme riski de olmayacağını söyledim. Türkiyeli Dev-Gençli devrimci gençlerden öğrendiğim şu sözü de ona söyledim: Eleştiride “Dostuma karşı acımasız düşmanıma karşı insancılım”. Bu sözle aslında acımasızca eleştirilen bir insanın aslında eleştiren tarafından çok sevildiğini ve uyarıldığını da söyledim. Kaypakkaya’nın da dediği gibi eleştiri iyi değerlendirilmeli çünkü eleştiri uyarıdır, yanlışa düşmemedir, hatta sinyaldir. Asıl korkulması gereken yağcılık ve dalkavukluk yapmaktır, kralın çıplak olmadığını söylemektir. Aslında Kral çıplak diyenler el üstünde tutulmalıdır ve gerçekte esas dost onlardır. Sol aslında zıtların birliğidir. Bu yazdıklarım zıt olarak anlaşılsa bile bilimseldir ve yukarıdaki sözün yerine ciltlerle kitap yazılmalıdır. Bilmem Sayın Arter beni muhakkak anlamıştır.

Meclis toplantısı sırasında misafirlere kapalı oturuma geçilmesi bana göre yanlış olmuştur ve buna YKP-TDP olarak karşı çıktım. Bu arada toplantı başlarken Sayın Arter işçi alımından önce 271 işçisi olduğunu, 71 kişi olan Kayalp döneminden taşeron işçileri daimî işçi olarak işe aldığını, şu anda çalışanların toplamının 385 olduğunu konuşmasına ekledi ve ihtiyaç olduğu zaman gündelikçilerin alındığını da belirtti. Şu anda 200 kişiden hizmet alındığını ve işe geldikleri zaman ödendiklerini de belirtti. Bu çalışanların da sigortasız olduğunu konuşmasında söyledi. Bu arada Sayın Arter gene daha işçiye ihtiyacı olduğunu da sözlerine ekledi. YKP-TDP temsilcisi olarak ben bu arada birkaç ihale, DAÜ-Salamis Yolu’nun yarım kalması, finansman bütçe, overdraftın daha da yayılması konularını bilmediğim ve onaylamadığım için red verdim. Bu arada gene işçiler için olan bana göre bir 70,000 TL’lik azaltmaya da karşı çıkarak (Sayın Arter bunun sandığım gibi bir azaltma olmadığını, işçilerin haklarının baki kaldığını daha sonra belirtmiştir) işçilere verilen hakların azaltılmamasını söyledim. Kültürel konulardaki etkinliklere de çekimser kaldım.

Bu Meclis döneminde eleştirel yaklaşımların çözüm yolları da göstererek en doğru ve de emekçiden yana bir yaklaşım olduğunu tekrar vurgulayarak, olaylara bilimsel ve emekçi kesimin menfaatleri doğrultusunda bakarak yaklaşacağımı da bir kere daha vurgulamak isterim. Sayın Arter’in beni bilgilendirme ihtiyacı duyarak benimle diyalog kurmasını, benimle ayrı olarak görüşmesini de selamlayarak ve kendisine bizzat teşekkür ederek, bu arada çalışanların da haklarının daha da genişletilerek, Belediye içindeki huzurun daha da iyi olacağını, buradan kendi diyalog arayışlarına bir katkı olarak belirtmek isterim.

Tüm halkımıza tekrar bana ve Cümbez ağacı sol ittifaka, YKP ve tabi ki TDP birlikteliğine olan desteklerinden ötürü teşekkürü bir borç bilirim…