Yeni başbakan polisi sivile bağlama işini sırası gelmedi diye yanıtladı. İlke olarak reddetmedi. Ama bu işi yapmak için neden polis sivile bağlı değil konusunu incelemek için zaman uygun değil denilemez. Çünkü polis sivile bağlı demek ne anlama gelir ve nasıl bağlıdır konusunu incelemeden karar almak doğru olmaz.
Anayasaya bile girecek kadar önemli olan bir konuyu polis yasasının ilgili ifadesini kaldırmak ve yerine içişleri bakanlığı diye yazmakla çözemeyiz.
Bir hukuk devletinde yani her işin yazılı olarak düzenlenmiş ve belirsizliğe izin verilmemiş olması gerektiğini unutmamak gerekir. Bir türlü doğru dürüst işleyen bir yönetim haline gelememiş olmamızın nedeni tersine işler yapmamızdır.
Anayasa der ki meclise kendi başkanına bağlı bir polis gücü tahsis edilir. Ancak tahsis ettim demekle iş hallolmaz. Bunu meclise yapılan tecavüzde gördük. Başkan kürsüden bağırdı ve emretti ama meclisi basanları yakalamak için gayret görülmedi. Üstelik polisin hiç de meclisi güveni bir halde tutmak için uyanıklık içinde olmadığı da ortaya çıktı. Meclisin diğer görevlileri de çok bitirilmiş bir iş kullanılan merdivenin unutulduğu da ortaya çıktı. O merdiven de tecavüzcülerin dama çıkmasında kullanıldı.
Meclise ve başkanlığına polisin meclisi nasıl güvende tutacağı ve hazırlıklı olacağı da hiç düşünülmüş gibi değildi. Emini olalım ki bir tek eğitim tatbikatı da yapılmadı ve eğitim tatbikatı için bir program da yoktur.
Onun için başbakanın polisin sivil bağlanması sırası gelmedi demesinin anlamı var ama ağzını açmadan ve daha milletvekili iken bunu düşünüyorsa önce bu bağlılık nasıl bir şeydir diye sorup araştırıp bilmeli idi.
Arayanlar hiçbir bilgiye ulaşmadı. Ne demektir GKK’ya bağlı olarak çalışır. Bu bağlılığın ne demek olduğunu eski GKK komutanının verdiği ifadede yalnız emrindeki bir subayın adını kullanmasıyla öğrenebildik. Ancak bu bağlılığın ne cins bir bağlılık olduğunu öğrenemedik.
Bu bağlılık sadece askeri güvenlik bakımından polisi kullanma yetkisi midir yoksa güvenliğinden endişe edip koruma isteyen yargıç ve savcıların güvenliğinden de sorumluluk anlamındadır.
Bozulan asayişi dikkate aldığımızda halkımız kimi sorumlu tutacaktır?
Askerde yetki ve sorumlulukların iyice belirli halde olduğunu bilmekteyiz ama bizim polis ve hatta itfaiye hiç de böyle bir düzen içinde görülmemektedir. Meclise birlik tahsis edecek ve başkanın emirine verecek ama tek bir tatbikat yaptığını görmeyeceğiz ve bir tatbikat programı olmayacak! Anlaşılabilir mi?
Sivile bağlama niyetinde olan siyasetçi de “sivil idarenin hali belli polisi ona bağlasak ne olacak bilmez misiniz” eleştirisine yanıt vermek için hazır olmak gerek.
Polis istihbarat kısmı meclisin tecavüze uğradığını gördükten sonra soruşturmaya katkıda bulundu mu? Önceden bilgi almamasının hesabını kim soracaktır? GKK bunun hesabını sordu mu? Başbakan bu konuda soru sordu mu?
Kamu reformu hazırlıkları tamammış. Reformda polis ve itfaiye de var mı? Yoksa bu reform bu gibi konuları içermeyen müsteşar reformuyla sınırlı mı?
Halkımız iyi idare sahibi olmadığımızı bildiğini seçimlerde gösterdi. “Ne haliniz varsa görün” deyip oy vermeyenler bunu kanıtı. Ancak buna el atacak ortam yok. Kuvvetler ayrılığını engelleyen durumdaki gelişmeler meclisin meclis olmak için niyetsiz olması da cabası… Bu acı duruma çareyi kim dile getirir, halkımız buna bakmalıdır. Lafla peynir gemisi yürümez ama laflar kimin anladığını ve çözebileceğini gösterir.