Seçim oldu milletvekilleri belli oldu ama meclis başkanını seçmek için bile hükümetin kurulmasını beklemeye karar verdi.
Meclis yasama (karar organı), hükümet ise yürütme organıdır. Hükümet yasanın (kararın) olmadığı yerde adım atamayacak olan organdır. Anayasaya göre yasanın olmadığı yerde yürütme olmaz. Meclis yasa yapıcı olduğu gibi yürütmenin icraatını (yürütmeyi) izlemek, yasalara uygun olup olmadığını görmek, denetlemek ve hesap sormak için görevlidir ve anayasaya göre kuvvetler ayrılığı ilkesi geçerlidir yani temel ilkedir. Ama meclis partilerin kendi başkanını ve başkanlık divanı ile komitelerini seçebilmek için yürütme organının oluşmasını, onun için partilerin meclisin başkan ve diğer görevlilerinin pazarlığa açılmasını ve beklemeye razı olmuştur. Hükümeti denetlemekle görevli meclis tüm organlarının partilerin arasında pazarlıkla alınıp satılmasını kabul etmiştir.
Halkımız gözü önünde yapılan bu pazarlıklardan sonra meclisin görevlerini yerine getireceğini beklememelidir.
Seçimlerde başat istek değişim ve hesap sorma idi ama hesap sorulacak olanların arkasında seçilmişler arasındaki dengeye bağlı olarak hükümet ve üçlü kararnamelerle atananlarla siyasilerin desteğine sahip yüksek kademe vardır. Bunlar hesap sormaya niyetli olsalardı sistemi hesap soracak hale getirirlerdi. Yapmadılar. Halka yeni isimler sunuldu ve meclise girenler oldu. Artık yeni ve eski yani deneyimli milletvekilleri de vardır ama şimdi meclisin tüm görevlilerini siyaset pazarlıklarına terk ettiklerini gördüğümüze göre yeniler de deneyim olarak bunu yaşayacaklardır. Öğreneceklerdir ki esas mesele hükümet kurmak ve meclisi ele geçirmektir.
Yeniler mecliste çoğunluk, hükümeti kurdu, yetmedi tüm komiteler dahil görevlileri de çoğunluğun emrine verdiğini gördü. Yani hükümetin emrine verildiğini gördü. Tepki göstermedi. Sanki en doğal iş yapılıyormuş gibi hayır dualarla işe başlamış oldular. İçlerinden biri bile meclis başkanlığına ve başkanlık divanına kendi isteğiyle aday olan birinin olmamasından ve beklenmemesinden ders çıkarmadı.
Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı diyen atasözüne göre hareket edip hesap sorabilecek bir meclis için gerçekten hesap soran ülkelerdeki sisteme bakmak bile aklımıza gelmiyor. Önce bakarsalar Avrupa konseyi Parlamenter Meclisi, demokratik parlamentoda muhalefetin rolü kararında bir milletvekiline bağlayıcı bir emir vermek veya telkinde bulunmak yasak olmalı der ve milletin vekili partinin olmamalı düşüncesini içerir. Halkımız da milletin vekilini tüm halkın vekil olarak düşünür. Ama sonra unutur ve partinin kurşundan askeri olmasına itiraz etmez. Ayrıca muhalefete fultaym iş verir. Yoksa oradaki görevler başka türlü yapılamaz.
Halkımıza muhalefet milletvekillerinin ne görev yaptıklarını gerçekten gördükleri kadar düşünmeye davet ederim. Onlara bakarlarsa kimsenin onlardan görev beklemediklerini, zamanlarının boş kalması nedeniyle başka işlerle uğraştıklarını ve ancak sansasyonel ve asla yerine getirilmeyecek bir konuda basında duyulduğu kadar etkileri olduğunu göreceklerdir.
Hâlbuki işleyen demokrasilerde muhalefet görevi tam zamanlı bir iştir ve milletvekilini elinden geldiği kadar yararlı olmaya fırsat verir.
Sabırla başkanını, başkanlık divanını ve tüm komite üyeliklerini partilerin hükümet pazarlıklarına kurban etmeyi içine sindiren bir meclisimiz ve dörtlü koalisyonumuz hayırlı olsun.