yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSenenin sonuna gelirken – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Senenin sonuna gelirken – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Günler haftaları, haftalar da ayları kovalayarak, bir yılın daha sonuna geldik. Artık, 2017 yılı da tarihe karışıyor. Filimi geri sararak geçmiş olarak bu sene de anılacaktır. Yaşananları değiştirerek yeniden düzeltme şansımız da kalmadı. Geçmiş tarih ile alıancak derslerle yarına bakma dönemine 2017 girdi….Yeni yıl ise daha ulaşmadan gelmekte olan zamlardan tutun, krizdeki olumsuzluk sinyaleri ile bizim yaşamımızı da oluşturacağına benziyor. Gelmeden, sinyaler ve alınan kararlarla yeni senenin de pek iyi geçmeğeceğine benziyor. Tabiki, eğer müdahale kitlesel olarak ters yönde seçenek olarak müdahale edilmez se! Kısaca, sonlanmakta ve gelmekte olan senelerin tam da ara kavşaklarında geçmiş ile geleceğin ışıkları arasında kalıyoruz….

Bir yılı daha tamamlıyoruz. Oldukça yüklü gelişmelerle ve epey çalkıntılarla örülü krizlerle geçen senenin sonuna geldik. Yıl içindeki yazılarım dahi yaşanan önemli olaylara yetişemezken, şimdi oldukça kabarık etki durumlarıyla ilgili yılı değerlendirme konumunda olmak da oldukça sıkıntılı seçki yapmayı gerektiriyor. Konuya bazı genel görünümlerle, bazı önemli gelişmeleri serpiştirerek geride brakmakta olduğumuz yılın kısa bir sağlamlaştırmasını yapmaya çalışacam…..

Yılın özetini sanırım Cenk Akabayın makalesindeki girişte bulmak mümkündür: Senenin özünde derinleşen paylaşımın sonucu yansır. 2017 Yılında daha da eşitsiz bir paylaşım sonucu oluştu. Yaşanan genel kapitalist krize karşın nifusun Y.1 kesim dünya zenginliğinin Y.27 sahip oldu. Bu durum, derinleşen eşitsizliğin aynası oldu. Bize, krizlere rağmen, fırsatı kulanıp kar yaparak azınlığın nasıl zenginliğine zenginlik kattığının kanıtlanması oldu. Ayrıca, bu paylaşım eşitsizliğini derinleştirirken, salt üretime değil, borsa oyunlarla kazançların da önemini yeniden uyardı. Buna karşın, dünyada hem işsizliğin, hem de yoksuluğun daha fazla artıp, hem nifus olarak fazlalaşıp, aldıkları payın da azaldığını da gösterdi. 2017 Yılı, paylaşım bakımından krize rağmen daha eşitsizliklerin oluştuğu ve zenginlikleri daha da azınlığın elde etiği sene olarak yaşandığının örneklemidir…..

Bu kriz ve gelişmeler içinde başta ABD yeni döneminde zenginlerden alınan verginin azaltılması veya sağlıkta yoksuların faydalanmasını engeleme yasaları da sistemin nasıl bir rotada yürüdüğünün örneklemi oldu. Sermaye vergi azaltması ile tedavide yararlanmaları parasalaştırma kararları, sistemin öteki sırıtan yüzü oldu. Nitekim, hem krizden çıkamama, hem de krizi yönetememe nedeniyle, bu noktaya gelmede önemli rolu olan sermaye Uluslar arası kuruluşlardan İMF sanki kendi bunu yaratmamış gibi de uyarılar yapmaya başladı! Vergilerin adaletli alınması ve gücüne göre vergi açıklaması yanına “kamusal harcamlaarın sağlık ve eğtime de yoğunlaştırılmasını” söyledi! Düne dek tam aksini savunup Kemer sıkma politikalarıyla süsleyen İMF gibi kuruluşların dahi artık ekonomik genel krizden çıkamadıkları için, şimdi eski Keynes politikalarına sarılmaya başladıkları görülüyor! Kendi kabahatlerinin eleştirisini yapmadan, dün suçlayıp yerden yere vurdukları önerileri, şimdi çıkış ve uyarıcı kararlar olarak alma yoluna girdiler…..

Dünya sadece ekonomik değil, siyasal olarak da epey kötü gelişmeler yaşadı. Yılın başında sistemin süper gücü ABD Trump dönemiyle başladı. İkili yeni aşmazlarla krizi fitiledi. İçsel olarak devlet içine dek uzanan çatışmalı dönem tırmandı. Bu yargıdan senatoya yansıdı. Böylelikle Trump önerdiklerini dahi gerçekleştirmeyen, yanındaki adamların istifasıyla da sarsıntılarla başladı. Dış politikada zaten gerileyen ABD hegemonyasını da sarsmaya devam ediyordu. Kriz çözme yerine, yeni “K. Kore gibi” alevlendirme eklemeleri de oldu. Sudi Katar krizi gibi yandaş devletler krizleri de oluşturuldu! Genelde ise krizlerin yanında siyasal olarak etnik ve dini idolojik siyasal yapılar güçlendi. Hem otoriter baskıcı devletler hem de gericileşip ırkçı veya ortaçağ karanlıklı devlet biçimleri de genişlemeğe başladı. Kitlesel olarak ırkçılık, dinsel ve ayrıcalıklı eylimler artı. Salt Ortadoğu değil, Avrupada yapılan seçimlerde faşist partielr yükselirken, öteki yörelerde devletlerde dinseleşip gericileşme şekleri de yayıldı. Almanya, Holanda, Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Fransada yapılan seçimlerde faşist partielr oldukça güçlendi.

Devletlerde otoriter ve baskılanmalar biçimsel olarak gelişirken, parçalanma ve ayrışma eylimelri de tırmandı! Katalonya, ırak Kürdistanı gibi yerlerde ayrılma referandumları yapıldı. İtalyada daha fazla özerklik talepleri de benzer konumdan geçti. Afrikada da Kamerunda ayrışma veya Kenyadan Liberyaya seçimlerde krizlerle sorunlar tırmandı. Benzer durum Latin Amerikada Venezulela ile Hondoras seçimlerinde yaşandı. Bunlar yılın siyasal karışıklığında önemli mihenk taşları oldular…

Çin ÇKP kongresinde yeni hegemonik güç olma stratejisini açıklarken, yılın sonuna doğru da ABD Trum ile kendi stratejisini açıkladı. Böylelikle, sistem resmen yeni hedefli güçler denklemini de ortaya koydu. Yılın belki de sıçrama krizine dönüşen Suriye savaşı ve Kudüs hamleleri ile ortadoğuda yaşandı. Yemen gibi kıyımlarda ise dünya hala sesiz. Irak ve Suriyedeki IŞİD hamleleri ise yeni kartların kırılıp yeniden paylaşılması ile sıçrama yaptı. Bu olaylarla oluşan göçmen krizi ve yoğun nifus göç dalgalı ölümler de yaşanan siyasal olayların acı taploları olarak yaşandı…..

Dünyanın genel siyaseti ve ekonomisi böylesine taplo resimleştirirken, içeleştiğimiz Türkiye de adını ne koyarsanız koyun, kendi yapısını yerleştirmeğe devam ediyordu! Özellikle 16 Referandumu ile Anayasal hamle sonrası, hızla devamı da gelmeğe başladı. 16 Nisan referandumu ayni zamanda mühürsüz zarflarla atılan oyların damgasını vurduğu uygulama da oldu. Peşinden eğitimdeki laikliğin resmen kaldırılmasından tutun, kültürel yapılanma girişimlerine dek siyasal islamın yerleşmesine tanık olduk. Evrim görüşü eğitimden çıkarılırken, nikahın dahi müftülükçe kıyılma adımı da atıldı. Bu yolun yıl sönü meyvesi ise kararnamelerle paramiliter milisleşme noktasına ve tektip elbise giğimine dek gelindi. Kız çocuklarının şort giyiminin veya yılbaşı kutlama yasaklarıyla aslında istenip gidilecek yolun siyasal kültürel şeklini adımlarla yol gösterilmekteydi….

Türkiye bunları yaşarken, elbet Kuzey Kıbrısa da yansımaması mümkün değildir. Nitekim, güncel gelişmeleri dahi ya unutan, ya ilgilenmeğen veya kendine benzeten buradaki gerçeklik, ilgili yılın gelişmelerinde de aynen yeniden üretmekle uğraştı. Kıbrıs görüşmelerinin İsviçre dansına rağmen yeniden tıkanmasıyla başlayan siyasal güncemiz, yılın sonunda seçim süreci ile yılı tamamlıyor. Konuları uzun uzun anlatacak değilim.Sadece Kıbrıs görüşmelerinin dahi konuşulmadığı, içeleşen Türkiye gerçeğine değinmeyen, seçim öncesi sorunarlın seçimlerde gündem olmaması gerçekleri dahi, konuların nasıl sığlıkla geçiştirildiğinin basit kanıtlarıdır.

Bu ilgisizliklere karşın, özellikle Türkiyede yaşananlar buraya yansıyor. Nitekim; ilk kez bu denli Yılbaşı kutlama tartışmaları bazı okullarda yaşandı. Her yıl hristiyan kesiminin Girnede kutladığı Noyele bu yıl izin verilmedi! Bu örnekler dahi bazı konuların nedenli kolay geçiştirildiğini anlatıyor. Ayrıca, piyasada dolaşan ve yeni yeni örneklerle makamcıların mülk gerçeklerine ve “hesap sorma vaat etmelerine” rağmen, örneğin elinde yetki olmasına rağmen “Meclis başkanı Sibelin” ilgili Başbakanın bu uçuşan belgelerine rağmen konuya müdahil olup hukuki adımları atmadı! Ama, bağlı olduğu parti “biz iktidara gelirsek yolsuzlukları soruşturacağız” demekten geri durmazken, kendi Meclis başkanının şimdiden niçin yapmadığını da açıklamıyor!****

Bir yılı daha tamamlıyoruz. Geride söylenecek konu çok braktı. Ama, seçeneksizlik ve gericileşmenin kuşatması altında,tek tipli algılarla bunu da tamamladık. Çok ufak tarihi örnekle dersimizi de almadık. Teke Bahçesinde eskiden beri gömülü olanların Rum olup açılmadığı yalanı da bu yılda tersdüz oldu. Açılan mezarlardan Rumlar değil Türkler çıktı. Hem de Kaymaklı kahramanlaştırılan h. Rusoda oldu. Bu utancı ve yalan söylemeği de sorgulamadık. Tıpkı yakın zamandaki Romanya gerçeği gibi…. Romanyada da Çavuşeskunun toplam 70 bin kişinin öldüğü olayı probagandası sonrası sadece 12 kişinin öldüğü ve öldürtenin de Çavuşeskuyu deviren generalin yaptığı gerçeği gibi…..

Kısaca, 207 yılını da yolcu yapıyoruz. Bize önümüzdeki yıl için yüklü sorunlarla dolu bir kitap braktı. Bunların çözümü veya birikimi de insanlığın elinde. Bakalım,ö önümüzdeki yıl bize nasıl bir gelecek çizecek? Sizlere daha umutlu günler için aydınlık yarınlar dileyerek, yeni yıla adım atmanızı dilerim.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin