Çözüm görüşmeleri dil ve eksik bilgi sorunlarıyla anlaşılamaz hale sokuldu – Alpay Durduran

956

Ne yazık ki kavga döğüş ve gizli tutulan uzlaşmalar yanında suçlama oyununun doğasında olan anlam kaydırmalarıyla halkın gelişmeleri izlemesi çok zorlaştırılmıştır.

En çok satan gazetemizde iyi niyetle yapılan ve görüşmelere fırsat verilmesi istenilen makale yayımlanmıştır. Makaleye bakarsak BM Genel Sekreterinden hangi tarafın daha fazla kusurlu olduğunu göstermesi beklenmekte ve bu olumsuz bir iş olarak değerlendirilmektedir. Hâlbuki Genel Sekreter olayı anlatmakla görevlidir. Kimseyi hedef alması istenmemiştir ve ona kaba sözler söylemek de yakışmaz, beklenmemelidir.

Örneğin Guterres raporunda iki liderin de basından etkilendiğini ve halkın tahrik edilmesi yüzünden gelişmeleri izleyemeyecek kadar duygusallaştıklarını, o nedenle Rum tarafının ileri adım atarak güvenlik ve garantiler başlıklarındaki fırsata karşılık veremediğini Türk tarafının da kavgaya karışıp yanıt düşünme fırsatını kullanmadığını anlatmıştır. Ancak Rum tarafında çıkan seçim yarışının tahrikiyle garantilerden kurtulma fırsatının kaçırılmasının kendi üsluplarıyla kavgada halkın dikkatine gelmiştir. Gene de tüm Rumların kaçanın ne olduğunu anladıkları da beklenmemelidir.

Ne yazık ki görüşmeciler ve muvafık siyasiler görüşmeler sırasında doğru bilgi verme yerine yorumlarla çarpıtılmış bilgilerle suçlama fırsatı yakalamaya çalışan muhaliflere fırsat vermemek için çalışırlar ve sonunda beğenmiş olsalar da gerçekler savunulmamış olur. Halkta da korku egemen olur. Annan planının görüşmeleri sırasında da benzer durum görülmüş ve AKEL, Annan planı şeytanlaştırıldığı için evet dedirtemeyeceğiz, savunamayacağız, bize zaman verin, referandumu erteleyelim demişti. Aynı durum yine ortaya çıktı. Güvenlik ve garantiler konusunun ele alınması da aynı nedenle olamamıştır.

Türk tarafında güvenlik ve garantiler konusunda Guterres’in işaret ettiği gibi yeni anayasanın uygulanmasının tamamlanması için tarafların üzerinde anlaşacakları iki toplumlu yeni güvenlik sisteminin işlemeye başlaması ve tamamlanmaya kadar garantörlerin, BM’nin ve AB’nin istişare mekanizmasında bulunacağı yapının oluşması düşüncesi anlaşılmış mıdır? Tartışan yalnız YKP olduğuna göre Türk tarafında ilgi uyandırmamıştır. İlle de garantörler ve garanti anlaşması kalsın görüşünde olanlar konuşur ama diğerlerinden sade YKP Genel Sekreterin katkısına destek olur.

En çok satan gazetemizde bile “paket anlaşma” modelinden bahsederken aslında bir dil sorunuyla karşılaşıldığını karıştırmıştır. Paket anlaşma “bütünlüklü çözüm/ comprehensive agreement” ile Guterres’in kullandığı paketin içindeki konuları ayni anda görüşmek için pakete koyma istemi yeni bir şey değildir.  Zaten bütünlüklü çözüm veya paket çözüm, bir konuda anlaşılamazsa hiçbirinde anlaşılmamış olur demektir. Ama taraflar suçlama oyununda ise bir konuda görüşürken başka bir konuyla bağlantısı varsa onunla birleştirme yerine onu beklemeyi ve zamana oynamayı tercih eden olur ve kavga çıkar. Nitekim Guterres raporunda bu anlatılmakta ve kabul ettikleri paket görüşmenin gerekçesine uygun olarak konuları ilişkilendirip ilerleme yerine diğerlerini bekleyip zaman yitirdiklerini belirtmektedir.

Niyet çözüm olsa idi Guterres’in müdahalesini beklemelerine gerek yoktu. Ama suçlama fırsatı peşinde olanlar kendilerine saldırmaya hazır olan çözüm modeli muhaliflerinin saldırısı altında çözümün yararlarını anlatmakta ve halkı desteğini almakta gecikmenin bedelini de ödeyerek beklediler. Başka konularda ilerleme olsun da ondan sonra adım atalım dediler.

Türk tarafı Omorfo’yu kısmen vermek için garantilerin aynen devamının ve dönüşümlü başkanlığın çapraz oy ve karma oy şansı olmadan kabulünü beklemeye başlarken Rum tarafı da garantiler masaya konmadan dönüşümlü başkanlığı onaylamıyor ve böylece komiteler birbirlerini izleyerek zaman harcıyorlardı.

Halkımız bu madrabazlıkları duyamaz çünkü bilgiler halkı bilgilendirmek için değil uyutup düşmana karşı birlik berberlik sağlamak için saptırılır veya eksiltilir.

Bir düşünün beş garantörden dışişleri bakanları ve başbakanlar bile katılmak için alarma geçirilmiş, BM genel sekreteryası Sudan’daki kolera ve açlık ve diğer felaketlere tarihte bu çapta ve bu kadar kısa sürede insan göçü ilk kez görülmüşken İsviçre’de lüks turistik otellerin arasında trafik sorunu yaşayan, kumarhane açma yarışını başlatmış Kıbrıslıların sorunu için yardım etmek istiyor. Biz Kıbrıslar da utanmadan diğer tarafa sövemedi diye BM’yi aşağılayıp danışmanını yan tutmakla suçluyoruz. Rapor içindekilere sözümüz de yok ama yazmayanlara eleştiri getiriyoruz yani değerlendirmelerimizi anlatıyoruz ama rapor kanıt içermiyor.

BM’nin işi sorunu çözmek ve çözüm Kıbrıs’ta tek devlet olmasını sağlamaktır. Bir devlet ilan edilmiştir ama tanınmamıştır çünkü ilan edilmesin ve ilan edilirse kimse tanımamıştır, bir istisna dışında… şimdi BM’den tanınmasını isteyenler neye dayanarak bunu isteyecekler? Dediklerine bakarsanız Rumlar asla siyasal eşitliği kabul etmeyecek olduğu için BM uyanmalı imiş ve onay vermeli imiş. Peki BM çözümü zorlaştıracak adımlar atmayın diye ta 1975 yılında oy birliği ile karar aldığı halde halkın tepkileri rağmen nüfus yapısını değiştiren, mülkiyet yapısının değiştirilemeyecek kadar bozulmasına hızla devam ve idari yapısını garantöre teslim eden kimdir? 3. Viyana anlaşmasını yaparak söz verdiklerini kovalayarak kovalayamadıklarına yardımdan gümrük almaya kalkan kimdir?

Anladık Rum tarafı da güven yaratıcı önlemlere köstek olma ve AB’nin Türklere ekonomik zorluklarını aşmakta yardımcı olun ki çözüme destek artsın önerisini uygulamaktan kaçınma gibi suçları işlemektedir ama diğer tarafın suçları bizimkilerin suçlarının mazereti olamaz ki!

Daha konuşulacak çok şey var. Onun için bir halkın bunların hepsini değerlendirip sağlıklı bir sonuca ulaşması kolay değildir. Siyasiler, basında görüş açıklayanlar ve meslek icabı iş bu olanlar, akademisyenler dahil söz sahibi olanlar gayret etmelidirler. Ancak kesin koşul halka baskı olmaması ve özellikle devletin dezenformasyon yapmamasıdır.

İlgililer BM raporunu dikkatle okusunlar ve raporda kullanılan BM belgelerini v tarafların onayladığı belgeleri okuyup değerlendirsinler. Yoksa BM Kıbrıslılardan görüş beklerken onlar kavgaya devam edecek.