Acabası yok. Hakikaten dünya değişiyor. Yeni bir yaşam tarzının doğum sancıları hissi var içimde. Şöyle ya da böyle diyebiliriz. Bilemiyorum. Görünen o ki bu iş böyle gitmeyecek ve çok süratle, alışık olduğumuz yaşamların dışında yaşamlarla, kavgalarla ve diğerleri ile tanışmış olacağız. En azından, yaşananlar, bana bunu hissettiriyor…
Neden mi?
Bilemiyorum ama gelişmeler tuhaf…
Bakalım:
Dünyanın ve yerellerin iktidarları, hem savaşı, hem barışı, hem insan haklarını, hem uluslar arası sermayenin pervasız özgürlüğünü, hem yaşamın öbür dünya için oluşunu, hem laik yaşamı, hem baskıcılığı, hem demokratlığı, hem küreselleşmeyi, hem ulusal karakterlerin kutsanmasını ve daha birçok ilginçlikleri, ayni anda yaşatmaktadırlar…
Bu böyle olsun diye, birçok insan acı çekiyor…
Tuhaflıklar arasında mucize olacak ve nihayetinde insanoğlu feraha erecek belki de…
Normal koşullarda mucizelerin oluşu ve başka koşulların ortaya çıkmaları, öngörülebilir süreler içerisinde mümkün görünmez ve ümit edilmez.
Fakat sosyal yaşamda, mucizelerin normal süreçler olduklarını kabullenmemiz gerekir. Hangi tarihsel değişiklikler mucizelerle dolu değil ki…
Aklıma yine komik bir film sahnesi geldi:
‘Korkusuz korkak’ da, Mülayim’i öldürmek için gelen Gaddar Kerim ve Ayı Abbas yan yana durmaktadırlar. İkisinden biri Mülayimi öldürecek. Rekabet içindedirler. Mülayim, kendi mucizevi tavrını ortaya koyar ve onlara ‘Yazı tura atıyorum, yazı gelirse Kerim, tura gelirse Ayı Abbas öldürsün beni’ der…
Muhatapları kabul ederler. Zaten mertliktendir. Böyle bir hakkaniyetlik tavrını reddetmezler. Ayıp sayarlar.
Fakat bir de koşul koyar Mülayim. ‘Para dik gelirse çekip giderim’ diyerek.
İtiraz etmezler. Paranın dik gelme ihtimali çok düşüktür zaten.
Gel gelelim para dik gelir, Mülayim’se elini kolunu sallayarak çeker gider. Tabii ilk şoku atlatan kötüler, aldatıldıkları inancıyla yeniden Mülayim’in peşine düşerler. Aslında ortada aldatma falan da yok…
Şunu diyorum: Zayıfın bir mucize şansı olacak. Yani olmalı. Film böyle bitmemeli.
Diğer türlü senaryo çok aksak kalıyor. Koskoca insanlık tarihine hiç yakışmıyor.
En azından bir yazı tura şansı…
Bu hep oldu. Dünyamızda, onlarca devrimler bile oldu. Kaç yeni kölelikler bozuldu ve yeniden kuruldu…
Açlık var, zararı açlık çekenler görür. Başka bir izahı yok.
İktidarların çoğalttıkları savaşlarda açlar ölürler.
Barış var, açlar aç kalırlar…
Enteresan olan, kimse çıkıp da karnı tok olmayana, at bakalım şu yazı turayı demeyecek. Kaldı ki atsa bile ve ola ki karnı tok olmayan lehine bir sonuç çıksa, hile yaptın diyecekler. Ayni Mülayim’e yakıştırdıkları gibi yapacaklar.
İnanın mucize dediğimiz, dünyada her gün olan çok olağan şeylerdir…
Her şey çok güzel olacak…
Olacak, çünkü karnı tok olmayanın, kendi mucizesini yaratmaktan başka şansı kalmayacak…
Belki, bir de karnı tok olup da özgür yaşam alanı kalmayacak olanın…