yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAdım adım karanlıktan kabusa doğru – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Adım adım karanlıktan kabusa doğru – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Gerçekten, konuya başlarken ve siz okumaya dek yazı yolculuğunu yaparken, ayni koşulların da kalmadığı hızlı siyasal günlerden geçiyoruz. Ama, özü yakalamada, hepimizi sistem bellek kaybına koyup, o başarısını da algı operasyonunu gerçekleştirmektedir. Doksanlardan beri “Emperyalizim, faşizim” gibi önemli yapısal yaşam kuramlarını havızamızdan sildirtiler. Birçok yanlışı ve hele sömürgeleştirme ve kar endekslerini beyinlerimize “güzel günler” diye de koydurtular. Ama yine de Emperyalizmi unutup ona yerine göre “küreseleşme” demeği öğrensek de, onların sömürü ağına “demokartik aydınlık” diye simgeleştirseler de yine gerçekler yok olmadı. Sadece senelerdir yeni istenen algılarla düşünce modeli oluşturdular, okadar! Biz bilmesek de Emperyalizim çağı sürüyor. Biz söylemesek de Ortadoğu resmen sömürgeleşmenin yeniden paylaşım cenderesinde kaynıyor! Bize tüm işkaller “özgürlük adına” dense de gelecek için güzel günler adına söyletseler de yaşam hiç de öyle demiyor. Ama, sistem kendi çirkinliklerini nekadar güzel süslese de çıkan pis kokular, oluşan yapısal gericilik, bilmesek de Emperyalizmin özünü yeniden karşımıza hayat felsefesi olarak da yerleştiriyor.

Yeniden özetleyerek konuyu geliştirelim: Biz Emperyalizmi ve ona bağlı kurumsalaşma biçimlerini unutmuş olalım. Sistemin “demokratik yapılı, insan haklarına önem veren, ötekilerin terörist ve diktatör olduğuna inanıp, onları devirenleri veya mücadele edenleri de özgürlük neferi diyelim”! Sonra, bu yeni dünyanın temel ilk önemli stratejik hamleli sonuca bakalım. Fazla uzağa gitmeden, zaten sahne Ortadoğuda kurulup, kültürler çatışmalı süreçle film başladı. İşkalelr yapıldı* Afkanistandan ıraka bunları gayet göstere göstere şekilde yaşadık. Peki, bu süreçte sistemin yaratığı “demokratik, özgürlükcü” örgütler veya kesimler kim! Talaban, Elkayde, Elnusra, IŞİD ve nicesi! Peki, bölgemize demokrasi ve aydınlık için kimlerle temel itifak yapıldı! En başta Sudi Arabistan, Pakistan gibi en gerici bölgesel ülkeler. Tabi israili hiç konuşturtmadılar! Oysa, Ortadoğu ve sistem demek, temel eksen de İsrail önceliklidir. Böylesi bir zenginlik ve örneklemler karşımıza geldi. Demek ki biz unutsak da bilmezliğe vursak dahi Emperyalizim kendi özüyle, yaptığı itifaklarla, oluşturduğu örgütlerle kendini yansıtıyor. En gerici rejimler itifak ekseninde olurken, Türkiye yeni model le AKP gerçeği ile nereye gelindiğinin de önemli kanıtını da bizat içeleşerek Kıbrısda yaşıyoruz.***

Yeni BOP tekrardan gündeme. ABD girdiği aşmaz ve hegemonya gerilemesi nedeniyle, oldukça yeni hamle arayışına girdi. Bize direk mesaj ise yeni seçtirilen başkanın ta kendisi oldu. Trumpla belli ki tıkanan ve gerileyen ABD için başka siyasal hamleler yapılacaktı. Bu salt karşıt eksende değil, kendi itifak yelpazesinde de yansıyacaktı. Tek değişmeyecek kutsal dost “israildi”! Karşıt ise yine kültürler savaşının karşıt mezhepci şii hilali olacaktı! Nitekim, Trump “demokrasi, falan” derken, bölgede ilk seçkisi de şaşalarla, silah satılan ve Kılıç dansı yapılan, bölgenin en gerici devleti Sudielrle oldu. Bir ülke bölgeğe özgürlük getirecek ve itifakcısı da bölgenin özgürlüğün kırıntısı olmayan, en gerici devetle yola çıkılacak! Bu resmi gören herkes aslında her şeyi anlaması gerekirdi. Anlamadı! Çünkü, ABD eksenli olmak demek, kazanmakla özdeşleştirilip, tüm değerler ona odaklandırıldı.

Belli ki yeni strateji irana yönlendirilip, Şii hilaline hedef kılınıp yol alıncaktı. Zaten Trump bunu çekindmeden savundu. Dahası, kendinden önceki kesimle ABD içinde girdiği mücadelenin yansıması olarak, bölgedeki Obama yakını bazı kesimi de hedefine koydu. Nitekim, Obama döneminde genel Suni eksen desteklenip, Ilımlı siyasal İslam oyunu da zorlandı. Trump Müslüman kardeşler eksenini de tetriç ederek, resmen selefi ağırlıklı, sultan patentli bir rota izleyecekti. Tabi Kisincır Brezinski ikileminde de genelde Rus, Çin ikilemi de ABD içinde devlete varan çelişkiler de mevcut. Bunları daha önceki yazılarımda yazdım.****

Haftaya Katara karşı Sudilerin bazı Körfez emirlikleriyle giriştiği diplomatik saldırılarla başladı. Dünün Bölgesel suç ortakları, birden karşı karşıya geldi. Üstelik toplamı da Amerikancı. Katarda Bölgenin en büyük Amerikan askeri üstü vardır. Daha önceleri de yazdım! Amerikan hegemonyasındaki gerileme sonucu, kontrul dışı hamleler de bölgesel egemenlik için hızlandı. Katar da bunlardan birisiydi. Müslüman kardeşler eksenli siyasal islamın merkezine konmak istiyordu. Ama, ABD merkezli her operasyona da finansman destek ve silah aktarmayı da kesmiyordu. Özellikle sermaye ihracı ve ülkedeki bazı yapılanmalar, Sudileri hep endişelendiriyordu. Obama karşıtı olan Trump ise, resmen ona yakın örgütleri de ekarte edeceğini hep açıklıyordu. Sudiler Trumpun bu stratejik hamlesini kulanıp Katara karşı cepeği aştı. Müslüman kardeşler karşıtı Arap ülke lideri Mısır da hemen yerini aldı.

Katar Krizi ABD merkezli eksende itifak kırılmasını yaratırken, daha selefileşip, gericileşen bir yörüngeye de oturtuluyordu. İsrail ve Amerika, en gerici otoriter arap rejimleriyle itifakla Şer eksen dedikleri irana yönelmek istemektedirler. Ancak, Suriye bataklığından hala çıkılamadı. Herkes Katar krizini anlamaya çalışırken, aslında Suriyede de işlerin yerinde olmadığının yeni kağosu da gelişiyordu. Amerikan uçakları, cihatcılara karşı operasyon yapan Suriye askerlerine saldırdı yeniden! Bunun mesajı, cihatcıların yani IŞİD elinde olan bazı yerler Suriyeye braklımkk istenmiyor. Rusya ile de genel krizin çıkma olasılığının sızıntısıdır. Katar krizi nedeniyle önemli olay pek gündemleşmedi! Tabi en tuhafı, Sudilerin Katarı, birlikte destekledikleri cihatcıları, Katarın “teröre destek verme” adıyla suçlamasıdır. Nereden bakarsanız çirkeflerle, yalanlarla dolu politikalara ulaşırsınız.

Dünya Katara yoğunlaşıp, ABD nin yeniden darbe yapma olasılığını da konuşurken, irana girişilen IŞİD saldırıları ise resmin özünü ortaya koyuyordu. Kısa zaman önce, Sudiler ısrarla irana yönelik saldırı sözleri söylerken, iran dışişleri bakanı da karşılık vereceğini açıklıyordu. Şunu da gözden kaçırmayalım! İrana karşı eylemi IŞİD üstlendi. IŞİD batılılar tarafından hem de istihbarat örgütlerince de eğitilerek kuruldu. Şimdilerde ABD gibi ülkeler IŞİD baş düşman ilan etseler de ilgili örgütlerle istihbarat bağları mutlaka vardır. Buda, bu tip örgütleri paramiliter şekilde kulanma koşulları da vardır. IŞİD iran eyleminde herkes konuyu bilenler Amerika ve Sudilerin de yönlendirmesi veya yardımının olduğunu kuşkulnması normaldır. Bu tip örgütler hem kendilerine has eylemler yaparken, büyük istihbarat örgütlerinin ve özellikle onları yetiştiren yapıların da gerektiğinde siyasal provakasyon görevlerini de yaparlar. Bundandır ki çoğu kesim, iran IŞİD ekseninde enazından Sudiler ve diğer Amerikan kesimlerinin de arkada olduğunu düşünmeleri normaldır.

Tüm bunlar yaşanırken ve adım adım ateş çenberi yayılırken, itifaklar çatlar, kontroller azalıp, hamlelerle hegemonya arayışı olurken, kontrolsuz koşulda kabusa doğru gidilmiyormu? Her ufak değişiklikte bölgesel sarsıntı duyulması da bundandır. Salt itifak değil, Örneğin Katar krizinde finansmandan tutun, bölgesel itifak ilişkileri hepsi altüst olmaya adaydır. Ama, iran hamlesi mutlaka dikatle izlenmelidir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin