YKP Sekretarya Üyesi Alpay Durduran, görüşme sürecinde yaşananları değerlendirdi. Alpay Durduran’ın açıklaması şöyle:
Dünya bizi geleceğini düşünen ve sorumluluğunu almak isteyen bir yönetim sahibi gibi düşünmek ister ve ona göre hareket eder. Bunu bizi ve kendi sorumluluğunu saklamak için yapmıyorsa biz ne yapmamız gerektiğini söyleyebilen ve bizim yetkililerin de bunu yapmaya razı olması için gereğini yapan Türkiye’nin politikası ile uğraşmaktan kaçınmak için yapıyordur.
Biz bunlara bakarak değil geleceğimizi düşünerek hareket etmeliyiz ama ortam gösteriyor ki yöneticiler kişisel çıkarlarıyla meşguldüler.
Kıbrıs sorunu başından belli olduğu gibi bu süreçte de çıkmaza girdi. Görüşmelerin devamı için atacak adım bulamayacak kadar etrafında dolandılar. Daha önceleri de işaret ettiğimiz gibi suçlama oyununu oynadılar ve duvara tosladılar. Suçlama oyunu bir usul kavgasının içindedir. Çözüme yönelik ileri adımlar tasarlayıp zamanı karşı tarafı suçlu duruma düşürmek için kullanır ve ilerleme gibi görünen kâğıt üstünde adımlar atılır. Nasıl olsa hiçbiri anlaşma tamamlanmazsa uygulanmayacaktır. Şimdi durum budur ve adım atmak istemeyecekleri şeyleri önce konuşalım yarışı yapıyorlar. Her ikisi de önce şunu veya önce bunu diye şartlar ortaya koydular ama usul üzerinde görüş açıkladılar, esasa değinmediler.
Eide bu koşullarda yapacak bir şey kalmadığını gördü ama bir tarafı da tek suçlu bulduğunu ilan edecek bir açıklama yapmadı. Yani iki lider de suçlatma başarısı gösteremedi.
Tarafları sözleriyle değil eylemleriyle değerlendirirsek acı gerçeği görürüz. Dünya yani BM çözüm ister ama onlar çözümü değil masada kazanacak bir şey varmış gibi karşı taraf aleyhine hareket etmeye çalışır.
Dünya Kıbrıs’ın barışçı yöntemlerle çözüme götürülmesini ister ama ilgilileri ezerek çözüm sağlamayı göze almaz çünkü tehlikeli olur.
Onun için statükoyu bozmadan çözüm çabalarını farklı ilişkilerle yürütmekten başka çare göremiyoruz. Yazık ki çözümsüzlükten kurtuluş diye bahsedenler vardır ve statükonun sürmesini de beğenmeyecekler. Kişisel çıkar hesabı yapanlar bir süre daha sevinebilirler. O kadar.
Halkımız durumu yabancılar izin vermedi, bizi neden tanımıyorlar gibi düşüncelerden medet ummayı bırakıp barış için çaba harcamalıdır. Yoksa sonun ne olacağını anlamayan kalmamıştır. Eide gitti ama yükü bize kaldı. Yağma düzeni sürecek, bankaların denetimi reddedilecek ve çağdaşlaşma rafta duracak.