yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTürkiye referandumu ve Kıbrıs ekseninden yaklaşım – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Türkiye referandumu ve Kıbrıs ekseninden yaklaşım – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiyede referandum süresince, sık sık konuyla ilgili hem Türkiyede yaşananları, buradaki yaklaşımları ve uluslar arası tavrılarını gerektiği kadar yazıp yorumladım. Sonuçta Türkiyede referandum sonlandı. Referandum öncesi önemli yazımla gereken gelinen aşama ile ilerdeki kağoslara yorumlarla yazdım. Artık sonlanan referandumun beklide en net imgesi “Mühürsüz zarflar seçimi” olarak isimlendirilebilinir. Gerçekten her olay, kendine damgasını vuran ve ötekilerden özellikle ayrışan noktayla simgeleşir. Anımsayanlar Doksanlardaki Türkiye belediyeler seçimlerinde çöplerde bulunan oylar nedeniyle benzer isimlendirmeler yapıldı. Başka bir gerçeklik de şu: gerçekten Türkiyedeki anayasa referandumu özne olarak rejim değişimini hedeflediği için, dünyada önemli merkezlerde bolca yorumlarla tartışıldı. Bunun da sonucu, referandum sonrası epey çeşitli görüşlerle tartışmalar devam ediyor. Herkes kendi cepesinden öngörülerle yaşananları yorumlayıp, öneriler dahi yapıyor. Türkiyede de olanaklar ölçüsünde bu referandum epey sarsıcı şekilde tartışılıyor. Çıkarsamanın önemli imgesi de “YSK” oldu! Sandıklar kapandıktan sonra mühürsüz zarfları geçerli oy kabulenmesi ile yaşanan sürecin son bonbası oldu. Böylelikle seçimi yöneten YSK birden şaybenin içinde kendini buldu. Çünkü herkes anımsadı ki bir zarfsız oyla belediye seçimi yenileten YSk, bukez milyonlarla ifade edilen mühürsüz zarf olaylarını kabuleniyor. Tabi devamında sorulan soruyla “evetin” içerikte olması da evetin kazandı sonucunu epey kuşkulandırdı.

Bol tartışmalı ve hala süren bir dönemi yaşıyoruz. Herkes kendi penceresinden veya ölçülerinden konuyu yorumluyor. En çarpıcı duruş ise AGİK raporunu bekleme tavrı oluyor. Bunlar hepsi ilgili sonuca takılıyor: Türkiye baştan olağanüstü koşulalrla girdiği Anayasa referandum sürecini, benzer sonuçla adeta tamamladı. Çizilen yolun yerleştirilen taşlarında yanlış yok. Çünkü zaten normal kurallarla değil, tüm devlet baskılanmasıyla yaşanan süreçte, sonucun da garantilenmesi için de gereken elbet yapılacaktı. Sonuçta, mühürsüz zarflar denilen yeni ilklerle referandumun “sonucu” konuldu. Ama belli ki daha akacak çok nehir var. Eminim ve yakın tarih te hep bunları kanıtladı, birçok ülke hemen teprik etme yerine, Türkiyedeki muhalefetin duruşu, halkın kabulenme ivmesine bakarak karar verecekler. Baskı veya hazmetme ikileminin eylimini Türkiyede yaşanacak kabul le birlikte verilecek. Herkese Filipinin Markosunu veya Şilideki Pinoşet referandumunu anımsayarak, birçok güçlü ülkenin belirli zaman bekleyip, oradaki muhalefetin direnciyle karar verdiklerini benzerlerini de başka ülkelerde hep yaşadık.ABD dahi eyer AGİK raporu denilerek zamana oynuyorsa, belli ki Türkiye kamuoyu eylimine göre de karar verme seçeneğini de düşünmektedir. Hat ta, fırsata göre muhalefet liderleri de yavaş yavaş vitrine sürülüyor! Meral Akşener gibi…..

Girişte dediğim gibi; Türkiye Anayasa rejim referandumunu bolca dünyanın birçok kesiminden okumak veya izlemek mümkündür. Hat ta, YSK yapısının tarafçılığı ile mühürsüz zarflar olayı da ayuka çıktı. Erdoğan ise oldubitti ile konuyu sonlandırmak istiyor. Fırsat bulursa da eyer direnç sürerse, bunu kırmak için krize oynama gibi önemli silahını kulanmaya hazırdır. Konuyla alakalı sgandal olaylar ise peşpeşe sıralanıyor. Hele Kartalda elli kişinin bir kadına saldırıp dövmesi, herkesi iyice kızdırtıyor. Oysa palavra olan Kabataş yalanını tüm medya ponpalarken, şimdi gerçeğini hem de ponpalayanlar yapmasına karşın, pek de önemli karşı tepki de görmedi! Bunlar hepsi peşpeşe yaşanıp gidiliyor ve durumuna göre de alanlar da yorumluyor.

Peki Kıbrıslıların yazacak cümlesi, diyecek sürprizi yokmu? Gerçekten tekrardan eleştirerek kendimizi aynaya bakmaya davet ediyorum! Nedense Türkiyedeki referandumu onca içeleşme ve ilhak gerçeklerimize karşın, nifusumuzun Y.65 oy kulanacak yurtaş varken, nedense kocaman medya ve şanlı parlementer partilerimiz pek de görüş belirmediler. Kimi merkezli evetciler le bildik küçük sol partiler hayır açıklaması yapıldı. Oysa burada önemli gerçekler de yaşandı. Örneğin, oylama öncesi tek yanlı probagandalarla baskılar yaşandı. Fakat, önemli bir sonuç çıktı! Hayırlar fazla oldu. Bunu dahi Kıbrısın böylesi denetimli kontrol politikasına rağmen nasıl çıktığı dahi konuşulmadı. Hat ta, kendielrine yeri geldikçe orjin imgeli Kıbrıslılar çözüm adına eveti savunurken, böylesi koşularda TC kökenlilerin hayır demeleri gerçekten önemli siyasal bir sonuçtur. Bunu da yazıp konuşan olmadı. Hele de referandum öncesi sokaklar “Kıbrıs evet diyor” afişlerle dolarken, sonucun ters çıkmasının düşündürtme gerçeğine rağmen, birileri hala yazıp konuşmuyor. Aman Erdoğana ters düşmeyelim bağlılığı galiba Türkiyede eleştirdiğimiz baskı insanından burada daha fazladır.

Belli ki tam da bıçak sırtlı sonuç şimdilik hamlelerle ya ielri veya başka yöneliş ikilemine girme tehlikesini taşıyor. Türkiyedeki muhalif ivmenin tutumu ve buna bağlı uluslar arası çevrelerin bekleyerek tavır koyma ikilemleri, tüm şaşalara rağmen, olasılıkların tektip olmadığının işaretidir. Bunu direk etkileyecek olan Türkiye halkının duruşundaki devamlılığı olacaktır. Ama Kıbrıslılar görmezden gelip işbirlikciler alacaklarını alma beklentisi ile ötekiler hala görmezlikten gelmenin girdabında debelenip durulacaktır. Hat ta, bazı şaheser profesörler evetin prakmatik barışı da getirebileceğini de şimdiden konuşuyor. Oysa Kıbrıs Erdoğanın elinde kulanılmaya hazır bonba. Muhalefetin ivmesini kırmada veya krizle Türkiyeyi yönlendirme silahı Kıbrıs oldukça önemli etkendir. Çünkü, hala Kıbrıs tabulu “milli dava” olarak kabuleniliyor. Muhalefetin karşı tepkisini yanına çekebilecek esrumanlardan birisi de Kıbrıs krizleri olasıdır. Yine Türkiyenin batısı ile Kürtleri ayrıştırıp milliyetci çevreleri yanına alma esrumanı da vardır. Kirzler ve belirsizliklerde Kıbrısın önemli siyasal esruman olması bundandır. Herhalde Erdoğan bilinçli gaz krizi çıkarırken, Kılıçtaroğlu veya AKşener milli ruhlarından kopup, “bize ne” diyemez! Tam aksine, Kıbrıs bizimdir ve vazgeçmeğiz deyup, Rumlara veriştirme ile daha sert hamleleri savunacaklardır işte Kuzey Kıbrıslı suskun “demokratların” rolu burada başlar. Ama suskun ve işbirlikci Tufan hukukcumuz nedemişti reytink kralı Serhat Hazretlerinin sorusuna “biz onların içişlerine karışymayız* Nasıl ki onların karışmasına karşıyız, biz de karışmayız” deyip karışma ile görüş belirtme farkını dahi işbirlikci yolunda nasıl silikleştirdiğini gösterdi. Demek ki konuşmayacak ve görüş belirtmeyecek konumdayız! Aslında Serhat ile Tufana anımsaaalım: Türkiye içinde de Kıbrıs seçimleri veya görüşmelri pek konuşulmuyor. Yapılacak olan burada yapılır. Bunuda bilmezlikle örtüp, seçimle yeni koltuğa gayet münasip şekilde hazırlanıyor. Onuniçin de burada TC hayırlarını veya oradaki değişimin buraya yansıması da bizimkileri hiç ırgalamıyor.

Böylesi bir anlayışımızın olması, hangi konuda olayı ele almada zorlanmak elbet mümkündür. Çünkü belirtiğim gibi, bizde çoktan referandum unutuldu. Sanki hiçbirşey olmamış gibi kendi döngümüzde dönüyoruz. Böylesi bir Kıbrıs ve Türkiye kopuk gündemleşme yaşadık. Hem de buradaki oy kulananların Türkiyedeki sayısal sonuca göre ters oy vermesine rağmen. Bu dahi önemli sonuç!Belli ki önümüzdeki günler biz konuşmasak da epey sarsıntılı geçecek. Konuşmasak da eyer orada yeni rejimin adımları atıldıkça, burada sarsıntılar çok sert olacak. Ozaman işbirlikci satılışın yaşamı bunları hazmetmeğe yeter mi emin değilim? Ama dünyada önemli liderlr hala kutlamazken, bizim Akıncı efendi gayet kendi uslubuyla gönderdiği mesaj da ilerde tarihe geçecek bir şşbirlikcilik manzumesidir.Buda bize Türkiye Kıbrıs saydamlaşmasının bir ürünü.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin