Suçlatma oyununda yeni aşamalar – Alpay Durduran

598

Görüşmelere başarısızlık nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması için ara verildikten sonra iki liderin görüşmesi öncesinde sürpriz bir darbe geldi.

Bunların olabileceğini önce çözmek için gerekli kararları almadıklarını gösteren olgulara bakarak öngörmüştüm bu kadar önem verilen görüşmeler için zamanı uzatırsan olacağı böyle şeylerdi.

Görüşmelerde sanki al ver var yani bir daha geri alınamayacak konular var ve nihai şeylerdir gibi düşünüp saldırganlaşan aşırılar görüşmeleri zor sokun bir girişim yaptılar. Ne düşündüler bilemeyiz ama yaklaşan seçimler dolayısıyla çeşitli girişimlerin olduğuna bakarak her zamanki amaçları olan başkanı ve partisini milliyetçi olmamakla suçlama oyunu ile görüşmelere balta vurmak arasında seçme yapabiliriz. Anastasiadis ve partisinin sonrasında yaptıkları milliyetçiliği kaptırmamak amacıyla çekimser oy kullanmalarının daha çok görüşmelere değil seçilere etkisi doyasıyla yapıldığını düşündüklerine işaret eder. Görüşmelere etki yapabileceğini hesap edip değerlendirmiş de olsalar Akıncı’nın girişimi karşısında verdiği anlamla esas dert seçimlerdir gibi…

Ancak ülkemizin durumu iki tarafın masayı karşı tarafın terk etmesini sağlamak amaçlı sürdürülen görüşmelerden başka çözüme hazır olup olmamamızı değerlendirmeyi gerektirir. Ülkemiz bağlantılarıyla çözümü sağlamaya hazır mıdır? Bunu değerlendirmemiz gerekir. Seçimlerde çözüm sağlamaya kararlı olduğunu söyleyen siyasiler kazandı. Sanki halkı bunu istedi. Ancak seçilenler bunu sağlamak için gerekli tutum içinde midir diye bakarsak görüşmelerde ilerleme sağlanabilmesi için adım adım halka bilgi vermeli ve karşı çıkanlara halkın desteğini aldıklarının bilinci içinde karşı çıkabilmelidir. Bu yolda gidiyorlar mı yoksa eleştirenlere halkın desteğini alarak yanıt vereceklerine onları bir şey yok, konular masada deyip teskin etmekle yetindiklerini mi görüyoruz? Görün odur ki birlik ve beraberlik içinde çözüm için mücadele etmeliyiz düşüncesiyle bir tartışmaya girmemektedirler.

O zaman görüşmeleri karşı tarafı masadan kaçırtıp dünyanın desteğini kaybetmemek için yapıyorlar.

Anastasiadis’in yanıtı “TARİHİ BİR OLGUYA BASİT BİR ATIF, POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ OLARAK GÖSTERİLEMEZ” olunca ortaya tarihi olgulara ne zaman ve nasıl atıf yapılır ve bunun kalıcı etkileri çözümden sonra ne olur tartışmasını getirir. Yani bu atıf dünya gerçekleri karşısında ulaşılamayacak bir amaç için yapılmış olsa da ENOSİS ayaklanması büyük fedakârlıkların yapıldığı bir olaydı artık günümüzde kurulan bir devletle tarihe karışmıştır diyerek alınmış bir karar mıdır yoksa hala kutsal ve ilerde de ulaşılması için can veremeye değer midir diye açıklanmalıdır. Çekimser oyun anlamı bunun açıklamasıyla beraber olmalıydı.

Şimdi dünya görüşmelerin devamından yanadır. Masa dağılırsa kimin yanında duracaktır. Bu yeni oyunun yani masadan kaçırma oyunun yeni aşamasını yaşıyoruz.

Kaderimiz bu mu olmalıydı? Dünya görüşmelerin devamından yanadır ama esas beklentisi büyük bir sorun ortaya çıkarması olası gelişmeleri önlemek ve BM üyesi bir ülkenin dışardan etkilerle ikiye bölünmesi tehdidini oldu bitti diye gördüğü bu durumu yeniden birleştirme ile çözdürmek kararındadır. Yarım yüzyıldan fazladır izlediği olayları binlerce kararla denetim altında tutmaya çalışmaktadır. Onun için denetimi elde tutmak ister ve masa başarısız olursa statükoyu korumaya çalışacaktır. Kim dünyayı statüko değişmeyecek ilerde yeni girişimler devam edecek diye inandırabilirse diğer tarafa baskı yaratabilir.

Bu oyun dış ilişkiler mesleğinin ustalarına konu olur. Onlar konuları böyle görmeye alıştırılmışlardır. Ama insanlar bu oyunları değil sonuçları beklerler.

Usta oyuncu karşı tarafı baskı altına aldırabilir. Bize ne! Bu baskı bize daha iyi şartlarda yeniden görüşme ve çözüm getirecek yönde olur mu? Bunu bize kim temin edecek? Bu gibi oyunlar usta oyuncu diye birini öne çıkarır ama stratejik hiçbir sonuç yaratmaz. Bunlarla uğraşanlar başka iş yapmayan benim gibilere has olarak kalmalıdır.

Sonuç olarak oyunculardan hangisi başarılı oldu diye bir şey söz konusu edilecekse dünyanın takdirini kazanan ve karşısındaki tutumunu değiştirmeye zorlayan başarılıdır denebilir ama sorun gene çözülmemiş olarak kalır. Ömrümüz başarılıyı saptamakla geçti ömür tüketmeye devam ederiz.

İnsanlarımızın çözüm isteği ve arzusu arttı ama başka arzularla veya kanılarla sıkışmış durumdadır. İnsanın istese de istemese de birçok ilgi alanı devrededir. Çözülmesi gereken yığınla derdi vardır. Başta da iyi çalışmayan bir yönetimi vardır. Üstelik yönetiminin boyun eğdiği Türkiye yönetimi de vardır. Bu çetrefil durumda olan insanımız sorumluyu teşhiste de zorluk yaşamakta, eğitiminden önceden başlayan bilgilenme sürecinde de tek bir sorumlu armaya ve egemenlik diye aslında çok sakatlanmış olan ortamdan doğan etkileri reddederek düşünmeye alışıklığı vardır. O çerçeveden bakar. Çözümün bunları anlamak ve çözmekte yardımcı olacağına inandırılmıştır.

Ancak iş dağılmış iplik yumağına benzer. Bir düğümü aklında çözse başka bir düğüm atıldığını görür. Onun için kısa yoldan ben seni sorularımı çözmeye başlaman için seçtim başarılı veya etkili olduğunu görmeliyim deyip arayışa başlamalıdır. Bir buz dolabı almak istediğinde dükkan dükkan gezip bilgi gibi zahmet edip arayış içine girmelidir.