Son günlerde sık sık Romanyadan sokak haberleri geliyor. Halkın yeniden sokağa çıkıp da bir konuda devlete geri adım atırdığı bilgisi gelişiyor. Sık sık alışılmağa başlanan Romanya halk muhalefeti haberleri, bize ezber dünya çizgisi dışında başka dünyalarında olduğunu göstermeğe yarıyor. Halkın olan olumsuzluklar karşısında sokakla nasıl denetim yaptığını Romanyalılar son dönemde hdaha sık gerçekleştirme olayını yaşatarak anlatmaktadırlar. Aslında dünyamızın haber algı yayılışını düşünürsek, halk protestoları pek de haber yapılmaz. Zaten, eyer bu tip konularda gündeme dek gelen haberler yapılıyorsa, bunun başlangıç değil de yayılıp, durdurulamamanın sonucunda haberleştiğini de öğreniyoruz. Romanya Avrupada faşist dalga yükselir, sokaklar protestolarla denetimi unuturulurken, sadece merkezli eksenli gösteriler haber olurken, Romanya ve G. Kore halkının duruşu, başka pencerelerin de olduğunu gösteriyor.
Romanya daha kısa zaman önce sağ merkezli hükümeti sokak protestolarıyla yıpratıp seçime zorladı. Yerine merkezi sol ve Sosyaldemokrat ağırlıklı hükümet kuruldu. Ama sanki ders almamış gibi de pimi hemen çekti. Küçük yolsuzluk yapan insanlara af çıkarmak ve yasallık sağlamak istedi. Bu konuda bazı parti yöneticilerin de olması sonucu, yolsuzluğa karşı halk sokağa çıktı. Konuyu yayarak ve beklenen duyarsızlığa karşı oluşan öfke, sonunda yüzbinleri sokağa taşıdı. Yani; Kıbrıslıca bir saat dahi meydanda durmadan kaçmakla “kocaman önemli eylem yaptık” övünmesine değil, Romenler haftalarca sokakta direnerek bu uygulamanın geri alınmasını talepleştirdi.
Sadece muhalifler değil, iktidar partisine oy verenler de sokağa çıktı. Kimisi “ki muhaliflerin bir kısmı” hükümet istifasına dek konuyu taşırken; özellikle hükümet yanlıları hükümete kendilerinin oy verdiğini, ancak ilgili yasa konusunda destek vermedikelrini belirtip, ilgili yasanın geri alınmasını istediler. Ayrı ayrı talepler olsa da yasaya karşı ortak paydaşlıkta sokak sesini duyurtup, gücünü gösterdi.
Nitekim, yasa hafta başında geri alınınca yüzbinler sokak gövde gösterisi azalarak binlerle ifade bulmaya çalıştı. Muhalifler ısrarla hükümetin de istifasını istiyor. Belli ki daha sıcak koltuğa oturmadan, bazı yandaşları da kurtarma hamlesi görülen ufak çaptaki af uygulaması, halkın duyarlı tepkielri ile geri alındı. Tabi bu karşılaşmada devlet içi başkan ve hükümet ayrımı da ortaya çıktı. Bunlar Romanyada ne ilk nede son ololacak! Anımsarsanız yine fazla geriye gitmeden, uygulanacak Neoliberal kararlar nedeniyle veya yanan kulupteki ölümler sonucu da Romenler sokağa çıkıp, gereken denetim görevlerini gayet iyi başardılar.
Bilyorum, bu tip haberler çoğunuza artık dikate alınacak gelişme olarak gelmiyor. Biz öylesine Kıbrıs cenderesine girdik ki bazen önümüzdeki gerçekleri dahi görmüyoruz. Nitekim, ben yazıyı yazarken dahi izlediğim haber Romanya olaylarına nedenli yavanlaştığımızı gösteriyor. Mister Akıncı ile yeni “umut” Tufan bey saray görüşmesi sonrası “Türkiyedeki anayasa referandumunun Kıbrıs görüşmelerini etikilemeyeceğini* iki konunun birbiriyle bağlantısının olmadığını” açıklıyorlardı. Herkesin direk bildiği konuda dahi siyasi atışın serbest olduğu dünyamızda, başka ülke halklarının direnerek kazanmam haberlerinin de anlamı elbet yoktur.
Romanya halkı son dönemde siyasal tarihe girecek önemli direnişler yaptı! Çavuşesku “tabi ki bizim takma lakaplı Çavuşeskular değil” Romanyalılar önemli direnişler yaptılar. 88 Yılındaki madenciler direnişi veya Çavuşeskuyu görevden alma öğrenci protestoları, ardından aşırı sağ faşistlere karşı Madencilerin Bükreşe gelişi önemli sokak halk hareketleri olarak tarihe yazıldı.
Yolsuzluk ve hakların geriye alınma kavşaklarda sokaklar çok yankılı oldu. Yaklaşık birkaç yıldır Romanyalılar yeniden sokaklara değişik nedenlerle çıktı. Birçok engeleme ve istifaya varan sonuçlara ulaştılar. Hükümetler devirip, yenilerini kurdurtular. Hat ta, oy vererek bunu gerçekleştirdiler. Ama ne Romanya düzeldi, nede sürekli iktidarlar koltukta kaldı.
Burada önemli siyasal gerçek karşımıza geliyor! Romannyalılarn bazı kararlara karşı çıkıyor. Ya geri aldırtıyor “şimdiki gibi” veya direk yönetimin bir kısmını devirerek sonuca yaklaşıyor. Bu denetimi gayet iyi yapıyor. Fakat, bakıldığında Romanya siyasal sahnesindeki partiler aynen devam ediyor. Hatalı olan kaybedip, öteki kazanan ikilem kısır döngü şeklinde işliyor. Burada eksiklik, sokak hareketleri, ortak yeni siyasal örgütsel açılımı hala yaratamadı. Bundandır ki muhaliflre göz kırpılan, iktidarına bedel ödeten muhalif dalga, yeni siyasal güç üretemedi! Bu önemli zaaf. Bunu da partiler güçsüz olanlar kulanıp ötekini yenmede kulanma koşulları da oluşmaktadır.
Romanya da bir de geçmişten gelen ve bazı sosyal hakları olan, yeni AB ile başka dünyaya ulaşma hedefleri arasında da sıkıştı. Nitekim, ilginçtir, bundan önceki hükümete AB merkezli sunulan hamleler, Römenlerin bazı haklarının da kaldırılmasını içerdiği için, halk protestolarına takılıp AB başaramadı! Desteklediği hükümet istifa etmek zorunda kaldı. Böylesi çelişkielrle dolu Romanya hem muhalif hem iktidar ve hem de sokak denkleminde politik çalkantılar altında yaşamaya devam ediyor.
Son örnek, sokağın bir işe yaramadığını savunanlara önemli örnek olarak tarihe yazıldı. Kurulacak itifaklar, ortak paydaşlı geniş sokak itifakı gibi kuralların nasıl işleyeceği önemlidir. Romanyalıların Çavuşeskusunu Doksanlardan günümüze lakap olarak birilerine etiket yaparken, oradaki yoksulukla inanılmaz şekliyle alay edenlerimiz olurken, şimdi halkın gücünün nelere uzanacağı kanıtına karşın da suskun kalmanın da bizlik elbet itirafnamesi de vardır. Belli ki bu Romanya böylesi çalkantılarla yazdırtacak konu bize bolca verecektir.