İnsanlar öğrenmek için, haberleri takip ederek, bilgi edinirler. Yorumlama için de belirli araştırmacıların analizlerini okuyup, kendileri inceleyerek, yorumlarını yaparlar. Günümüz tektip algılı habercilikle, yandaş tutumuna göre tavır belirleme kısgacı sonucu, bu kuralın doğru işlediği hep tartışılmaktadır. Bunun da sonucu, r veya konuyla alakalı haber yapılmayacak derecede uzak durulup, tektipciliğe uygun algılarla yorumlar sıkıştırılır. Haber bilgisini önleme, yorumu çeşitli olgularla yorumlamaktan kaçırma yöntemleri geliştirildi. Baskıyla, sansür, korkutma veya tersinden idolojikleştirme veya direk bilmemelere sokup gereken donamından yoksun, yandaşlamalarla konuların tartışılma zemini de oluşturulur. Böylelikle yanlışın, kulanım formatıyla doğru algınalıp, gerçeğin tehlikeli ve bilinmez oluşu oluşturuluyor. Bazıları çarpık, bazıları da hiç konun edilmeden, birikim kısırlığı ile gündemler de uçuşmaya devam edilir.
Bu gerçekleri konumuz olan Amerikayla alakalı olması nedeniyle önceden yazdım. Bizdeki gariplik se daha da vahim! Nedense istenilse veya ezberle de olsa dahi Trump konusunda birielri bir şey yazıyor. Tabi bunları doğruluğu tartışılır! Ama daha dibimizde olan ve direk buraya da yansıyacak olan Türkiyedeki Anayasa referandumla etiketleşip aslında rejim deyişimine neden olacak konuyu konuşan pek yok. Trump üzerindeki yorumların tısı dahi hala Türkiye anayasa referandum konusunda yapılmıyor. Buda Kuzey Kıbrıs paradoksu olmaktadır.
Neyse çeşitli deyerlendirmelerle konumuzdan fazla uzaklaşmadan, Amerikaya uzanalım. Sonunda Trump seçildi. Seçim öncesi yapacaklarını da bağıra bağıra yapmaya başladı. Nereye dek gider; Amerikanın sadece kendisine kalmadı. Koşullar ve siyasal sermaye denklemleri bunu mutlaka etkileyecek. Fakat şu şaşkınlık ve tepkilerin nedense itirafnamesini de kimse dönüp iğneyi kendine dokundurmuyor! Amerikan sermayesi daha seçimin aday döneminden her kesim seçkisini bağıra bağıra aday yaptırdı. Krizlerin dalgalanması, askeri stratejideki bataklaşma, gelecek öngörüsüzlükler ve bunların Amerikan hegemonyasını sorgular hale gelmesiyle, zaten ABD sermayesi yeni siyasal seçkiler arıyordu. Egemen tekeler de insanlara Klinton ve Trumpu sundu. Herikisi de baştan şahin ile sertlik politikaları altalta sıraladılar. Burada sürpriz yokken, kazandıkalrı zaman da uygulayacaklarının anormal olmaması gerekirdi. Eyer resmi doğru okunsaydı. Halbuki buradaki bazı “çokbilmişlerin” de gözden kaçırıp ezbere takıldıkları nakarat vardı! “Amerikada yapı yerleştiği için, bireyler bunu deyiştiremez” diyorlardı. Olayı şu yönden yanlış deyerlendirdiler; bu dönüşümü, siyasal yeniden üretimi bizat güçlü sermaye gurupları yapıp, onlar seçki olarak halka dayatmışlardı. Deyişimi, direk devleti uöneten belirli tekeler dayatıyordu!
Neyse; sonuçta Trump seçildi ve daha seçilmeden kendi siyasal resmini de adaylarla ortaya koydu. Rusyaya yakınlaşarak, Çini temel eksene koyacağı, daha da İsrail yanlışarak karşıt irana yöneleceği, İslami örgütlere dokunup, göçmen sorununa duvarlı çözümler getireceğini hep ayazdı ve makamlara da ona yönelik adaylar sundu. Sermaye içi rekabetde resmen askeri kanat, enerji bazı tekeler ve sermayenin bazı kesimelri içe çekip ulusal devleti güçlendirme planları da uygulanmaya başlandı. Bunlar sıfırdan deyil, adım adın gerçekleşti. Karşıtı olan Bayan Klintonda ayni şahin seçkisinin öteki yüzünü dolduruyordu. Sınırlı Nükler savaşa varan politik açılımları vardı.
Bunları uzun uzun anlatmaya zamanımız boldur. Fakat şu çelişkileri yakalamadan da ileri gitmeyelim. Bunu geçenlerde CENK Akbabaya yakaladı. Ardından Cumhuriyet gazetesinde Ceyda Karan da deyindi! Trump birçok kararlar aldı. En önemli tepkiler 7 ülkeye koyduğu ve islamifobi ile göçmen eksenli vize yasağında insanlar sokağa çıktı. Trumpu kınayıp buna kadınlarla alakalı tutumlarını da eklediler. Birçok görüş sokağa çıkarken, Liebralerin önderliği sırıtıyordu. Olayın ilginç noktası da fazla sırıtmıyordu: sözkonusu olan 7 ülkeğe Amerika müdahale ederek, bu göçmen sorunu ve ilgili örgütler yaratıldı. Unutanlara şu olguyu da anımsatayım; bazıları kısmen diyor! Oysa SOmaliye de direk Amerikan merkezli, B.M. kararıyla ilk Doksanlar stratejisinde yapılan müdahale ülkesidir. Böylelikle ilgili ülkelerin yapısı ve sonucu Amerikan “şaheseri” olmaktadır.
Akabaya ile Karan şu noktada kaçırılmayı yakalıyor! Trump sadece 7 Ülke vizesi veya kadınlarla alakalı sözleri olmadı! Örneğin, askeri alanda da önemli kararnameler yayınladı. Ordunun Kapasitesini artırma, nükler silahları yenileyip geliştirme, Askeri kapasiteyi moderinleştirip artırma gibi kararlar da vardı. Bunlar, kriz ve savaş demekti! Sokakta buna yönelik tepkiler olmadı. Gündeme taşınmadı. Bu önemli eksikik kadar, Liberal sermaye kesiminin de karşı olmama gerçeği altta gizleniyordu. Burada bir ikilem vardır.
******
Amerikada Trumpun seçilmesiyle elbet kırılmalar ve hamlelerle yeniden gündem belirlemeler, itifaksal çıkar gibi birçok unsur da fırsatı deyerlendirmek isteyecekti! Nitekim de öyle oldu. Trump Rusya ile flört ile karşıklık arasında yeni siaysetin taşlarını zorlarken, Suriye üzerinde buluşma yolu çizerken, başka bir Pakrner Ukrayna belli ki gelişmelerden biraz endişeliydi. Nitekim hamleler bunu gösteriyor.
Şimdilik buralarda bizim “şaheser uzmanlar” geneli okuyamadığı veya olayı söyleyip de soradan ters düşmeme adına Ukrayna hüküemtinin çıkışına fazla önem vermedi. Bazıları ise sadece çatışmaların yeniden başladığını söyleyip braktı. Halbuki endilşelen Preşenko “Ukraynanın Natoya girmesi için, halk oylamasına” gideceğini açıklıyordu! Belli ki proneşenko ABD Rusya yeni dönemi için rahatsız olmaktadır. Üstelik Avrupalı doslarıyla da hamleler yapmaya uğraşıyor. Nato yetkilileri de Trumpu kendi lehlerine çevirme adına Ukrayna kartına iyice sarılıp, faşistlere dayanarak tehlikeli çatışmalı sürece soktular. Ayrıca Litvanyaya tanklar gönderip işleri karıştırmaya çalışıyorlar
Trump eyer genel Rus yakınlaşmasına yöelirse, Ukraynadaki faşist rejimin ayakta durma şansı azalacaktır. Anımsayın; her yumuşama dönemi sonrası Ukrayna seçimlerini Rus yanlıları kazandıydı! Zaten şimdiki rejim, batının desteği, Faşist güçlerin meclisi basarak oluşturdu. Bunun sonucu da Kırımın kaybedilmesine dahi neden oldular. Şimdilik Trunpu Kırım konusunda Faşist Ukrayna yönetimi yanında buldu.
Bu konuda birçok yorumcu, Ukraynaın deyişecek her yönelişte korkması nedeniyle ateş çenberiyle oynamaya hız vereceğini gözlemliyor. Durupdururken, Doğu Ukraynadaki ateşkesin bozulması, Nato için referanduma gitmesi, Trumpu Rus ve Nato konusundaki siyasetini etkileme hamleleri olarak kabuleniliyor. Bakalım bu kağoslu dünyamız yarına hangi yeni krizle uyanacak?dilenilen haber haber yapılmaz, yorumlardan önemli bulgular dikatten kaçırılıp.