Bir yılı daha tamamlıyoruz. En basit insan için, yaşamın bir senesini daha kaybetmek demektir. Bizim gibi yaşlı kuşak için se yaşamın daha da azaldığının da işaretiyle yılı tamamlıyoruz. Artık geleceklerle deyil de kalanı nasıl sağlıklı geçiririz daraltısına dek gerilemek zorunda kalıyoruz. Her bireye şakadan veya yanıt beklemeden yılın görününü sorsanız, size iyi geçti diyecek çok az kişiye raslarsınız. Ekonomi deyince de zaten son günlerin Y.23 elektrik zamı veya işten atılan KAS çalışanları bilgisiyle yanıt almamız kolaydır. Bazısı ise borçların artışından, her şeyin paraya dayandırılması sonucu, kazandıklarının yetmediği bilgilerini şikayet edecek. Tabi kazara işe gitmeden, üretici olmadan, turiszim yapmadan paraları kapanların da ikiyüzlülüklerine de raslamanız olasıdır. Ama genel taplodan kimse “iyi geçti” diyemez! Dediği anda son elektrik zamı veya doların fırlama bilgilerini koyunca, borçların oranı ve eflasyon gerçekleri dizilince, bu algısızlık birden yaşam gerçeği ile paydaşlaşma depremi yaşar. Bukadar net durumdan sonra, dünyanın genel yıllık ekonomik gerçeğine bakalım.*****
Neyazık ki son yıların başlarken uyardığımız ve sonlanırken gerçekleşip devamının geleceği kötülüklerin, yeniden tekrarlarına dayanmak zorundayız. En basit gerçek şu: 2007 Yılından beri Kapitalizmin girdiği kimine göre yumuşatılmış duranlık veya bazılarına göre kriz döngüsünden hala çıkamadı. Her yıl sonu bunun sonucunu, yeni girilen senede de devamının tehlikelerini bol bol tekrarladık. Tekrarladık da az satan, pek okunmayan yazıların haklılığı gerçekten kanıtlanırken, bol okunup sermaye kar ezberleri ile iktisat aktaran “Neoliebral altın çocuklar” hala zirve yapıp iflas eden planların “uygulandıkları taktirde başarı gelecek” sözlerini de duyuyoruz. Sonuçta tekrarladığımız kriz ve derinleşme uyarı ikilemi, belli ki yılı tamamlarken 2016 yıl için gerçek yaşanan ve 2017 yılı için de tehlikelerle dolu geçecek uyarısı olacaktır. Özet bu!****
Yıl içinde yine İMF veya Dünya Bankası toplantılarını yaptı. Fakat krizin ortaklaşa bütünleşme sağlanamadığı ve gelecek çıkış reçetesi bulunamadığı için, bu toplantılar son dönemlerin en duyarsız, bilgisizlikle örülü toplantıları oldu. Klasik eksiklik tüm sermaye kesimlerinin arayışlarında yaşandı. Ne ortak krizi idare etme buluşması oldu, nede Neoliebral tükenmişlik sonucu, yerine başka politikaların geçirilmesi üzerinde politika üretilebildi! Buda önümüzdeki yılda da krizin savrulan dalgalarının etkisinde kalacağımızın da uyarısıdır.
Uluslar arası sermayenin bazı danışman iktisatcıları artık şu gerçeği yapıyorlar: Enazından iflas eden ve tüketimi de daraltan eski İMF reçetelerini uygulamayın! Çünkü; kemer sıkmakla daralacak kemer sonrası, sistem zaten ihdiyacı olan tüketicilik ekseninini de daraltacak, işsizlikleri de yükseltecektir. Ama ne yazık ki dünyayı krize taşıyan Neoliebral reçeteler bizde dahi sanki onca yılın pratik gerçeği yokmuşcasına, yine de ülkelere dayatılarak “çözüm getireceği” dayatılıyor. Böylesi çelişkiler de yaşanmaya devam ediliyor. Brakın sömürge ülkeleri, Fransa gibi gelişmiş kapitalist ülkede bu olay sokak protestolarıyla gerçekleştirildi.
Demek ki; kriz devam ediyor ve ne yönetiliniyor, nede yeni çarelerbula bulabiliyorlar. Özet yine ayni. Önümüzdeki yıl için de doğal olarak iyimserlik de artık saçamıyorlar.
Yılın emek ekseni açısından bu yıl oldukça çalkantılı geçti. Sendikal hareketler Avrupadan G.Afrika ve Asyaya doğru kaydıkları da görülüyor. G.aAfrikadaki grevler ve 150 milyon katılımlı Hindistan grevleri emek hareketlerinin deyişik ülkelere kaydığını da gösteriyor. Ama genelde emek kazanımları daraltıldığı için de krizin faturası çalışana kesildi. Sömürge ülkeler biryana Fransa gibi ülkelerde de önemli kayıplar yaşandı. İşten atılmalar ve daha uzun çalıştırma koşulları yeniden yasalaştırıldı.
Ekonomik açısından deyerlendirilmesi gereken bir başka ekonomik deneyim de Lula ve Çavezin uyguladığı Piyasa ve sosyal politika ikilemli anlayıştı. Brezilyada sermayenin harekete geçip parlemento ile Rusevi devirmesi veya Venezuelada sermaye kesiminin piyasaya mal sürmeyerek yaratığı sıkıntılar, bu “uzlaşı” adıyla önerilen politikaların sınıfsal öz nedeniyle nasıl sermaye lehine yeniden bozulduğunun da pratik yaşanmışlığı oldu.
Yukarda özetlediğim genel kapitalizim ve piyasa sosyal politika ikili reçetelerin bu yıl iflasları yaşandı. Ekonomik krizden çıkılamadığı ve rekabetin yoğunlaştığı için de savaşların artığı veya sol seçeneğin de oluşamama sonucu da ekonomik sermaye ile gerici kesimlerin de itifakı daha somut yaşanır hale geldi. ABD seçimlerindeki iki aday, Avrupada yükselen faşist partiler bunun örneğidir.Kapitalizmin bir başka gerçeği de yaşandı. Serrmaye hareketleri ile büyüyen ve kriz nedeniyle sığınılan gelişmekteolan ülkeler limanları da bu yıl fırtınadan nasibini aldı. Türkiye gibi ülkeler bu yıl sermaye dolaşım kırılması yaşadılar. Bunu para birimlerindeki patlayan fırlamadan, sermaye kaçışı ile bozulan iktisat dengelerinde görüldü. Nitekim Başta Türkiye kulandığı ölçüm deyerlerini deyiştirip, kötü rakamları yok etme formülüne baş vurdu. Buda kapitalist rakamların nedenli oynak olduğunu ve bazen gerçekleri yansıtmadığının da kanıtı oldu. aAyrıca gelişmekte olan ekonomilerin, sermaye kaçışı ile birden nasıl yıkıldıklarını da yaşadık. Türkiye, Brezilya, Meksika ve G.Afrika bunun somut örnekleridir.
Bu yıl kapitalist ezberlerin yeniden bozulduğu, Neoliebralizmin çöküp miyadını çoktan doldurduğu, sıcak parayla büyüyen veya spekülatif hareket sermaye karlarının nasıl balon patlama ile sonlandığının da örneklemleri ile doludur. Bunları iyi okumak şart. Dünya Kapitalizminin gerçek yüzü yeniden 2016 yılında yaşanarak tekrarlandı. Daha eşitsiz, yıkıma hazır ve yönetilemeyen krizlerle yolunu kaybeden bir sistemin içinde bocalayıp duruyoruz. AB gibi övülen yapıda bile ingilterenin ayrılması veya Polonyadan Danimarkaya yükselen faşist hareketlerle Avusturya seçiminin rengi, krizle seçeneksizliğin nasıl gericiliğe dönüştüğünün pratik acı gerçekleridir. Bundandır ki gelecek için de iyi mesajlar verilmiyor. Bakalım önümüzdeki yıl kar edip de savaşlarla insan yıkımı yaratanlara karşı seçenekler oluşacak mı?