Sol veya muhalefet birleşsin diyenler izlesinler – Alpay Durduran

820

Geriliğe batmış ülkelerde görülen büyük mücadele partilerinin birlikte mücadele çağrıları ve halkın birleşin çağrıları en yüksek perdeden duyulur. Ama bir türlü birleşemezler. Onun için nedeni olduğunu ve bunun yapısal olduğunu kabul etmemiz gerekir.

Şimdi önümüzde bunu güzel bir örneği duruyor. TDP çatladı deniliyor. Çatladı mı seçim şansını artıramadığı için mi içinden bölündü diye düşünün. Ne olduğunu anlamak için etraflarına topladıkları insanlara ve siyasal görüşlerine bakacaksınız ama orada kalmayın. Siyasi tartışmalarına bakın. Somut olarak ne fark görüyorsanız kaydedin. yeterli bilgi bulamıyorsanız eleştiri konularına bakın.

Ülkemizdeki siyasi fecaatin büyüklüğünü anlayabilirsiniz. Tabii siyasetin arkasındaki güçle yürüyebildiğini aklınızdan çıkarmadan düşünün.

Seçilirseniz bir fırsattır ama sonra arkanız bilinçli destekle sürmezse sizi bir sallarlar gidersiniz.

TDP’de çatışanlar meclis çalışmalarıyla da kendilerini halka anlatma fırsatı bulurlar diye bilinir ama neden geri ülkelerde meclisteki muhalefet partilerinin içinden belli konularda sivrileceği haberlerle tanınmış kimseler ortaya çıkmaz veya çok az çıkar. Neden yönetimde reform veya ekonomik politikalar gibi önemli konularda kimsenin itibar kazanmasının örnekleri görülmez. Çünkü meclis işlevleri güdüktür ve meclis hükümetin emrine girmiştir. Milletvekili hiçbir yardım almadan tek başına hem bilgi toplayacak hem de çözümlerini çok çeşitli mevzuat içinden arayıp bulup karmaşa yaratmadan ifade edecektir ama ona ne meclis personeli ne de tüm devlet bürokrasisinden yardım edilmesi gerekirken hükümet engeller. Yardım etmekle görevli olması gerekirken takoz koyar.

TDP mecliste bir atılım yapmak istedi ve sendikalı işçi çalıştırmayı yasaklamayı öngören yasa önerisi sundu. Ancak mecliste sendikacılığa yardımcı olan aidatın devlet yardımı ile toplanmasını bile kaldırmayı öngören paketi onaylayanlar çoğunlukta idi. Doğaldır ki akim kaldı. Ancak bu girişim anayasaya da sendikacılık tarihine de ters bir girişimdi. Kimseyi bir sendikaya girmeye veya çıkmaya zorlayamasın emri vardır. Tarihte de böyle kararların ülkede yalnız sarı sendikaların güçlenmesine yaradığı görülmüştür. Güneydeki parti AKEL böyle bir emre karşı çıkarken bunu güzelce açıklamıştı. Genç TDP’li ne yazık ki bunu duymamış olmalı ama diğerleri de bunu duymamış ve Sovyet modeli sarı sendikaları izlememiş gibi davrandılar.

Meclis milletvekillerine Avrupa Konseyi’nin standardında hizmet verebilse idi hepsi de önerileri hakkında ilgili kuralları ve geçmişi az çok devletten öğrenebilirlerdi.

Meclis komiteleri bir önergeyi önce anayasal uygunluk denetiminden geçirmekle işe başlar diyen meclisin kendi yasasını olsun onlara hatırlatan biri bulunurdu. Doğaldık ki komite memurlarının görev şedülü (cetveli) olurdu ve ona göre komiteye gider gitmez komite memuru İçtüzük’ü uygulayarak kimseyi bir örgüte üye olmaya veya çıkmaya zorlayamazsın diye uyarırdı.

Milletvekili yalnız ve yardımsız bırakılamaz; öyle şey olmaz! Onun için mebusları hep uyarırım. İçtüzüğü değiştirin ve demokratik meclis standardında yetki ve olanakları elde edin yoksa kimseye çalıştığınızı bile gösteremezsiniz, tanınmasınız ve hatalar yaparsınız.

Şimdi Sayıştay’ın bir belediye ilgili raporu komitede ele alındı ve onaylandı haberi var. Onaylandı ne demek? Sayıştay raporun sahibi ve okuyup tamam mı dediler ki! Sayıştay bulgularını meclise gönderdi ve bakın içinde bulgularımız var gereğini düşünün dedi. Meclis düşüneyim ve yerine getireyim mi dedi?

O komitede olan milletvekili gereğinin yerine getirilmesinden birinci derecede sorumludur ama mecliste Sayıştay komitesine raporlarını izleme yetkisi verilmemiştir. İzleme yok milletvekili de seyircidir. Halk da bunların hepsi umursamaz diye düşünür.

Daha çok sakatlık var ve mebus kendini lüzumsuz hisseder. Halk ne yapsın.

TDP’li mebus ancak gündem dışı konuşmalarla duyurmaya çalışacak ve yerini işaretleyecek yoksa ancak gerçek milletvekilliği yetki ve olanaklarına kavuşursa işin içinde yer bulacak. Onun için ek olarak meclisi de hükümetin emrine değil emrinin altına yerleştirmesi gerek.

İmdi bütçe görüşülüyor. Eskiden hiç değilse bir bütçe raporu bir harcamaların yapılacağı kalemlerde açıklamalar bölümünde az çok ciddi bilgiler vardı. Mebus da onlardan yararlanarak görüş oluşturur ve eleştirirdi. Şimdiki bütçenin raporu ise azala azala bir sayfaya indi. Harcama açıklamaları da yok oldu. Milletvekiline bilgi vermek bağlanmak anlamına da geldiği için ortadan kayboldu. Allı pullu sunuş konuşmasında hiçbir şey anlatmayan sunuş konuşmasını da CTP’li maliye bakanı yapmıştı. Sonrada öteki CTP’li maliye bakanı makam arabalarının yenilenmesini bütçeye o koydu suçlamasına maruz kaldı ama uyanıp bu kez bilgileri meclise sunmayı zorunlu kılacak biüçe reformu isteği yapmadılar.

Sistem değiştirme isteyenleri bile desteci yapacak kadar yerleşti. Muhalefete iken eleştiren iktidarda uyur sözü halk deyimi gibi yerleşti. Zaten kim gelse fark etmez düşüncesi yerleşti.

Bu koşullarda TDP veya TKP düşünce üretirdi bunlar yapamıyor diye açıklamasını yapmadan konuşmak anlamsızdır. Tek becerdikleri TDP’nin gündem oluşturamadığı ve değişmesi gerektiğidir. Açıklama ise iddiayı desteklemez. Nitekim ayrılmaya kalkanlar herkese davetiye çıkararak parti olmanın anlamını reddetmektedirler. Parti herkesin gireceği yer olsaydı adı parti olmazdı. Parti parça kelimesinden çıktı. Tüm değil parti olmayı başından benimsemeyenler parti olmazlar. İmaj taratmak için söylenen laflarla kof küme yaratırlar. Elbette partiler tüm ülkeye, halka ve dünyaya hizmet iddiasındadırlar ama siyasal nitelikleri ile bunu sağlarlar. Niteliklerine uygun üyelerle oluşmamışlarsa karmaşa içine düşerler. Siyasete ise tutarlılık esastır. Önlemler birbirini desteklemelidir yoksa birbirinin etkisi yok ederler.

Sınıf partileri, emeğin partileri, kapitalin partileri, muhafazakârlar, yeşiller ve liberaller diye parçalar parti olurlar.

Bunların tek söyleyebildikleri seçilme şansını elde edemediler, çekilsinler biz artırırız anlamındadır.

Sorun ortaktır. Bu sistem demokratik parlamentosuz göstermelik bir rejimdir ve Türkiye’nin güdümünde yani emrinde kolay yönetilecek olduğu için süren bir sistemdir.