yaklaşımlarÖzkan YıkıcıEnerji sorunu ve Kıbrıs da tartışılma şekli! – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Enerji sorunu ve Kıbrıs da tartışılma şekli! – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrıs aslında görüşmecilerin şov demeçleri ile kendi klasik gündemine yönelirken, gerçekler başka alan da yoğunlaşıyor. Birileri ikidebir “çözüm görüşmeleri” atışı yapılırken, başta Kuzey Kıbrıs ile Türkiyelşşme anlaşmaları başka gerçekelr anlatıyor. Özellik le yaşamsal konular da yapılan siyasal hamleler, hem bağımlılığı, hem de teslimiyeti haykırıyor. En temel konularda dahi yapılan son Anlaşmalar ve özellik le eğitim de dinseleştirme kültürleşme yapılanması, aslında Kıbrısın birleşmesini deyil, Türkiyeleşen AKP dinci, piyasal modelin bir yeri olma gelişmelerini gösteriyor. Böylesi gelişmeler de olurken, en basit olması gereken durum dahi olmaması ise olayın travma şekline geldiğini de anlarız. Bunu enson Türkiyeden kaplolar la elektrik olayında yeniden yaşadık. Sonuç ta enerji bağımlılığı denilen bütünleşme ile resmen işbirlikcilik yapısının da Kuzey Kıbrıs da gidrek yerini Türkiyeleşme noktasına taşındığını anlamaya başlıyoruz. Bunlar Kuzey Kıbrıs da pek hala anlaşılmadı. Saçmasapan basitlik le düşüncel fakirliğe oynanıyor. Onca ünüversite ve bol akademik karyerlere karşın, enerji gibi dünyada yakan konuda dahi gereken bilgi birikimi dahi yok sa, ozaman neyi niçin konuştuğumuzun da kuşkuları artmaya hız verir.

Kendine has kurallar la yeni enerji kaplo bağlama anlaşması yapıldı. Bu daha ilk açılım la nedenli cihaletin oynu ve işbirlikcilik paylaşımın da tutsaklığını haykırıyor! Anlaaşma imzalanmadan önce yapılan tartışmalara, bizat başına devlet kuşu konulup, maliyenin başına oturan makamcı işaret et ti: “Ben de anlaşmanın içeriğini bilmiyorum”! Düşünün; Enerji politikası tamamen deyilştirilip, başka ülkeden hem de denizden bağlanacak kaplo ile gelecek enerji ile yeni bir süreci girilecek ve makamcılar dahi “içeriği bilmediğini” söylüyor! Bu durum Kuzey kıbrısın bir gerçeğini yeniden üretmekten başka bir anlam ifade etmez. Çünkü, dikat edin her konuda yapılan tartışmalar da daha içeriği bilinmeden veya siyasal amacı hiç kattırılmadan basit ayrışma ile birisi evet ci, öteki hayırcılık la bilgisizliklerin altında kendi fantezileri ile tartışıp, olanın da dışında gündemi tutmaya uğraşıyorlar. Bunu su da yaşadık. Konu öylesine basitleşti ki “siz temiz su istemiyormusunuz” daraltısına dek sokuldu. Oysa tartışanlar, kocaman makamcılar, diplomaları ile “akademisyenler” oluyor du. Helle de bundan nemalanma ile rant kayıplı eksene sıkışan beldiyelerin hikayesi de birbaşka tuhaflıklar manzumesi oldu.

Şimdi sıra elektrik konusuna geldi. Birisi sıkmaya başlar: “Türkiyeden ucuz elektrik gelecek” deyip, üstüne “Anavatanlı” hamasetini de ekler. Ama içerik dahi yok. Fakat, anlatıda laf salatası da boldur. Oysa enerji politikasının özü ve bu uygulama gerçekleri hiç konuşulmak istenmez. Hep şu algıya sarılınır “daha ucuz elektrik gelecek, daha ne istiyorsunuz”! Yetmedi mi “Burada üertim yapılmayacağı için de fitre gibi konular da çözülecek”! İlahi aklın teslimiyet belgesi bu denli net konulamaz dı! Ama alışılan işbirlikcilik ruhiyesi ile de bu gayet normal görülme düşüncesi de oluştu neyazık ki!

Peki onca şanlı ünversitemiz ki bolca parayla diploma alanlar, makamlara oturup sonra en yüksek maaş la hayatlarının sonuna dek yaşayanlar, bunları neden bilmek istemiyor? Dünyada herkes enetji tekeleri denilince nedenli dehşetlere düştükleri unutuldu. Ortadoğu gerçeğin de yatan enerji sorununun nedenli kanlar akıtığı şimdiler de pek konuşturulmaz. Helle de enerji ve su gibi bağımlı olmanın dünyaca kötü örnekler hiç verilmez! En iyisi mi “bize ucuzluk getirecek” lafına ve Türkiye hamasetine kapılıp orda kalalım. Bunun Enerji siyaseti ile alakasını da boş verip, ne olacaklara odaklanmadan güncel yaşama devam edilsin. Şunu dahi kimse bilmek istemez! Dünyanın en vahşi sermaye kesimi enerji bölümünde olanlar dır. Dünya kanlı tarihini yazarak bunu gerçekleştirdiler. Enerji fiaytı öyle denildiği gibi üretim birimiyle oluşmaz. Hat ta ençok petrol üreten ülkeler ğbenzin fiaytının Y.16 alır. Gerisi tüketim kesimiden dağıtımcı şirketler ve devletler de vergi alıp elde ederler. Siz elektrik fiyatında devletin nekadar vergi aldığını, mazot dan nedenli deyişik kesime vergi ödediğimizi anlamamızı hiç istemezler. Zaten yüksek fiyat la adeta bizi kandırıp, “uzun olacak” yalanıyla uyuturlar. Bundan pay alacak işbirlikcilerin cepleri de bundan dolacak. Zaten Kuzey kIbrıs Türkiye anlaşmasını imzalayan Sunat ile Beratın enerji dosyaları ile gelecek hesaplarını bir sorgulayıp öğrenseniz, her şey kolayca daha net anlaşılır.

Yine başka kandırmalar la oyalanırız. Yapılacak gerçeğin adını dahi söylemeden, “doğru yanlış” diye ayrışırız. “Kamu, arpalık, özelleştirme ve dışa bağımlılık” kuramlarını çok kolay karıştırıp darmadağın edip, cihaletimize sığınıp kandırılırız. Neyazık ki her konuda bilgisizlik hep kulanılır. Üstelik makamcının içeriği açıklamadan, kulandığı ses ifadeli laflara da inanacak belirli kitle de bulur. Şimdi bunun siyasal adını koyalım: Kuzey Kıbrısın Türkiyeleşme sürecinde enerji ayağı geliştiriliyor. Hiç dünyadaki oluşan böylesi ortaklaşmalar la burasını özdeşleştirmeğin! Çünkü her anlaşma ve bütünleşmenin de kendi koşulsal siyasal hedefi de vardır. Burada bilgisizlik nedeniyle makamcıların atışları hep işbirlikcilik karşılığı da neyazık ki olur. AB ile Türkiye aynılaştırma ofis hikayesini kaçının yutuğunu hala aklımızda tutmamız gerekir. Enerji konusunun sömürgeleşme eksenli de olduğunu unutmamak gerekir. Böylesi ulusalaşmadan uluslararsılaşma eylimi, hem kaynakların taşınması, hem de rekabet le ötekini yenme davranışları vardır.

Yine uluslar arası şirketler le devletlerin yaptığı anlaşmalar da devletlere göstermelik faydacılık altında, tüm yükü ilgili devletlere çıkarıldığı da hep gözden kaçırılıyor. Örneğin, Baku Ceyhan hat dı üzerinde olan Türkiye ile şirketlerin anlaşmasını iyi okuyan birinin, temel de devlet veya ilgili halk deyil de şirketlerin daha kolay kar sağlama kuralları konulduğunu görürüz. Onun içindir ki genelik le bu tip uluslar arası anlaşmalar da içerikten çok geçecek hatlardan alınacak ufak payın abartarak yüceleştirmesi probaganda algısına oynanır.

Tekrar edelim; Kamusal, arpalık ve özel ile işbirlikcilik hepsi ayrı içerikler içerir.Birkez bizdekinin kamusal deyil yönetim arpalık kuralına göre kulanıldığı nedense hep kaçırılıyor. Yanlışlar ve yandaşlama seçkileri hep kamusalığın özü gibi algılatıldı. Oysa birilerin nedenli avantalar sağladığı veya kiminin neden az elektrik ödediği hiç tartışılmak istenmez. Bizdeki arpalık gerçeği ile AKSa özeleştirme modeli vardır. Son anlaşma ile de dışa bağımlı işbirlikcilik açılımlı yeni siyasal hamle olacak. Bu kadar net olanı dahi tartışamıyoruz.

Enerjinin kar sömürme işdahının ekonomik ve siyasal ayaklarını birlikte ele almak gerekir. Oluşacak ilişki şekli ve paylaşım durumu bze konuyu anlatacak bilgiyi verecektir. Bakın Atun işbirlikcilik le teslimiyeti gayet güzel açıkladı “urada üretim olmayıp, dağıtım yapılacak” özeti çok anlam taşır. Tabi anlayana anlatır. Kimse enerji tekelerin vahşi sömürgeleşme olayını ise anlatma zahmeti de yoktur. Bakın enerji bağımlı bölgemize! Onca zenginlik barış ve refah deyil, resmen kan, katliyam ve göçler getirdi. Haalla anlamayanlar, işbirlikcilikte kalacaklarını zanediyorlar sa eski zengin otelcilerin günümüz durumuna baksınlar!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin