Hafta içinde Kuzey Suriye’deki Kürtler, Işid gibi İslamcı faşist bir örgüte karşı mücadele verir ve birçok mevzi elde ederken, Türkiye ansızın Kuzey Suriye’de mevzi kazanan ve kendi kürtlerine kendi aklınca kötü örnek olup onları da bağımsızlığa çekeceği şüphesiyle Kuzey Suriye’ye girerek Kürtlerin ilerlemesini engelledi. Senelerdir orada Işid’in bulunmasından ötürü rahatsız olmayan Türkiye bir anda Kürtlerin oradaki varlığından ötürü rahatsızlık duydu ve hemen o bölgeye operasyon başlattı.Tabi bu arada onları devamlı bombalama eylemlerine de girişmeye başladı. Bu durum bana göre Türkiye’yi Suriye bataklığına daha da fazla çekecek. Zaten ikinci günden itibaren PYD’liler artık Türk birliklerine ve tanklarına saldırmaya başladılar. Türkiye’nin Suriye’deki maceracı tavırları elbette hem merkezi Esad idaresinin hem de yakında bu ülkeye yardımda bulunan başka ülkelerin de tepkisini çekecek. Sungur Savran bu konuda bir yazısında şunları söylemekteydi:
“İddia bu, ancak kazın ayağının bundan fazla olduğu biliniyor. Türkiye, cephe gerisinde hiçbir “IŞİD temizliği” yapmadan, IŞİD’e karşı resmi olarak savaşa giriyor, bu bir.
İkincisi, Türkiye’nin yanı sıra ABD, Katar ve Suudi Arabistan’ın da desteklediği operasyona katılacak cihatçı grupların kapasiteleri şüpheli. Daha önce de Halep’in kuzeyinde IŞİD’e karşı savaşan bu grupların herhangi bir başarısı yok.
Üçüncüsü, yine cephe gerisi temizliği ile bağlantılı olarak, Türk ordusunun komuta kademesinin liyakatından tutulsun da alt kademelerin moraline kadar bir dizi soru işareti bulunuyor.
Dördüncüsü, Cerablus harekâtının IŞİD ile birleşen ve hatta onu aşan bir “Kürt koridorunu kesme” anlayışı ile çakıştığı biliniyor. Türkiye’nin Suriye topraklarına girişinin, Kürtlerin de bölgede hak iddia etmesi nedeniyle hem Türkiye’deki, hem de Suriye’deki Kürt sorununu karmaşıklaştıracağı açık.
Beşincisi, Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün öneminden bahsetmesine rağmen, ülkenin toprak bütünlüğüne yönelik çekiştirmeler yalnızca Kürtlerden kaynaklanmıyor. Ankara’nın desteklediği “ılımlı” gruplar, Nusra Cephesi dahil, Suriye’nin kuzeybatısında ve kuzeyinde bir dizi bölgeyi Suriye’nin egemenliğinden çıkartmış durumda. “Toprak bütünlüğü” yalnızca ülkenin topraklarının başka bir yere alınıp taşınmasından ibaret olmasa gerek. Suriye’nin egemenlik alanına yapılan her müdahale bir işgal girişimidir ve Türkiye Halep’in kuzeyine, merkezine ve güneyine cihatçı akışını sürdürdüğü sürece Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsetmek, Kürt düşmanlığı için bir kılıftır sadece”.
Benzer görüşleri savunan ve Türkiye’nin başından beri yanlıuş yaptığını yazan Fehim Taştekin ise BBC Türkçe’de Türkiye’nin Suriye’ye girmesini beş nedene bağlıyordu:
“Şimdi müdahale etmesinin beş nedeni var. Birincisi, Türkiye, IŞİD’i Cerablus’tan atan gücün Kürtler olmasını istemiyor. Malum Kürt koridoru endişesi.
Kürtler, Kobani ile Afrin arasında bağlantı kurmak için bu bölgeye özel önem veriyor. Tabi Rojava üzerindeki IŞİD baskısının bitmesi için de bölgenin temizlenmesi lazım.
İkinci neden cihatçı grupların Türkiye’nin kapıları açması sayesinde bu bölgeyi ele geçirmiş olması. Sonradan ortaklarını kovup tek başına hükmeden IŞİD buralarda temizlik yaparken de Türkiye ses çıkarmadı. Zaten Türkiye-IŞİD bağlantısı da bu olaylar nedeniyle kuruldu.
Ardından Türkiye IŞİD’in Rojava’ya karşı saldırılarını kolaylaştırdı. Son olarak da YPG’nin önüne konan Fırat’ın batısına geçemez kırmızı çizgisiyle esasen IŞİD’e de dolaylı olarak kalkan olmuş oldu.
Bu pozisyon Türkiye üzerindeki baskıları artırdı. Türkiye, YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin Cerablus’a operasyon yapmasını önlemek için kendi güdümünde gruplarla operasyon yapmak zorunda kaldı. Hem IŞİD’i destekliyor görüntüsünden hem baskılardan kurtulmak için bunu yapma gereği duydu.
Üçüncüsü, IŞİD artık Türkiye’yi de İncirlik üssünü açtığından beri artan oranda tehdit eder hale geldi. Artık hükümetin eli kolu bağlı kalamazdı. Gerçi içerdeki hücrelerle samimi ve ciddi olarak mücadele etmemesi de ayrıca sorgulanmalı.
Dördüncüsü, Türkiye Rus uçağını düşürdükten sonra Suriye’de oyun dışı kalmıştı. Bu şekilde oyuna dönme fırsatı buldu.
Beşincisi, bu operasyonla Esad karşıtı güçlere desteğin önünü açmak istemiş olabilir. Bu güçler Halep’te çok zor durumda”.
Türkiye kendi Kürt sorununu çözemedikten ve de işi sürüncemede bırakarak başka topraklarda şiddetle çözmeye çalışmakla, başka bir cephe açtı kendine. Üstelik bu cepheyi açarken, arkadaki cepheden de bayağı kayıp haberleri gelmekte ve kayıp sayısı yükselmekte. Rasyonel olan Türkiye’nin Türkiye’deki, kendi insanlarıyla barışa kavuşması bunun da tüm bölgeye barış olarak yansıması. Bölgede sorunlar bitmedi. Maalesef Suriye’ye girmekle yeni sorunlar henüz daha başladı…