Yeni Kıbrıs Partisi’nden Murat Kanatlı, Birgün Gazetesi için Ada’daki genel seçimi değerlendirdi:
Onur Erem – Birgün Gazetesi
Kıbrıs Cumhuriyeti’nde pazar günü gerçekleşen genel seçim ilginç sonuçlara yol açtı. Ada’nın güneyinin en çok oy alan dört partisinin oyları önemli oranda geriledi. Birinci sıradaki merkez sağ DISY ve üçüncü sıradaki merkez sağ DIKO’ya oy verenler beşte bir, ikinci sıradaki solcu AKEL’e oy verenler üçte bir, dördüncü sıradaki milliyetçi-sosyal demokrat EDEK’e oy verenler ise yüzde 40 oranında azaldı. Sandığa gitmeyenlerin sayısı ve küçük partilerin oy oranları ise arttı, Meclis’e ilk defa faşistler girdi. Seçim sonuçlarının Ada’ya etkilerini Yeni Kıbrıs Partisi’nden Murat Kanatlı ile konuştuk:
>> Seçimde ilk 4 partinin oy oranının önemli oranda azaldığını, buna karşılık son 4 partinin de oylarını artırdığını görüyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz? Seçime katılım neden yüzde 67’de kaldı?
Avrupa’nın birçok yerinde olduğu gibi geleneksel merkez partiler ciddi şekilde ya destekçilerini başka partilere kaptırdı ya da sandığa götüremedi. Katılım oranı Kıbrıs’ın 1960’taki bağımsızlığından bu yana en düşük oranda gerçekleşti. Bu, Troyka’nın kemer sıkma politikasını dayattığı birçok yerde de yaşanan bir olaydır… Kıbrıslı Rumlar’ın sandığa gitmemesindeki temel faktör birçok kesimin ekonomide yaşanan sorunlara dair Meclis’in yapabileceği bir şey olmadığını düşünmesidir.
Tüm bu süreçte rakamsal olarak en büyük kaybı AKEL yaşadı. AKEL 1960’tan beri en düşük oyunu aldı. Bunda bir önceki Hristofyas başkanlığında AKEL hükümetinin yaptıkları ve yapamadıkları etkili oldu. AKEL tabanını küstüren bir diğer faktör ise Kıbrıs sorununda yaşanan düş kırıklıklarıydı. Özellikle Hristofyas – Talat görüşmelerinin nihai bir sonuca ulaşamaması birçok kişide hayal kırıklığı yarattı.
Sosyal demokrat bir parti olduğunu söyleyen ama kullandığı politik dilinden dolayı nasyonal sosyalist bir pozisyona gelen EDEK’in kendi boyutu ile karşılaştırıldığında yaşadığı erime de dikkate değerdir. Yeni lideri ile girdiği seçimde, Kıbrıs görüşmelerindeki gizli bilgileri açıklayarak sükse yapmaya çalışarak milliyetçi bir söylemi yükseltmesi tabanını toparlamasına değil kaybetmesine neden oldu.
>> Seçimden önce baraj neden 1.8’den 3.6’ya çıkarılmıştı?
Bu konudaki yorumlar muhtelif ama en çok söylenen daha az partili, daha stabil bir Meclis’in oluşması umut edilmekteydi. Ama ters tepti, 8 partili, çok parçalı bir Meclis oluştu…
>> Avrupa Sol Partisi’nin pek çok üyesi, AB ekonomik krize girdiğinden beri oylarını artırırken Kıbrıs’ta AKEL’in gerilediğini görüyoruz. AKEL neden geriliyor?
AKEL’in gerilemesindeki en önemli etken bir önceki hükümet süreciydi. O dönemde özellikle kimi kemer sıkma politikalarına onay vermesi, kimilerine direnmeye çalışması ama bunu topluma taşıyamaması oylarında düşüşe sebep oldu. Ancak Kıbrıs’ta en önemli konu süren defakto durumun çözülmesidir de… Birçok kesim kuzeyde ve güneyde sosyoekonomik konulardan daha fazla buna bakarak da oy vermektedir. Bu nedenle 2010 yılında kuzeyde CTP’nin de en fazla oy kaybetmesinin etkeni Kıbrıs sorununda gösterilen performans oldu. Benzer konu 2016 yılında gelip AKEL’i de buldu…
Bunun yanında, Avrupa Sol Partisi içinde de AKEL’in pozisyonu hep farklı oldu. Yükselişte olduğunu belirtiğiniz partilerin izlediği siyasal çizgi AKEL tarafından benimsenmemekte, eleştirilmeye devam edilmektedir.
>> Nasıl bir koalisyon bekliyorsunuz?
Kıbrıs’ta başkanlık rejimi olduğu için bilinen anlamı ile hükümet koalisyonu olmayacak. Yönetimde yer alan parti, Meclis’ten yasaları geçirebilmek için belli ittifaklara girmektedirler. Örneğin yukarda Kıbrıs konusunda yaşanan düş kırıklığının bir ifadesi de hem AKEL’in hem de DISY’nin hükümette oldukları dönemde ret cephesi diye bilinen EDEK ve DIKO ile girdikleri ilişkiler ve onların Meclis’te desteğini almak için özellikle Kıbrıs sorununda kararlı olamamaları sürekli eleştiri konusu olmuştu. Bu nedenle güneydeki kimi köşe yazarları bu dönemde eğer Kıbrıs sorunu önemliyse DISY’nin AKEL genel sekreterinin meclis başkanı olmasını sağlaması ve meclis böylelikle Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik daha kararlı bir pozisyon geliştirmesi çağrısı yapmaktadırlar… Ama tarihsel olarak birbiri ile sürekli çatışan iki büyük partinin böylesi bir işbirliğine girmesi de çok zor gözükmektedir.
>> Seçimin bir diğer önemli sonucu da faşistlerin Meclis’e girişi oldu. Bunun ne etkisi olacak? Ulusal Halk Cephesi adlı faşist partinin oylarını üçe katlamasının nedeni nedir? Gelecekte Yunanistan’da olduğu gibi Kıbrıs’ta da kemikleşmiş bir faşist taban görecek miyiz?
Evet, bu seçimin dikkat çeken unsurlarından biri de Ulusal Halk Cephesi yani ELAM’ın aldığı oydur. Yalnız bunu doğru bir zemine oturtmak gerek, evet bu tehlikeli bir yükseliştir ve 2 milletvekili ile temsiliyetleri birçok alanda kendini hissettirecektir ama aşırı sağ unsurlar geçmişte de Meclis’te farklı siyasi partiler altında yer aldı.
Burada yeni olan ELAM’ın açık şekilde neo-Nazi örgütlenme olmasıdır. Ancak ELAM’ın aldığı oyun ne kadarı kendi örgütlenmesi, ne kadarı öfkelilerin oyu olduğu net değildir. Bu nedenle ELAM’a karşı solun, sosyalistlerin doğru bir antifaşist örgütlenme ile mücadele ederek kalıcılaşmasını önlemesi gelecek dönemin en önemli görevidir.
>> ELAM, adanın kuzeyi için, Kıbrıslı Türkler için bir tehdit taşıyor mu?
ELAM, tıpkı diğer faşist örgütlenmelerin yaptığı gibi, özellikle göçmen işçilere ve mültecilere sistematik olarak saldırmakta, saldırıların zeminlerini oluşturmaktadır ama Kıbrıslı Türklerin direkt hedef alan açıklamaları yoktur. 2011 yılında Larnaka’da göçmen ve mülteci işçilerin katılımı ile Rainbow festivali düzenlenmiş, orda bir Kıbrıslı Türk bıçaklanmıştı ama Kıbrıslı Türk olmasından dolayı değil, ordaki etkinliği destekleyen bir Kıbrıslı olmasından dolayı saldırıya uğramıştı. Ancak ELAM ve ona benzer örgütlerin mobilize ettiği birçok grup çeşitli zamanlar, güneye geçen Kıbrıslı Türklerin araçlarına saldırılar gerçekleştirmektedirler de… Bu nedenle resmi olarak ELAM, özellikle Kıbrıslı Türkleri şu ana kadar direkt hedef almasa da izledikleri siyaset ve kullandıkları dil nedeniyle örgüt üyeleri ve sempatizanlarında “doğru Yunan” olmayanları hedef alma ve şiddet uygulama eğilimleri yüksektir.
>> Seçim sonuçları Kıbrıs müzakerelerini nasıl etkileyecek? Müzakerelerin şu anki durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Maalesef müzakereler iyi gitmiyor. İyi gidiyor masallarına rağmen ortada somut bir şey yok. TC derin devleti ve Erdoğan’ın Akıncı’yı İstanbul’daki yemeğe taşıması ile yeni kriz sürecinin içine girildi, görüşme süreci şu aşamada sekteye uğramış gibi duruyor, Kıbrıslı Rum lider görüşmelere devam etmeyeceğini açıkladı, bunun nasıl gelişeceğini yaşayıp göreceğiz.
Seçim sonuçlar hem olumlu hem de olumsuz olarak müzakerelere yansıyabilir. Bu Anastasiyadis’in partisi DISY’nin alacağı tavra bağlı olacak. DISY kaybettiği oylarını geri almak için aşırı sağı da tatmin etmek için pozisyon geliştirme yoluna gidecekse, bunun görüşme masasına etkisi kötü olacaktır. Zaten geçmişte ret cephesi ile yapılan Meclis ittifakları her zaman görüşme masasını kötü etkilemişti, şimdi DISY’den kopanları geri kazanmaya da yönelik pozisyona girilirse, Kıbrıs sorununun çözümü yönünde gidişat kötüleşecektir…
Ama DISY’nin, Kıbrıs sorunundan dolayı düş kırıklığına uğrayan kesimleri de tatmin etmek için Meclis’te AKEL ile yakınlaşması, olası bir referandumda evet oyunun çoğunluk çıkması olasılığını ciddi şekilde artıracağı için, elbette ki görüşme sürecinin hızlandırmaya yönelik hamle olacaktır. Bu nedenle, bu noktada kilit parti DISY’dir, onun ne yapmak isteyeceği, müzakere sürecini de etkileyecektir. Ancak sandalye sayısı açısından geçmişten daha güçlü bir ret cephesi de Meclis’te yer alacak, bu nedenle önümüzdeki süreç kimse için de elbette kolay olmayacak.