Bütçenin bütünlüğü bir gerçek savdır. Bu sav devletin ve kurumların bütçelerinin tüm olarak onaylandığını ve bütçe yapma yetkisine sahip meclis veya kurum genel kurulunun iradesini temsil ettiği doğrudur. Ancak bütçeler kalemlerden oluşur ve onların da bütünlüğü vardır. Onlar da irade sahibi meclis ve genel kurulların saygı gösterilmesi gereken kararlarını temsil ederler.
Kamuoyunda deney sahibi olduğu bilinen kimselerin açıklamalar yaparak bütçe bütünlüğü dolayısıyla kalemlerin bütünlüğü yokmuş gibi konuşmaları temelden yanlıştır. Kalemler arasında oynama yetkilerinin bütçe yasalarında yer alması kalemlerin bütünlüğünü önemsizleştirdiği gibi davranmak bizdeki laçkalık dolaysıyladır. Melis yani bütçe yapma münhasır yetkisine sahip olan yasamanın harcamalardan sonra bütçe kalemlerinin aşılmasını cezalandırmaması laçkalıktır. Sayıştay’ın bunu denetim konusu yapmaması da adet olmuş ihlallerin ciddiyeti zaafa uğratmasını sonucudur.
Kanuni Sultan Süleyman’ın kanunları ben koyarım ama ben de uyarım dediği için tarihe kanuni diye geçtiği gerçeği hatırlanırsa meclis bile, kendi kararını ihlal edip önce harcama yapıp sonra kalemlerdeki değişikliği onaylatmasına engel olması ve hükümete ceza vermesi gerekir.
Tabii hükümeti cezalandıracak meclis nerede? Hükümet onu cezalandırır. Çünkü hükümet kurulunca güvenoyuna muhtaç olduğu meclisi emrine alır. Burası KKTC! Burası anasına bakıp demokratik hukuk devleti oluğunu sanan zavallı bir yönetim!
Bugün duruma bakıp yasal durum budur sanmak ve uygulamaları hukuki diye görüp deneyim sahibi ile öğrenmek yanlıştır. Hukukiliğe saygısı olanlar da çağdaş demokratik hukuk devletine meraklı olanlar da yanlışa düşmemek için Türkiye’yi değil çağdaş demokratik hukuk devleti olduğu bilenen devletlere bakmalıdırlar. Çok miktarda İngilizce bilenler İngiltere’ye bakabilirler, AB (Avrupalılar Birliği) ve AK (Avrupa Konseyi) mevzuatı da İngilizce olarak bulunabilir.
Hesap verebilirlik bütçe bütünlüğü ile yerine getirilmiş olmaz. Elbette bütçe bütünlüğü hakkında da hesap verilmelidir ama daha önemlisi her kalemin hesabını verebilmek gerekir. Kalemler arasında oynama hakkı verilmişse sınırlarına dikkat edildiği ve meclise ve halka hesap verilebilir olması gerekir. Her kalem bir bütçedir. Çünkü o kalemle ilgili birimin namusudur. Hesap verebilmek için kimin kalemi oluşturduğu, kimin öğütlediği ve projesi açık bir şekilde ortada olmalı ki “şurada yol şöyle yenilenirse trafik şu kadar güvenli olur, şu kadar diğer yerlerdeki trafiğe yardım eder” veya “şuraya kanal açılırsa sel basması sona erer” diye öğütleyenler de görülür. Ancak o zaman hesap verilmiş olur. Hesaba çekecekler de hesap sorarlar ve ödüllendirirler veya cezalandırılırlar.
Yemin fiyatını düşürürsek daha çok süt üretilir ve ekonomik gelişme sağlanır diyenin maliye ve ekonomi bakanının ertesi yıl hayvan sayısının çok arttığını ve yem bulunamaz olduğunu ve de süt ürünü ihracatını destekleme primlerini ödeyemez hale geldiklerini söylemesinin hesabını da verebilmesi gerekir. Bunun ancak kalemlerin de bütünlüğü ve gerekçelerinin kayıtta bulunması ile olsa olacağı bir yüzyıldır bilinmektedir. Ancak henüz bize ulaşmış değildir. Okulundaki ders kitabında bütçeyle ilgili bilgileri okuyanlar derine inmezse kırk yıl da yetkili bir yerde bulunsa gerçeği giremez; meğer kendi gayret etsin.
Almanya başbakanı Merkel Türkiye’de güçlü bir meclis görmek istiyoruz deyin Türkiye medyası ve ilerici çevreleri dâhil makale yazarları Merkel’in (bazılarına göre haddini aşarak) parlamenter rejimi savunduğunu iddia ettiler. Hâlbuki güçlü bir meclis parlamenter rejime has bir şey değildir. Başkanlık rejimlerinde de demokratik parlamento varsa güçlü meclis vardır. Örneği de ABD’deki Kongre’dir. Hiç kimse ABD’deki Kongre’nin daha az güçlü olduğunu söyleyebilmiş değildir.
Nitekim Avrupa Konseyi üye devletlere demokratik bir parlamento sahibi olmalarını buyurmuş ve izlemeye almıştır. Üye olmanın koşulu olarak demokratik parlamento sahibi olmayı koymuş ve izleme düzeni kurmuştur. Ancak Rusya ve Türkiye’nin bile üye olduğu AK bunu dayatamamaktadır. Zamanla uymalarını beklemektedir.
Türkiye’de AKP azınlığa düştüğünde yolsuzluk soruşturmalarının yapılmasını isteyen meclis çoğunluğu araştırma ve soruşturma komisyonları kurabilirdi ama meclisi toplantıya çağırmaya dahi güçleri yetmedi. Çünkü meclis, ancak yeni hükümet kurulursa bir şey görüşebilir diye bir madde vardır ve bizde de o maddenin benzeri vardır. Meclis hükümetin emrindedir, hâlbuki hükümet meclisin emrinde olmalıdır. Kapısında egemenlik kayıtsız şartsız milletindir der, meclis de egemenliğin tecelli ettiği yerdir denir ama palavradır.
Kalemler esaslıdır ve hesap verebilirliğin şartıdır. Onun için 20 kuruşa aldığı suyu 500 kuruşa satıyorsan gerekçen olacak. Kalemde su için sistemin bakım ve onarım ve diğer gerekleri için şu kadar harcadım gerisini de suyu kar amaçlı satmak değil başka şu hayırlı amaçlar için kullandım diye hesap görünür olmalıdır. Yoksa alinin külahını veliye geçirerek madrabazlık yapanlar bize de lor lo lo çekerler.
Bize şimdi ah vah ediyorlar. Belediyeler batarlarmış! Hangi işte maliyetini almadan ne yaptın diye sorsak ne yanıt verecekler? Ekonomik ve ticari yaşamla ilgili görevleri var. Onun için işyeri açma ve işyeri bulundurma harcı alırlar. Harcını alırlar da hangi ekonomik ve ticari konuyu düzenlediler? Ürün kalite denetim görevleri var diye tartı ücreti alırlar. Tarttılar diye tartmadan da para alırlar. Hangi kaliteyi denetlediler?
Su için fahiş fiyat uyguladılar da su kaçaklarını azalttılar mı arttırdılar mı? Şimdi hangi yüzle kayıp kaçak %40 veya %50 diye konuşurlar?
Yıllardır hesap verebilirlik veya hesaba çekilebilirlik veyahut accauntability diye konuşlar da hesap ortada yoksa, hesabı öneren ve onaylayan ortada yoksa ne anlamı var. Bu hesap verebilirlik bu kadar içi boş bir şey mi? Laf üretmekte ve laf kopyalamakta üzerimize yok. Şeffaflık ve hesap verebilirlik siyasetin de diline pelesenk oldu. Lakin mebuslar bile bilgi verilmemesinden şikâyetçidir. Onlar daha da utanmaz. Muhalifleri esirgesek bile bilgi yetkilerini dayatmak onların görevidir. Amma muhaliflerden mebusun yetkilerini an azından AK demokratik parlamento şartındaki kadar olsun artırmak için çalışır gördüklerimizi esirgemeliyiz.