Kimse kusura bakmasın! Söyledikelrim le kendini aynada bulma olasılığı da mevcutdur. Hep gerçeklerden kaçarak veya yerine göre şekilenerek günü kurtarma durumu sadece sistem yanlılarında değil, kendini bir eski devrimci gören kişilerin de bukalamunlaşan öteki gerçeğimizdir. Neyazık ki bunlara sık sık tanıklık etmekten çıkıp, artık doğalaşan kaypaklığın kendisi ile yaşamak zorunda kalıyoruz. Eski bir devrimci hele de tanıdık isimle karşılaşınca “sol geçmiş gevezeliğe” hemen sarılan şahıslar, biraz sonra da ABD dolarlı adamızı nasıl peşkeş çeken uzman düşünceli kişilikelerle de buluşuruz. Böylesi kaypaklık da söylenince de “devrimciliğe gönderme yapıp” kendini savunma refleksi de gayet doğal gelişir. Alıştık bildiğimiz ve yaşadığımız süreçle daha iyi dünya kurma adına verilen mücadelede olmayıp şimdi onun parsasını kendi yalanları söyleyerek sahip çıkıp tacirliğini yapanları kanıtsadık. Hat da; gözlerimize baka baka yalan söyleyip “zaten bunlar devrimci değildi” eklentisi ile yalan rengarenk aciteler hala sol adına pazarlamada yer buluyor. Solculuk dneip en çirkin liberalik oynanma sonucu da sosalistliğin inandırıcılığı yerine “hepsi ayni” kolay tutumların daha sert şekli ile solu ve faşistleri özdeşleştirme kolaylığına da prim sağlanmış olunuyor!
Bunları neden yazıyorum: nezaman bir devrimcilik, sosyalistlik gerçekle buluşma veya konuşma döngüsüne gidince, benzer kaypaklıkları hep karşılaştığım için artık yazmak zorunda kalıyorum. Kendini sağın neferi sistemi yaşatma adına makamla karar verme mercine getiren kişiler hala nedense duyulan bir sol simge karşısında ısrarla gösterişle kendini gösterip sanki günahlarından arındığını zaneden kesimelr epey sayısal artışa ulaştılar. Bu gerçeklik giderek şu genel yanlış algıya dek ulaşır! ABD iyi devlet olup, Kıbrısı da barışa getirecek ülke olarak savunan sosyalistleşen ama çıkar adına içindeki faşizmi gösteren tutumlarla savrulmaktayız. Oysa biraz sol denilen özneden düşünce aldıysalar, Emperyalizmin merkez ülkesi ABD gerçeğini ve dünyadaki olayların planlayıcı yerlerinde olma gerçeğini hep akılda tutulacaktı. Oysa doların cebe inmesi ile sanki tüm Kıbrıs sorununu 2 toplum yaratmışcasına, ABD yardımıyla çözüm adımlarının atılacağı idolojisinin uzmanlık etiketleri ile karşılaşmaktayız.
Özelikle Atmışlarla Açerson planından tutun Kisincır droktini ile adanın parçalanma gerçekleri dururken, bunları dahi yok saydırtacak tarihi bize kabulenmede eski solcu yeni ABD dolarcı bilimcilerin yeri oldukça önemlidir! Ayni hastalığı şimdielrde yine ister Kıbrıs sorununda, ister Türkiye Erdoğan konumunda yaşamaktayız. ABD AKP bakışı veya Kıbrısdaki niyetleri oldukça önemsenir. Önemsenmesi iyi* ANcak Emperyalist gerçek ve söz edilen sorunalrın da merkezinde sistemin olduğu nedense unutuluyor! Herkesin tekrarladığı “ABD isterse Kıbrısda çözüm gelir” kolay görüşü dahi dolarlaşan eski solcular ca bu dahi unutulan basit analizdir!
Son günlerde Kıbrıs konusunda ABD görüşü veya Erdoğanın ABD ziyareti ile yaşanan uyumsuzluk, kimilerini “belki ABD tavır kor da Erdoğan gider” umutlarını yeşerti. Unutulur ki ayni benzer kriz ikibinlerde yaşanırken, Mister ikinci BUŞ Erdoğanı yasaklı olduğu halde elinden tutup batıya taktim edip Türkiyenin başkanı ve siyasal “ılımlı islamın” lideri olarak tanıtmıştı! Sonuç malum……
Yine unutuluyor ki 12 Mart 12 Eylül darbelerinin ABD temelli siaysetin düzenlenme şekli de bedeli hep umutla bu müdahaleleri beklenyenlere ödetildi. Şimdi belli ki giderek kontrolsuz olan başta Ortadoğu projesi ve Suriye geriliminde denetimin kaybolup siyasal bakaklığa girilirken, Türkiyedeki Erdoğan hamleleri ile bazı sancıalr yaşanıyor. ABD müdahalesi demek, Türkiyeye ayar çekmek ve yeniden ortaklaşmayı bütünleştirmeden başka bir hamle olamaz! Özelikle gösere göstere ABD ziyaretinde korumaların gazetecilere yaptığı ve düşünce kuruluşundaki gazetecilere soru sordutmama tavır la Erdoğan için koşullar uygunlaşınca bir ayar çekilmesi muhtemeldir. Kamuoyu bu yönde medya ile yaşanırken, Obama da eleştirisini koyuverdi!
Özelikle gazeteci Anberin Zamana Amerikada Erdoğan korumaları tarafından yapılan çirkin küfürler ve artık dengenin bozulma mesajı Suriyeye dek yansırken, sistemin gereği bir ayar çekme olasılığı oluştu. Kimse şu farkı vurgulamıyor! “Tıpkı Kıbrıs gerçeğinde olduğu gibi” gelişmelr kötü olsa da içsel direniş le değişim değil, sistem içi bir üst baskılamadan alta ayar çekme sözkonusu konuşuluyor. Yapılamayan içsel direnç veya deyişim hareketi, sistemin yaratıcısı ABD tarafından beklenmektedir. Buda önemli bir yanlışı da kabulendirilmesi demektir.Reygın veya Buş dönemli ABD ayarları veya Obama dönmli bölgesel güçlerle Lipyadan Suriyeye yapılan müdahalerin sonuçları belli. Solun düştüğü en keskin imkar şu: kendi seçenek olamadığı ve konuyu salt içsel olarak algılama sonucu ABD dizayininden medet umulmaktadır. Nasıl ki görüşmelerde talebini dahi söyleyip dayatamayan Kıbrıs “solu” dönüp dış müdahale ile getirilecek çözüme mahkum oluşun versyonu şimdi Türkiyede ABD merkezli Erdoğan ayarı bekleme düşüşüne gelindi!
Tekrar edecem; çaresizlik malum. İçsel yetersizlik de öylesine net! Fakat şu yanlışa düşmek de tehlikeli: Sistemin neden olduğu ve bunun içimize dek yansıtma sonucu biz olayın özündeki merkezden yeniden sömürgeleşme yaratma ilacını içmeye hazırıza geldik!Hep özelikle işine geldiğinde geçmiş sol ezberle konuşan kesimin de yardımıyla unutuk: Kıbrıs müdahalesi ile Türkiye gerçeği kadar, Türkiyenin ABD bağımlı öteki genel gerçek de birlikte düşünülmelidir!Türkiyenin yaptıkalrını veya Erdoğanın Türkiyede uyguladıkalrını ABD müdahalesi ile düzeleceği beklentisi sanki şimdiye kadar hiçbirşey yaşanmamışcasınanın tutsaklığını kanıtlıyor. Amerikanın Emperyalist merkez olma gerçeği ile yeni sömürgecilikten ilhaklaşma adımlarını görmezden gelip basit ilişkielrle sorunlar açıklanamaz. Hala eyer CİA ile başlayan Özel Harp dayresi nesnesi ve buradaki yapılanışın birliktelik gibi önemli tarihi gerçeği hala sola anlatmak zorunda kalmak da bana resmen ızdırap veriyor. Ama solu kendi ezberine büründürüğ yerine göre acitelerle veya gösterişlerle söylemek de sol olmadan bireycil fırsatın kulanım esrumanı olarak hep yaşanacaktır.
Sol hareket alanında eyer hala ABD gerçeği anlaşılamadıysa, iç dinamik yetersizliği ile ABD müdahaleli dizayin politik beklentisi olunca, biz Emperyalist kuramı demek ki hiç düşünsel olarak kavratamadık!Dizayin, düzenleme veya bir üst sıçrama ile nefes alma ile sistem değişiminin temelden farklı olduğunu yeniden mi anlatalım? Sosyalistsiz sol ile ABD dolarlı sola düşmenin travması neyazık hergün birer acı örneklemle karşılaşıyoruz. Dünyadaki resmi ise; Kapitalist krizle çıkılamama koşulunda devrimci dönüşüm değil de faşist yapıların kitleseleşerek güçlendiğini yaşıyorsak, ozaman eksikliği de sistemin yeniden üretiminde değil, Neoliebral koşullarda neden sol hareketlerin varlık gösteremediğini sorgulamamız gerekir. Şunu hiç unutmayalım ki solsuz dünya sermayenin faşist baskıları ile katliyamlar ötesinde bir şey yaratamaz!