Yine bir hükümet bozuldu ve tahtaravalli gene UBP’den yana ağırlaştı. Bu defa da UBP devralacak hükümeti. Yani kırk yıldır devam eden hikayenin aynısı. Sonra başlayacak gene partizanlıklar, toprak dağıtımları, müsteşarlıklar ve devam edecek kanama. Sorunlar çözülmeyecek. Çözümsüzlük hamasete meze olacak ve gene uzayacak. Asgari ücret gene aynı kalacak. Ne yani CTP döneminde daha mı iyi olmuştu? UBP de eşel mobili kaldırmıştı, başa geçen CTP de… Ezdikçe ezdiler ahaliyi. Gene başladı seçim dilbazlıkları. Bu defa da çeşniye Özersay’ın Halk Partisi katılacak. Çözümsüzlük işi gene başka baharlara kalacak. Bu defa ne bulacaklar bilmiyorum. Geçen defa “Genç yüzler” demişlerdi ama hastalığımıza çare olamadı genç yüzler. Genç yüzlerin içinde serbest piyasacı, neo liberalist yüzler çıktı. Salla külahı al maaşı oldu gene halimiz. Oraya gelenlerin hiçbiri sorunlara çözüm olamadı. Olamayacaktı da.
Nedir peki hastalık? Yani erken seçimler kurtardı mı halkı sorunlardan? Ne münasebet, gene kırk yıldır devam eden olumsuzluklar bir o kadar daha birikti üzerimizde. Gene parayı Türkiye’den el açarak istedik ama artık Türkiye para vermeden önce başka şeyler istiyor. Yani “Artık para vermezseniz komünistler gelir”den korkan bir Türkiye yok. Ya nedir? “Aç kalın ama ben size cami yapmak için para veririm” diyen, bu arada tüm kaynakları, doğal kaynaklar dahil özelleştirmek isteyen, Kuzey Kıbrıs’a sömürgeci kafasıyla bakan bir Türkiye var sırada. Başa geçenler de, CTP dahil, bu anlayışa karşı bir çözüm üretemedi. Bırakın onu, sorunları tam layıkıyla halka açıp söyleyen veya tartışan da olmadı. El kırılır yen içinde kalır misali hiçbirşey bilinmiyor. Su konusunda anlaşmazlık neydi o da bilinmiyor. Yeni ekonomik pakette ne vardı bilen yok. Şimdi UBP İrsen’den sonra bu işi de halledecek. Geçen defa bayram yapılmıştı, halk sağı cezalandırdı diye ama , kişiler değişse bile sağ gene güçlü olarak çıkmıştı. Bırakın bunu CTP’yi sol olarak saymak da hataydı aslında. Onlar da neo liberalist poltikaları savunuyor, özelleştirmeden başka bir alternatif görmüyorlardı. Gerçekten öyle mi? Özelleştirmeden başka alternatif yok mu bu ülkede?
Bilimde bir söz vardır: “ Bilimde ne tek bir yanıt, ne tek bir çözüm, ne de tek bir alternatif vardır” diye. Peki nedir Neo liberalizmin alternatifi? Elbette planlı ekonomi… Bankaları kontrol altında tutacaksın. Doğal kaynaklarını, enerji kaynaklarını, tüm üretim kaynaklarını, yeraltı ve yerüstü tüm kaynaklarını devletleştireceksin ve ülke içinde de faiz, pahalılık neyse ortadan kaldıracak, bankalardan tutun tüm mali kurumları ve piyasayı kontrol altına alacaksın. Kooperatifleri tekrar canlandıracak, kollektif üretim çiftlikleri oluşturacaksın. Piyasa bu şekilde hem üretim fazlası hem de para değeri olarak ucuzlayacak. Olamaz mı?
Obama’nın ülkesini övmek istemem ama Obama biraz da olsa bazı alanlarda küçük ve önemsiz sosyal politikalar uyguladı. Üretim arttı, sağlık alanında halk ucuz sağlık olanakları buldu, yüzbinlerce istihdam sağlandı . 2008’deki ekonomik yıkım şu anda yok. Ekonomi bu emperyalist ülkede normale döndü. Peki ABD yaptı, bazı şeyler uyguladı, başarıya ulaştı da, bizde niye olmasın sol pollitikalarla? Obama gelmeden önce ABD’de bile gerçekten büyük bir yıkım ve işsizlik hakimdi. Bugün yüzbinlerce istihdam elde etti ABD. Nasıl? Elbette tam olmasa bile çok az sosyal politikalarla. Obama sağlıkta da başarılar elde etti. Borçlarını tümüyle değilse bile azalttı. Açıkça söyleyeyim, Neo liberalist politikalarla değil elbette. Bizde Kollektif çiftlikler kurarak, sosyal piyasalar yaratarak, üreticinin ve de halkın ezilmesinin önüne geçmek mümkündür. Bize imkansızdır denilmektedir ama yalandır. Çünkü şu anda bu adamların da bir şekilde bu bozuk düzenle bir menfaatleri bulunmaktadır. Belirli azınlık elitler maalesef kazanmaktadırlar ve hatta işbirliği bile yapmaktadırlar. Podemos, syriza gibi partilerin oy patlaması yapmalarındaki sebep aslında üretim alanında ve halka bu üretimin eşit bir şekilde paylaşılacağı fikrini vermede başarılı olmalarıdır. Çin’de de demokratik bir istikrar olsa ve halka eşit bir şekilde oluşan artı değer ulaşsaydı, bugün Çin de zor durumda olmazdı ama orada olanlar daha fazla haksızca bir şekilde elitlerin ve bürokratların artı değere el koymalarıdır.
Halka, sosyal, eşit paylaşımcı, sol politikalarla erişilir ve halkın yönetime katılması sol örgütlenme modeliyle sağlanırsa, muhakkak sol da başarılı olacaktır.
Sol adına yola çıkıp bugün sağcılardan daha da sağ neo liberalist olanların, hükümette karşılaştıkları kötü durum aslında gerçekten sol politikaları takip edememeleri yüzündendir. Kıbrıslıtürk halkı, bağımsızlık, demokrasi ve de sol politikalarını, sol kadrolarla ve de örgütlenmelerle gerçekleştirmelidir.