yaklaşımlarÖzkan YıkıcıFaşizmin ayak sesleri mi? – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Faşizmin ayak sesleri mi? – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Aslında soruyu yanlış sordum: Dünyada kurumsalaşma hızına giren Faşizme ne isim koymalı! Daha neti; Son dönem de ABD seçimindeki Cumhurieytci adayın probagandası ile başkanlığa yakın oluşu, Avusturya başkanlık seçiminin ilk turunda ırkçı adayın iyi bir oy ile birinci sıraya oturması, Türkiyede AKP devlet yapılanmasında Türkislam sentezli yeni İslam faşizmin etiketlenmesi, Avrupanın birçok ülkesinde ırkçı partilerin ikinci sıraya gelmeleri, Doğuda dini otoriter devletler le sömürgesel yeniden yapılanma ile bağımlı Emperyalist ilişkilerin kurumsalaşma hareketlerinin toplamına bakıp da faşizmin yeni dönem şekilenmesi olarak okunabilinir mi? Eyer yaygın bir sosyalist örgüt ağı olsa, dünyadaki gelişmeleri hem sistemsel siyasal gerçekler le hem de oluşan devlet biçimlerine bakarak, zengin bir faşizim kuramını da tartışıl halde olacaktık. Eksiklik burada gizli!

Türkiye de Türkislam sentezli İslami otoriteleşmenin adeta baskıalrla örülen yapılanması kadar, devlet biçimli tek liderleşme otoritesi de yaşanmaktadır. Bunu yasal kılıf la hukuksalaştırma hamleleri de çoktan gelişti. Avusturyadan gelen ilk aşamanın başkanlık seçimi rakamı ise orada da faşist kitlesel oluşum la seçim le kazanma ivmesinin yükseldiğine tanık olduk. Danimarka, isveçi hiç konuşacak değilim! Hele de Birgün Gazetesindeki Evrim Coşar Bilginin isviçredeki Kaptplan olayı da bize öyle sakin düzenli kapitalist yapıda yaşamadıkalrımızı gösteriyor.

Faşizim kuramı Emperyalist çağda kimlikleşip kuramsalaştı. Tekelci burjuvaların kriz dönemlerinde devlet biçimi olarak seçkilerinden birisi haline geldi. Genelikle kitlesel karşılık çeşitli sınıflarda oluşurken, egemen sınıflar yönetemedikleri veya krizler döneminde kitleleri kontrol etme adına Faşist devlet yönetimine yönelirler. Alman ve İtalyan egemenleri bu yöntemi uyguladılar. Genelikle şu hata özelikle sol kesimde yerleşti! Nezaman faşizim duyulursa, kıyas hep Almanya veya İtalya ile yapılma yanılsaması oluyor. Japonya dahi faşist ken bu ilgili cendereye konulmuyordu!…

Oysa Faşizim sınıfsal siyasal yönetim olarak tekelci veya işbrilikci sermayenin devlet biçimlerinden birisi oluyordu. Bu seçenek de kriz veya yönetememe dönemindeki egemen sınıfların iktidarı koruma adına baş vurdukları bir yöntemdi. Ancak; Marksis veya öteki sol kesimler ençok eleştirdikleri muhavazakarlığı dönüp bazıları kendi kulanıp, kavramlaştırdı. Faşizmi Alman ile İtalyan kıyasıyla sınırlayıp, sadece oradaki Ulusalcılığın ırkçılaşması ile kavrayan epey solcu oldu. Bunun sonucu da yeni sömürge ülkelrindeki baştan olan otoriterlikle faşis devlete dönüşmeği hiç kavrayamadılar. Kavrayanlara da ortodoksça eleştiri yaptılar. Yeni Sömürge dönemindeki Türkiye, Filipinler ve Şilide bu net şekilde yaşandı.

Günümüzde sol hareketlerin cılızlığı, sermayenin politik probaganda hakimiyeti ve dolarlar la bilimci algı oluşturma uygulama sonucu, Faşizim birçok kuram gibi belekten sildirtildi. Nasıl ki Emperyaaalist kavram yerine “globalaşma, küreseleşme” deniliyorsa, Faşist yapılara da “ırkçılar, aşırı sağ, radikal İslamcılar”  gibi imgeler takıp özünden ayrıştırma ince politikası yapılmaktadır.

Günümüzde Faşist devlet yapıları yine dini veya ulusal ırkçılık kulanılıp şekilendirilmektedir. Siyasal  öteki gerçek le faşizim devlet biçimi olarak uygulanırken Ortadoğu geniş coğrafyasında ağırlıklı din idolojisi ile devlet biçimi olurken, batıda ulusal ırkçılığı kulanmaktadır! Devletin sınıfsal özü ile yönetim ilkesi faşizmi günümüz koşullarında geliştiriyor. Avrupa da girilen ve birtürlü çıkılamayan kapitalist ekonomik kriz le sarsılan toplumlardaki yöneliş solun eksikliği ile de sağa ırkçılıkla kayıyor. Burada temel birkaç noktada yoğunlaşıyor! Sorunları gelen yabancılara ekleyerek, yabancı düşmanlığı üzerinden kitlelere yaklaşılıyor. Kirz le uygulanan kemer sıkma politikaları sonucu artan eşitsizliği de hem yabncıların üzerine atma, hem de AB yapısındaki kurumlara ihale ederek ulusalcılık dönüşümüne sarılınıyor! Kaybedilen hakların yabancılara gitme probagandası ile kriz nedeniyle oluşan çöküş kitleleri başta kaybetmeye başlayan orta sınıfları resmen faşistlerin kucağına attı! Bunu direk AB ülkelerinde yaşıyoruz.

Doğuda ise hem batıya karşı olmayı din le özdeşleştirme yolu ile kültürel muhavazakar İslamcılığı inançla bütünleştirip otoriterlik güç le devlet biçimine çevirme süreçleri yaşanıyor. Faşizmin idolojik aygıtları din veya ırkçı ulusalcılık yine kulanılırken, yönetim de yabancılaşmanın ve liebralist bireycilik sonucu sosyal ekseni kulanma silahını da güzel ce yaptılar.

Faşizmin kelime olarak etkin korkutma gerçeği sonucu da burjuvalar buna “ırkçılık artışı” olarak simge verme eylimini gösteriyorlar. Halbuki; özelikle neolierbaleşme ile idolojik eksiklik içinde olan muhavazakarlar çoğukez ırkçılığı tutuculukla harmanlayıp kulandılar. Buda batıda ırkçı partilerin muhavazakarları teslim alma düşüncesini de oluşturdu. Fransa, İngiltere ve Almanya bunun en net örnekleri. ABD dün ikinci Buş, bugün ise seçime kazanma yakını Trump resmen görüşlerine bakıldığında faşist içerikli olduğu ortada. Ama Neolierbal çevreler kurumsal olrak popilist posmoderincilik başarısı ile bunarlı sildirtip, yerine “yumuşak” ifadeler le kitlelere korku oluşturmayı de engelediler. Böylelikle faşist içerik yerine ırkçı tehlike veya son ABD de olduğu gibi seçmenin taktiri ile kuramı hiçeleştiridiler!

Bunların toplamı şuraya gelir! Yaşanan sınıfsal mücadele, keskineleşen eşitsizlik, artan sorunlar, sisetmin kriz içinde olup seçenek üretememesi sonucu, doğal olarak kitleleri hem kontrol, hem de başka hedeflare yöneltme adına Faşist tipi otoriter devletlere de yönelinir. Almanların Göbelsini hiç unutmayın. Zaten unutanlara günümüzde çok anısatılan bir simgedir. İşte yoğun iletişim sayesinde ve popilist kültürleşme sonucu, yukarda sıraladıkalrım gayet kolay neyazık ki gerçekleşiyor.

Türkiye devletinin geldiği aşama, Avusturyadaki başkanlık seçiminin ilk turu, ABD seçimlerindeki probaganda etkin idolojik esrumanlar hepsi sol eksiklik le kitlelerin nasıl faşizme yönelme ikilemini yeniden kanıtladı. Anımsatalım: Alman Sosyaldemokratlar ile Komonist parti milyonlarca oylarına karşın kurşun atmadan Hitlere iktidarı vermekle epey dönem suçlandılar. Yarın bu karanlık dönemden çıkılınca yine birçok mutlaka yüzleşme olacaktır. Şimdi adı konulmayan faşizme, yarın “neden kolay teslim olunduğu” sorulacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin