YKP Yürütme Kurulu Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri değerlendirdi. Açıklama şöyle:
Kıbrıs Türk Toplum Lideri Güzelyurt (Omorfo) bölgesinin güney yönetimine verileceği iddialarını yanıtlayan Anastasiades’in çıkışını yanıtladı ve insanların çözüm beklerken ihmal etmelerini getirecek bir haberin duyurulmasını istemediklerini gösterecek şekilde “kimse bizden yaşamı durdurmamızı beklemesin” dedi. Bunu rekabet edebilirlik raporunun açıklanması toplantısında, Surinam’ım ve Bangladeş’in altına düşen ülkesinin sorunlarına değinirken yaptı.
TC elçiliği siyasi partilerimizin değerlendirilmesini yaptığı ve sonra tepkiler üzerine elçinin sunuş yazısını da genel değerlendirme kısmını da kaldırdığı ve yenisini bu değerlendirmeleri çıkararak yayımladığı metinde ‘siyasi partiler popülisttirler ve yalnızca Kıbrıs sorununu değerlendiren bir seçmen var ve ekonomik sorunlar ve oportünist tutumlar halk tarafından kaale alınmaz’ dedi. Akıncı da Bangladeş’ten ve Surinam’dan zengin Kuzey Kıbrıs’ın rekabette onlardan geriye düşmesini mi eleştirdi. Ancak neden rekabet-edebilirlikte 141. sırada kalmanın üzerinde duracağına Kıbrıs sorununda ustası gibi daha çok konuştu. Popülizm şikâyetlerini ve TC elçiliğinin üç yılın değerlendirme raporunu ele alacağına AB temsilciliğinin kendisini 15 dakika görme isteğini ve Omorfo konusunu dile getirdi.
Popülistler öyle yapar değil mi? Su sorunu ve Omorfo konusu, Kıbrıs sorununu ilgilendirir. Onu bırakıp mesajlar vermek halkı ekonomik gerilemelerden uzak tutmak ve kendini sorumlu görünmekten kurtarmak isteğidir.
BM’nin kararları tüm tarafların onayıyla “durumu güçleştirecek adımlardan kaçının” der. Su sorunu Kıbrıs’ın kaçta kaçını Türkiye’ye veriyor. Türk tarafı Omorfo’yu vermeyi çok kez kabul etti ise de verilemeyecek hale geldiği söyleniyor. Mal tazmin komisyonunun tazminat ödediği Rum mallarının Türkiye’ye ait hale getirildiğini öğrendik. Öyleyse çözüm nasıl olacak?
Bir taraftan çözüm için bir adım önde olmaktan bahsetmek, diğer taraftan değil Rumlara mal vermek bir tarafa Kıbrıslı Türklere bile yer kalmayacak oldubittiler yaratılıyor.
Şimdiden güney “su antlaşmasını kabul etmeyeceğiz ve bu antlaşmayı birleşik Kıbrıs’ın uyacağı anlaşmalardan saymayı kabul etmeyeceğiz” demiştir.
Buna rağmen iki taraf da bazı ilgili yabancı devlet de çözüm için samimi çabalar görmekten memnuniyet belirtmektedirler. Bu da halkın merakını çekmektedir. Çünkü çaba değil öyle görünmek önemlidir. Kıbrıslı Rum yönetim de bu yüzden sessiz kalmaktadır.
Halkımız bilmelidir ki iki taraf da dünyanın istediği iyi çocuk olduğunu kanıtlamak için göz boyamaktadır. Dünyanın ilgisi eskisi gibi umut gecikince azalırsa çözüm olmayacaktır. Çözüm gelecekse dünyanın ilgisi kuvveden hakikate ve fiile çıkarsa gelecektir. Bizimkiler eskileri gibi halkı kandırma ustasıdır ve halkımız onları yanıltıp gücünü kullanırsa çözümü getirebilir.