.YeniçağmanşetYKP görüşme sürecinin saklı gerçeklerini ortaya koydu
yazarın tüm yazıları:

YKP görüşme sürecinin saklı gerçeklerini ortaya koydu

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yeni Kıbrıs Partisi, bugün, 15 Şubat, Pazartesi günü sabah saat 11:00’de YKP Genel Merkezi’nde Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri değerlendiği “görüşme sürecinin saklı gerçekleri” başlıklı basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısı Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı, Parti Meclisi üyesi Alpay Durduran, Rasıh Keskiner, Hamit Aygün ve Lefkoşa İlçe Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Özyücekök katıldı.

Basın toplantısı başında Kanatlı, YKP açısından Kıbrıs sorunun çözümünün önemine dikkat çekti, bu nedenle böylesi bir basın toplantı yapma ihtiyacı olduğunu söyledi. Daha sonra sözü Alpay Durduran verdi. Durduran görüşme sürecine dair partinin görüşlerini ortaya koydu, sorulara cevap verdi. Okunan açıklama şöyle:

“İşler iyi gidiyor, gelişme var” derken Kıbrıslı Rum liderin yaptığı bilgilendirme toplantısı ardından sızdırılan haberlere saraydan gösterilen tepkiler, oynanan oyunu gözler önüne serdi. İşlerin iyi gittiği havasına katılan Eide işe karışarak federal Kıbrıs’ın nasıl oluşacağının 11 Şubat belgesinde bağlandığını ve tekrar konu edilmesine anlam vermediğini açıkladı. Ancak görüşmeyi, dünyayı “çözüm için çaba harcıyoruz” diye kandırmak amacıyla, propaganda için yaptıklarını ifşa edecek şekilde liderler açıklamasız geçiştirdiler.

fotoğraf kaynağı (TAK)
fotoğraf kaynağı (TAK)

Bu onlara, suçlama ve iyi görünme oyununa bağlanmadan devam etme şansı verdi.

Halkımızın, anlaşma isteği olan kesimlerin bunlara dikkat etmesi gerekmektedir.

Barışçılığı şüphe kaldırmayacak olan kesimlerin şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu unutmaması gerekir. Barış gerçeklere dayalı ve mikro milliyetçiliğe dur demekle gerçekleşebileceğini hatırlamakla sağlanabilir. Askeri güç veya yumuşak güç diye tanımlanan siyasi güç dengesi ile sağlanır gibi olur ama ilk güç dengesindeki değişiklik ile yıkılır gider.

Kıbrıs federal devletinin kuruluşu konusunda liderlerin anlaştıkları ve 11 Şubat belgesinde yerini aldığı Eide tarafından da açıklanmıştır. O belgeyi tekrar okursak görürüz ki ‘federal devlet, iki devlet tarafından şimdikiler bozularak da kurulacak’ gibi bir niyet veya işaret yoktur. Ayni zamanda şimdiki aynen kalacak ve federe kanatlar sonra oluşturulacak diye bir şeye de gerek duyacak bir şey içermemektedir. 11 Şubat belgesinde neler yapılıp federal Kıbrıs’ın oluşacağı yeterli bir şekilde anlatılmaktadır. Başka bir şeye ihtiyaç yoktur. Eide de bunu teyit etmiştir. Çünkü Eide, belgeye başka şey yazıp başka şey kasteden birisi değildir.

İnsanlarımız bu gibi tutumlara şans tanımamalıdır. Birbirlerine dürüst olamayan liderlerle sorun çözülemez. Söyledikleriyle kastettikleri ayni olmalıdır. Ne kastettiklerinden bağımsız olarak dürüstlüklerini korumalarını sağlamak özgür basının ve genel olarak halkın yükümlülüğüdür.

Akıncı, federal Kıbrıs’ın şimdiki Kıbrıs cumhuriyetinin kapatılmasıyla kurulacağını söyler gibi konuşmasını izah etmek durumundadır. Anastasiades de federal devlet eskisinin devamı olacak derken kimin eskisini ortadan kaldırmaya çalışacağını ve BM’den ve AB’den kaydını silmeyi istediğini açıklamalı ve her gıcık olanın söylentilerine yanıt verirken kuşkular yaratmamaya özen göstermelidir.

Omorfo verilemez diyen Erdoğan veya Davutoğlu’na ve “her KKTC yurttaşı, Kıbrıs ve AB yurttaşı da olacak” diyenlere de kimin cesaret verdiğini öğrenmeliyiz.

“İki kesimlilik derken sadece politik çoğunlukla sınırlı değildir. Biz kuzeyde nüfus ve mülkiyet anlamında sarih çoğunluk olmayacağımız bir antlaşmayı halkımıza onaylatamayız” diyerek Akıncı yeni bir kırmızıçizgi daha çiziyor…

Bunlar barışın veya çözümün çok uzağında olduğumuzu kanıtlıyor. Birilerinin barışçıların ortadaki aldatmacayı gerçek çaba olarak görmeleri için çalıştıkları açıkça ortadadır.

“7. Taraflar görüşmeleri güvence altına almak için olumlu bir ortam yaratmayı amaçlayacaklardır.” diyen 11 Şubat belgesi uygulanmakta ve olumlu ortam korunmaktadır ama maddenin devamında “(Taraflar) “karşılıklı suçlamalardan ve müzakereler hakkında kamuoyuna dönük diğer olumsuz yorumlardan kaçınmayı taahhüt ederler” de demektedir. Bunu söyleyebilir miyiz? Eide bile onlara susun demek gereğini duymuştur. Belgede (taraflar) “Aynı zamanda birleşik bir Kıbrıs beklentisine dinamik bir hız sağlayacak güven arttırıcı önlemleri uygulama çabalarına girişeceklerdir” derken de sözler tutulmamaktadır. Dinamik bir hız sağlayacak adımlar atılmamaktadır.

Sayın basın mensupları, YKP olarak görüşmeleri hep destekledik. Bizim şart görmediğimiz uzlaşmalara da “olsun varsın, düzeltme şansını elde ederiz” diye oy bile verdik. Yoksa Annan Planındaki, arasında köprülerle aşılan yollar ve hudut kapıları önerilerini dahi görerek oyladık ama eleştirilerimizi de yapmaktan çekinmedik. Annan Planını oylamayı erteleyelim ki zamanımız olsun ve halkımızı aydınlatalım yoksa reddedilecek diye biz de ret oyu vereceğiz diyen AKEL’e fırsat verilmesini onaylarken de ses ettik ama gürültüde kayboldu. Bu kez ayni titizliği gösteriyoruz ama bu gidiş iyi değildir.

Anastasiades, “bir tarafın güvenliği, diğer tarafın tehdidi ise bu nasıl olacak?” diyor; Akıncı, “TC’nin garantisinin olmayacağı bir antlaşmaya halkımız onay vermez” diyor. Bunlar anlaşmaya nasıl varacak?

Mevcut garanti sistemini çok daha kötü hale getirecek “Türkiye Kıbrıslı Türkleri, Yunanistan Kıbrıslı Rumları garanti etsin” gibi önerileri olumlu görüş diye inanarak yapanlar oldukça çözüm olmaz.

Erdoğan ise “AB’nin verdiği sözlere güvenmeyiniz” diyor yani AB güvencesini reddediyor…

Türkiye, 1964’en beri her fırsatta amaç olarak, “bir, Türkiye’nin hak ve vecibeleri, iki Kıbrıslı Türklerin güvenlikleri” diye esasın birincisini açıkladı. Sık sık da “garanti antlaşması olmasaydı da müdahale ederdim, hangi devlet etmezdi böyle durumda” diye resmi açıklama yaptı.

Garanti antlaşmasında garantörlerin hiç anlaşmadığını bilmeyen mi var? Her biri ayrı görüşler taşımaktadır. BM iznine tabi olan müdahalenin silahla yapılabileceğini sade Türkiye söylemektedir. Türkiye “60 mil uzaktaki bir adada olacak olaylara gözümüzü kapatamayız” da demektir. Şimdi garantörlük konusunu çözüme engel yapmak, çözüm istememekle eş anlamlı olmaz mı?

Çözümün bir anda tazminatlar gerektirdiğini düşünüp en ağır sorun demek nasıl barışçılık olur? Hesap yaparken ve her zaman barış refah ve fırsat verecek demezler mi? Eide bunun büyük bir sorun olmayacağını sıkıntının başlangıçta görüleceğini sonra çözümün maliyeti karşılayacağını ve en sonunda tüm adanın bundan büyük yarar sağlayacağını belirtti. Zaten bunlar Annan döneminde de konuşulmuştu.

Birileri belli zamanlarda uzlaşmazlık gösterilmesini kararlaştırmış gibi gelişmelerin aleyhine tepkiler yaratmaya çalışır ve liderler de buna katılırlar. O halde liderler de gelişmelere onay verdikleri halde o gelişmelere sahip çıkacaklarına kışkırtmayı tercih ediyorlar.

“Kıbrıslı Rumlar bir Kıbrıslı Türkün adil sürelerle ortak federal devletin başında bulunabilmesini hazmedemeyeceklerse bu antlaşma olmayacak demektir” diyen Akıncı bir kırmızıçizgi çiziyor.

Dönüşümlü başkanlık kırmızıçizgi imiş! Ne değişti ki eskiden Kıbrıslı Rum cumhurbaşkanı tamamdı ama şimdi ırkçı oldu? “Sayımız az ama azınlık değiliz” derken şimdi neden genel oyla cumhurbaşkanının olması yıkıcı oldu? Zamanında ağırlık oyla Kıbrıslı Türk cumhurbaşkanlığı da bir topluma ait olmadan çözülebiliyordu, şimdi olamaz mı? Çapraz oyla ve başkan yardımcısı ile beraber seçime gidilecek çözüm yolları da var; ama öneriler reddedildi.

Taraflar sürekli Kıbrıslı Rumların veya Kıbrıslı Türklerin yararına bir andlaşma veya çözümü tekrar edip durmaktadırlar. Oysa biz, tüm Kıbrıslıların yararına bir andlaşma ve çözüm için çalışılması gerektiğini savunuyoruz. Günümüzde Amerika’da dönüşümlü olarak ten rengi başkan tartışması var mı? Dönüşümlü olarak Hristiyan, Müslüman veya Musevi başkan da olsun tartışması var mı? Yoktur. Amerikalı olması yeterlidir. Bizde de hukuk devleti olacaksa cumhurbaşkanının Kıbrıslı olması yeterli olmalıdır.

İlgililer önce Kıbrıs’ın çıkarını düşünerek hareket etmeyi kabul etmeli ve ona göre Kıbrıs’ın kişiliği saygı kazanmalıdır. Yabancıların çıkarlarını kollamaktan vazgeçilmelidir.

Kıbrıs’ın yeniden birleşmesini destekleyen siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini, bireyleri Kıbrıs’ta bir antlaşma bulunması için süren görüşmelerde başka şey söyleyip başka şey kastedenlere karşı taraf olmaya, ses vermeye çağırırız.

Sayın basın mensupları katıldığınız için teşekkür eder sorularınızı bekleriz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin