yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKürt coğrafyasındaki sarsıntılar – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kürt coğrafyasındaki sarsıntılar – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kimse artık başını kuma gömemez. Yine, yaşanan Ortadoğu’da Kürt coğrafyasındaki epey çelişkili yapıyı da görmezden gelemez. Ayrıca: inkâr edilemeyecek kadar Kürt hareketlerinin hem ülkesel, hem de yöresellikten evrenselliklere dayanan değişken konumdaki oyuncu olduğunu da kabullenmek zorundadır. Kıbrıslılara gelince: eyer siz Ortadoğu endeksli ada sorununu söylerseniz; o zaman bölgedeki Kürt gerçeği ile siyasal kart olma olgularını da inkâr edemeyecek kadar yakınınızda olduğunu da hissedeceksiniz! Madem Kıbrıs sorunu deniliyor, Kıbrıs adasının Ortadoğu Rüzgârından etkilendiği de kabulleniyor, etrafın sarsıntılarının adayı da sardığına inanılıyorsa; o zaman bu rüzgâr içinde sorunuyla gelecek ufkun nasıl olursa olsun, değişecek gerçeği ile Kürdistan coğrafyasını da izlemek zorundadır. O zaman Kıbrıslıların hiç yapmadığı Kürt sorunu tartışması da adeta adanın genel politikanın sorunu sözlerinde mutlaka bir paradoksal içerik de oluşmuş demektir.

Çok kolay söylenip, risksiz olan ezberimiz vardır: “Kıbrıs sorunu Ortadoğu bölgesinin de nedenleri ile şekillenir”! Daha basit halk dilli kabul la “Kıbrıs sorununda dış dinamikler belirleyicidir” kelimeleri kolayca risksiz şekilde yan yana konulma kolaylığı vardır. Fakat iş gelip bu kelimelerin içeriği ile Kıbrıs sorununu konuşmaya dayanınca da “hemen bilmezlik ile otosansürün” esiri olunur. Kürdistan veya tek tek 4 ülkeye yayılan Kürt nüfuslu coğrafya da bunlardan biridir. Öyle bir gariplik var ki; dünya dahi artık Ortadoğu özelikle 4 Coğrafya oyununda Kürtler üzerinden siyaset ve ittifak düşman çizgileri oluştururken; Sorunu olup da bunu Ortadoğu’da ki durumla özdeşleştiren Kıbrıslılar Kürt olaylarını nerede ise hiç konuşmuyor. Tıpkı Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye’nin resmi söylemleri dışındaki Türkiye’yi görmezden gelme düşüncesi gibi…

Konuyla alakalı çok daha fazla söz etme şansım da vardır. Fakat konum o değil! Olay şu: Ortadoğu özelikle Suriye ırak coğrafyası resmen altüst oldu. Artık herkesin birleştiği gerçek, ilerde neolursaolsun, Suriye ve ırak eski yapıda kalamayacak! Yine herkesin ortaklaştığı şu Ortadoğu coğrafik siyasal gerçek var: Bölgenin dördüncü halk kesimi olan ve devlet kurdurtulmayan Kürtler,bukez eski krizlererden farksız, hem çeşitli örgütsel boyuta geldiler, hem de yeni masa başında kart olarak yerlerini aldı. Bunun derinliği veya tek tek veya geneleştirme olasılığı ise, bölgesel savaşlar la uluslar arası güçlerin de geleceği sonuçta şekilenecektir.

Yukardaki basit net resim artık Kürtlerin de tarihsel ilk defa siyasal oyuncu olarak katılımını görüyoruz. Elbet tüm kesimler gibi de Kürtler tek tip veya şöylesine bir siyasal aktör değil de bölge gelişmelerine ve 4 ülkedeki tek tek gelişmeler sonucu oluşan bir değişken yapısalıkla süreçt bulunuyor. En gerçeğini de belirtelim: şuanda Ortadoğudaki 4 ülke içinde en az haklara sahip olup kabulenmeyen Kürtler, ençok nifusları olup, hesapta 4 ülke arasında en demokratik denecek Türkiyede geride kalmış durumdadır. İrandan dahi Türkiyedeki Kürtler siyasal ve insani haklar bakımından geride kaldılar. Üstelik Kürtlerin mücadele ederek epey bedel ödemelerine karşın, hala anadilde eğitim ve geniş bir kitlesel çevre tarafından ortak halk olarak kabulenmiyorlar! İnanmazsanız Suriyedeki, ıraktaki ve irandaki Kürtlerin durumu ile karşılaştırın!***

Başka bir pencereden bakacak olursak; hesapta dünya listelerine veya AB eksenine bakacak olursanız; AB en yakın ülke Türkiye; Kürtlerin yaşadığı 4 ülke içinde en demokratik gelişkinlik algısı yine Türkiye olurken; nedense hala Kürt sorununda en geride kalan ülke paradoksunu da kimse kıyasa katmıyor! Dahası var; Türkiye birçok ülkede yaşayan dini İslamcı suni kesime veya kendine göre Türkleştirilmiş azınlıklar üzerinden siayset güderken; kendi ülkesindeki Kürtlerin düne dek adını dahi ağır suç sanarken, kimse bunu kıyaslamaya dahi yeltenmiyordu. Eskiden birçok Kıbrıslı ancak Türkiyeye gidip de konuşmalarını gizli gizli dinledikten sonra, Türkiyede Kürtlerin olduğunu zorlanacak kadar sonra kabuleniyordu!

Bunları şimdi neden anımsatıyorum! Çünkü: Ortadoğuda son kağoslarda ilk defa tarihsel olarak Kürtler de yaşanan kırılmalardan enazından kendi bölgesel yönetimlerini dahi oluşturdu. Irak ve Suriye resmen Kürdistan bölgeleri olarak fedral veya kantonal yapılar olarak dünyada siyasal kabul görüyor. Dahası; bunların ilerde bağımsız olma olasılıkları dahi belirli kesimlerde öngörü olarak da kabulenme noktasına gelindi! Şüpesiz bu tartışma salt düşünce bazında değil; yaşanacak altüstlerle yeniden şekilenme içinde belirlenecektir. En büyük sıkıntı yine Türkiyede yaşanıyor. İnanmıyorsanız, güncel haberlere bakın; en kanlı baskıların Kürtler üzerinden Türkiyede yapıldığını göreceksiniz. Neolursaolsun; eskiden örgütlenme nedeniyle Türkiye daha “demokratik” görünüm nedeniyle Kürtler için çekim alanı olurken; şimdi varılan gelişmeler sonucu; Türkiyenin Kürt coğrafyası oldukça geride kaldı! Neyazık ki Türkiyeleşme gerçeğine karşın, hala bunu bizde pek görmek isteyen de yoktur.

Şu garipliği de yazacam: bizdeki klasik ezberler hep “madur olup, ikincil yurtaşlık ile eşit haklarımızın verilmediğinden” yakınılır! Bunun üzerinden de politikalar bolca yapılır. Aslında denilen şekli ile olsaydı; dünyanın birçok ülkesinde ikincil veya kabulenmeyen halkların mücadelesine burada da duyarlılık yaratılması gerekiyordu! Bunun olmadığını da neyazık hep yaşadık. Hat da; Türkiye ve resmi idolojik yakın ülkelerdeki ezilen etnik veya mezhepli halkların taleplerine ters bakma idolojisi bizde kökleşti. Gerek Kürtleri, gerek Filistinlileri veya öteki halkların durumunu, bizler dediğimiz gibi ezilerek mücadele ederek günümüze geldiysek; onları da anlamamız gerekmezmiydi?

Şimdi yeniden Ortadoğuya dalalım: Suriyeye bakın; herkes ıŞİD karşıtı* Elnusra tipi Elkaydecilere bakış biraz bunalık! Türkiye gibi bazı ülkeler bunları direk karşıt yerine, hala değişik esrumanlarla mahsun göstermeye devam ediyorlar. Ancak: Elnusra tipi hareketlerin suriyede öyle gelecekleri pek yok. Suriyede şuanda en örgütlü ve etkin olmaya aday Esat devlet güçleri ve alternatif kantonlarla Kürtler olmaktadır. Onuniçin Kürtler itifak ekseni ile gelecekteki Suriyede mutlaka yerleri şu koşulalrda olacak gibidir! Kürtlerle Ruslardan ABD yelpazesine varan herkes yakın olma eyliminde, Çünkü: örgütlü bir yapı olup, Suriye iç dinamiklerinden birisidirler! Tek direk karşı çıkıp düşmanca tavır koyup, “Terörist” deyecek kadar ielri giden, Türkiye! Tabi konu Kürt ve 4 ülke gerçeği olunca da; türkiyedeki ister PKK ve ister HDP Suriyeli PYD ile direk idolojik yakınlıklarının da olduğu imkar edilemeyecek kadar netdir!

Irakta ise Kuzey bölümü resmen Kürdistan olarak kabulenildi. Burada yine Kürtlere has örgütler de oluştu. Barzanai hareketi feodal aşiret yapısı ve direk batı eksenli olurken; Goran ve Yurtsever hareketleri daha demokrat ve aydın karateerislik kent hareketleri olarak artık siaysal yerel oyuncu oldular. Burada en Kürtleşip bölgeleşen hareketlerden birisi PKK olmaktadır. Irakta yandaşı, Suriyede siyasal nerede ise askeri alanda ortaklaştığı PYD ekseni ile bölgesel oyuncu oldu! PKK artık salt Türkiye değil, bölgesel oyuncu haline geldi. Kürtler içinde PKK yanında Barzani de ıraktan çıkıp genel kürt hareketi olmak için, Türkiye ve batılılar özelikle Suriye ile Türkiye Kürtleri üzerinde denemeler yaptılar. Girişimler tutmadı! İranda ise daha biraz zayıf olsa da, ilerdeki iran hareketlerinin eyer demokratik yönleri de olduğu zaman, pek de Barzani ekseninde olmayacakları da belli!

Şu hep karıştırıldı: HDP Türkiyeleşmeye çalışan bir hareket olarak hamleler yaptı. Belli ki şimdilik neyazık ki muhavazakar Türkiyeliler ve hat da Kemalisler buna pek yanıt vermiyor! Oysa PKK direk kürt eksenli davranarak bölgesel oyuna oynuyor. Nitekim; ırak ve Suriye çatışmalrına PKK kesimi de giriyor. Böylesi koşulalrın getirdiği farklılaşmalar da vardır. Burada daha önceki yazdığım bazı dikate alınması gereken uarıları yeniden yazarak şimdilik yazımı noktalayacam:

Türkiyede özelikle gidrek ırkçılaşıp Kürtleri ret eden baskılar, artık kırılma aşamasına doğru gidiyor. Siz bir kesimi baskıalrla ret ederek tutma çabanız, zamanı geldiğinde oluşacak kırılmalarla sizden ayrılırlar. Saddam öylesi bir lider değildi! Resmen gücü ve baskı makinesi vardı! Fakat Saddam tavsiye edilirken de oluşan boşluktaki ilerleme, şimdi Kürtleri nerede ise kopma noktasına getirdi. Özelikle yapılan Dolmabahçe protokolu ile adım atılmışken, ansızın yeniden resmen kirli içsavaşa dönüşle, sonuçta istenmeyen ahalinin birgün koşullar sonucu nereye varacağı da net olmaz. Kardeşlik ve eşitlikciğin anlamı malum. Sanırım bazı Kıbrıslılar bunu beyinlerini zorlarsa kendileri de bulurlar. Unutmayın; bizde eğitim Türkçe ayrı olarak yapılmasına ve birçok hak eşit düzeyde olsa da, sorunlar yaratılmıştı! Bizde adı dahi duyulmayan sorunlar şuanda Türkiyede içsavaşa gidecek nedenler oldu. Anadil eğitimi gibi!

Böyle karışık gibi gelen; ancak: düşündükçe net olan sorunları anlayıp konuşurken de dikat etmek de size kaldı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin