TC’deki Seçim sonuçlarını doğru kabul ederseniz seçimin de adil ve demokratik yapıldığını kabul etmek zorunda kalırsınız, ama bu çok yanıltıcı olur. Unutmayınız ki rakamlar her zaman doğruyu söylemez.
Rejimi tehdit edecek mevcut iktidarın tahtını sallamaya aday insanların taraftarlarının meydanlarda kitleler halinde öldürülmesine dikkat çekerim. Politika bile yapılmadı… Düşünsenize HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bombanın patlamasıyla birlikte yapacakları tüm miting ve gösterileri iptal edip üç hafta boyunca Avrupa’ da kalmak zorunda kaldı. Çünkü can güvenliği yoktu ve herkes sindirildi. Medya tamamen teslim alındı, TV’ler tek elden kontrol edildi, uygun bulunmayanlar uydu yayınından çıkarıldı, iş adamları vergi sopasıyla susturuldu. Seçim arifesinde bazı gazetelere el konuldu, doğudaki yerleşim birimlerinin çoğunda sıkıyönetim ilan edildi ve Kürtlerle savaşın çıtası iyice yükseltildi. Böylece en azılı Erdoğan karşıtlarının bile onun yanında yer alması sağlandı. Korkunun, demokrasinin bir numaralı düşmanı olduğu bir kez daha tescil edildi.
AKP’nin toplum mühendisliğini çok iyi kullandığını bir kenara not edin.
Demokrasi tartışma kültürü demektir. Ama kampanya süresince bırakın tartışmayı TRT’de AKP 30 saat yer alırken Ana muhalefet partisi toplamında 5 saat, MHP de bir saat bile konuşamadı. Demokrasinin umut partisi HDP’ye ise sadece 18 dakika yer verildi ki bunun çoğu da görüntüden ibaretti. Buna CHP ile MHP’nin alternative politika üretmedeki yetersizliğini de ekleyin, AKP’nin toplum mühendisliğini çok iyi kullandığını bir kenara not edin. Ortadoğu ülke insanlarının güçlünün yanında yer aldığı gerçeğini de sakın gözardı etmeyin Bu sonucun az bile olduğunu görürsünüz.
HDP’yi dışlayan her davranış duvara toslamaya mahkumdu ve öyle de oldu
Dahası 7 Hazirandaki seçimlerde Mecliste blok olarak hareket edilse AKP devre dışı kalabilir, hükümet olanaklarını kullanamayınca hızlı bir erime sürecine girebilirdi. Ancak özellikle MHP’nin HDP’yi sürekli dışlaması bu sonucu da beraberinde getirdi!
Halbuki HDP’yi dışlayan her davranış duvara toslamaya mahkumdu ve öyle de oldu.
Bir de sözde aydın kesimin oy istedikleri kesime aleni ”Aptal, geri zekalı işte Aziz Nesin söylemişti” gibi yaklaşımları kaçınılmaz sonu beraberinde getirdi. Kusura bakmayın ama seçimlerde oy talebinde bulunduğunuz insanlara böyle yaklaşamazsınız, yaklaşırsanız da sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız.
AGİT heyeti başkanı Andreas Gross: ‘’Seçimler adil değildi, korku ve terör hakimdi’’
Türkiyedeki seçimlerle ilgili Avrupa Konseyi gözlemci heyeti bakın ne saptalamalarda bulunmuş: ‘’Seçimler adil değildi, korku ve terör hakimdi’’ AGİT heyeti başkanı Andreas Gross ise şöyle diyordu: ‘’ Sosyal mühendislik var. HDP bu süreçten en olumsuz etkileneniydi, en büyük mağdurdu ve bu da amaçtı zaten. İkinci mağdur da CHP idi .Şiddetin ardından istedikleri gibi kampanya yürütemediler. MHP de mağdur çünkü sosyal mühendisliğin asıl hedefinde olandı, AKP biliyordu ki; sadece MHP’den oy alabilirdi. Diğer oylar katılımın artmasıyla geldi.”
Andreas Gross, seçim sonuçlarına ilişkin bütün Türkiye’nin bildiği ama sonuçların yarattığı şok nedeniyle dile getirilemeyen çarpıcı saptamalarda bulundu. AKP’nin toplum mühendisliği yapıp kanlı terör olaylarını ve katliamları kullanarak seçimleri kazandığı, Türkiye’ye büyük zarar verdiği saptamasında bulundu, bu zararın uzun süreceği uyarısı yaptı. Erdoğan’ın kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman gibi gördüğünü, verdiği zarar nedeniyle ödemesi gereken bedeli ödemediğini de belirten Gross, 102 kişinin yaşamını yitirdiği, 500’ün üzerinde kişinin de yaralandığı Ankara Barış Mitingi Katliamı’nı AKP iktidarının bildiğine ama önlemediğine inandığını kaydetti.
İşte Türkiye bu koşullar altında seçime girdi, unutulmasın ki ‘’korku demokrasinin düşmanıdır’’.
Herkesin HDP’ye bir teşekkür ve bir de özür borcu vardır.
Yine de moralinizi bozmayın. Demokrasi olmayan ülkelerde oybirliğiyle seçilseniz de bir süre sonra herşeyin ters yüz olduğuna tanıklık edebilirsiniz! Bazen kazandığınızı düşündüğünüz anda kaybetmiş de olabilirsiniz. Unutmayınız; uzak ve yakın arasında çok ince bir çizgi vardır! Uzak olarak gördüğünüz şey aslında çok yakın da olabilir! Bunun için karanlık rejimlerin tarihçesini incelemek yeterlidir.
Yine de çoook ama çook şanslı sayılırsınız; dikkat çekerim HDP yurt dışından gelen oylarla son anda Meclise yelken açıyor, ”Hey sen! Seni Başkan yaptırmayacağız” politikası kıl payıyla da olsa şimdilik başarılı oluyordu! Şimdi bunun ne kadar önemli olduğunu anlamak için bir empati yapın: HDP Meclise girememiş olsa AKP 400 sayısına ulaşacak, Başkanlık sisteminin önü ardına kadar açılmış olacaktı! Bu noktada herkesin HDP’ye bir teşekkür ve bir de özür borcu vardır. Düşündüğünüz gibi ve yansıtıldığı gibi büyük Usta çok da mutlu değildir. Çünkü çok küçük bir farkla Başkanlık rejiminin kapıları uzlaşı dışında şimdilik yüzüne kapanmıştır!