.YeniçağyazılarDünyamızda yaşanan sorunlar karşısında geliştirilen bilimsel düşünce sistemi ile edilgen, kaderci, teslimiyetçi...
yazarın tüm yazıları:

Dünyamızda yaşanan sorunlar karşısında geliştirilen bilimsel düşünce sistemi ile edilgen, kaderci, teslimiyetçi zihniyet – Hasan Caner

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Dünyaya egemen olan “ Emperyalist Küresel Güçlerin” uyguladıkları vahşi kapitalist sistem , neo-liberal politikalar , anti- demoktatik yönetimler ve faşist iktidarların sebep oldukları, savaşlar, ölümler, terör vahşetleri, toplu katliamlar, göçler, mültecilere yaşatılan zulümler, açlık ,yoksulluk, sosyal, kültürel, siyasal , yıkım” ile “ sosyo-ekonomik” felaketler ve “ekonomik sorunlar” karsışın’da insanların genenlikle benimsedikleri veya savundukları iki temel düşünce şekli vardır. Şöyle ki ;

  1. 1. Ülkeler bazın’da veya “Dünya” genelin’de başarısız, kötü yönetimlerin sebep oldukları “sosyal-siyasal” ve “sosyo-ekonomik” felaketler ile yaşanan olumsuzlukları kabullenen, sineye çeken , kaderine razı olan , toplumsal sorunlar karşısın’da “çaresiz ve alternatifsiz” olduğunu düşünen , pasif, teslimiyetçi, “EDİLİLGEN DÜŞÜNCE SİSTEMİ” ile.,
  2. Dünyamız’da yaşanan sorunlar karsışında, olayları ve problemleri bilimsel olarak araştıran, sorgulayan, eleştiren, analiz eden, alternatif fikirler ile pozitif çözümler üreten, “ BİLİMSEL DÜŞÜMCE SİSTEMİ” şeklinde “2” ana başlık altlnda sınıflandırabiliriz.

Evrensel insan hakları bildirisindeki ifadeye göre; Dünyadaki her canlının bir yaşam hakkı olduğu gibi insanlar arasında’da, renk, ırk, coğrafya yada statü ayırımı yapılmaksızın her bireyin veya her grubun kendi fikirleri ile düşüncelerini özgürce ifade etme ve savunma hakkı vardır . Bağnaz, ırkcı, şövenist , faşist ve ön yargılı düşünceler dışında kalan bir çok insan tarafından bu evrensel düşünceler kabul görmekte , söz ve yazı ile de ifade edilmektedir. Çoğu zaman bazı aydınlar, düşünce özgürlüğüne olan saygısını ve inancını belirtmek için ; “senin fikirlerini benimsemiyorum ama senin fikirlerini özgürce ifade ede bilmem için canımı bile vermeye razırım sözünü, yazıp söylemektedirler.

Dünya genelinde “Evrensel insan hakları, düşünce özgürlüğü, demokrasi” gibi çağdaş yönetimlerin göştergesi olabilecek bu terimler, aydın insan kesimleri arasında, sözlü ve yazılı olarak, yaygın bir şekilde, ifade edilmektedir. Fakat somut (fiili) olarak Dünyamızda yaşanan bir çok anti- demokratik uygulamalar ve insan hakları ihlalleri karşışında bu söylemler genellikle sözde kalmaktadır. Fiili olarak gelişen birçok olumsuzluklar karşısında genellikle çözüme yönelik alternatif düşünceler ortaya konmamakta konsa bile bu düşünceler somut bir şekilde uygulamaya geçirilmemektedir.

Bu düşünce şekillerini, güncel hayata dair fiili olarak yaşanan bir kaç örnekle somuta indirgeyecek olusak, Örneğin; TC’den, Kuzey Kıbrıs’a deniz altından borularla getirilen suyun yönetimi konusunda yapılan tartışmalar neticesinde olusan farklı düşünceleri, iki şekilli bir ayırıma tabi tutabiliriz.

Şöyle ki; Ada’ya getirilen bu suyun yönetimini Kıbrısta bulunan kurum veya kuruluşların yapamayacagını, yalnızca “TC. Su İşleri Müdürlüğünün” yönetebileceğine inanan ve savunan keşimleri, “ Kaderci Teslimiyetci Düşünce Sistemi ” temsilcileri olduklarını kabuk edersek ., Bu suyun yönetiminin, Yapılacak “bilimsel çalışmalar ve düzenlemeler” ile Kıbrıs’daki mevcut kurum ve kuruluşların “kordinasyonu ve organizasyonu” ile “mümkün” olabileceğini savunanlarıda “ Bilimsel Düşünce Sistemi” temsilcileri oladuklarını şöyleyebiliriz.

Yine Dünya genelinde “sosyo- ekonomik” ve “siyasal” sorunları yaşandığı ülkeleri ve bu ülkelere hakim olan düşünce sistemlerini kıyaslayabileceğimiz bir başka örnek verecek olursak .

örneğin; Ortadoğuda bir çok sorununla boğuşan ülkeler ile Dünya genelinde büyük bir felaket sahne olan Süriye’deki savaş , ve bu savaş nedeniyle bir çok sorun yaşayan “Süriye’ halkları arasında yaygın olan düşüce sistemi hakında, genel bir değerlendirmede bulunacak olursak;

Genellikle süriye’de olduğu gibi bir çok sorunun yasandığı Otadoğu ülkelerin ortak özelliği; Bu ülkelerin tümü “Geri kalmış veya Bıraktırılmış, Totaliter Rejimle Yönetilen, Yoksul , Dindar ve Antidemokratik” ülkeler olmaları vede bu ülke halkları arasında yaygın düşünce şeklinin ise ; Çoğunlukla hep “ Kaderci, Teslimiyetci , Edilgen Düşüce Sisteminin” ve “ zihniyetin” bu ülkelere hakim olduğunu görürüz..

Genel olarak , edilgen, teslimiyetçi, kaderci düşünce yapısında olanlar , mevcut iktidarların ve egemenlerin sebep oldukları sorunlar karşısında, sorgulayıcı, alternatif yöneticiler ve yönetim sistemleri ile somut cözümler talep etmek yerine, pasif, edilgen, teslimiyetçi bir tutum sergilemektedirler. Bu tutumlarını savunabilmek için genellikle öne sürdükleri ve “Kıbrıs Türk Toplumu “ arasında sıkca dile getirilen sözlerden birkaç örnek verecek olursak;

– Olacağın önüne geçilmez., Kaderimse çekerim.

– Biz ne yapabiliriz ki., Bütün ada ülkelerin’de böyledir.,

– Göç ve İşsizlik bütün ada insanlarının kaderidir.,

– Biz birşey bilmeyiz (ben bilmem anam bilir) .,

-Gelen ağam giden paşamdır., Ağam ne derse “o” olur.,

-Biz bir şey yapamayız., Bizim elimizden bir şey gelmez., Biz gan ayaklıyız.,

– Biz üretemeyiz., Biz yönetemeyiz., ,

Alternatifimiz yoktur, v.b’ gibi, “Edilgen ve Teslimiyetci” tutum” ile davranışlarına kılıf olabilecek ve sıkca söylenen bu sözleri örnek olarak verebiliriz.

“Bilimsel Düşünce Sistemine” dair genel bir değerlendirmede bulunacak olursak, şöyle bir genellemede bulunabiliriz; Sorgulayıcı ve Bilimsel Düşünce Sisteminde, hiç bir zaman sorunlar karşısında, “çaresiz ve edilgen” bir davranış sergilenmez . Sorunlar karşısında her zaman alternatif fikirler ve çözümler aranır. Bilmsel yöntemler ile tespiti yapılan bir sorunun alternatifi, yine bilimsel çözümlerdir. Bilimsel düşünce aynı zamanda bir pozitif düşüncedir ve pozifif düşünce, hangi durumda olursa olsun her zemen alternatifler üretir. Pozitif düşünce; daha önce öretilmiş kalıpların çizdiği sınırların ötesine geçebilir, çözüme yöneliktir ve her zaman alternatifi vardır. Bilimsel doğrular ispatlamıştır ki, her olumsuz olgunun, her zaman, bir alternatif tezi (anti- tezi) ve bir alternatif çözümü vardır.

Bilımsel düşünceye inadığını söyleyen bir çok aydın insanın da çoğu zaman yaşanan “ sosyo – siyasal” ve “sosyo- ekonomik” sorunlar karşısında görüş ayrılığına düştüğünü şöyleyebiliriz. Şöyleki;

İnsanlar çoğu zaman yaşadıkları ülkelerde yaşanan “sosyo – politik” ve “sosyo- ekonomik” sorunlar karşısında mevcut iktidarın veya yaşadıkları bölgeye hükmeden egemenlerin uyguladıkları “ekonomik sistem” ile “sosyal – siyasal” politikaları yeterli görmekte, desteklemekte yada kötü yönetimler karşısında tarafsız edilgen bir tavır takınmaktadırlar. Bu düşünceler içerisinde olan insanlar, mevcut sorunlar karşısında mevcut iktidarın her şeyi yaptığını başka yapılabilecek bir şeyin kalmadığını ve başka alternatiflerinin olmadığını düşünerek , kaderlerine razı olmaktadırlar.

Bu umutsuz,kaderci, edilgen, teslimiyetci ve alternatifsiz düşünçeler karşışında , özgürlükcü, eşitlikci, katılımcı, çağdaş ,bilimsel, aydın, ilerici, sorgulayıcı ve mücadeleci, pozitif bilimsel düşüncenin, her zaman insanlığın ve çevrenin sorunları karşısında alternatif düşünceleri ile çözüm önerileri mutlaka vardır. Bilimsel alternatif düşünce açısından “Dünya ve insanlık” için, her zaman “umut” vardır. Çünkü Dünyamızda yaşanan bir çok “hayati” sorunun cözümü için yapılabilecek şeyler, henüz yapılmadı ve tüm alternatif çözümler denenmedi . Dünyamız’da yaşanan bir çok felaketin nedenleri olan “kötü yönetim sistemlerinin” ve kötü yöneticilerin mutlaka alternatif “ yönetim sistemleri” ile “alternatif yöneticileri” vardır. “Yoktan hiçbir şey var olmaz , Var olan bir şey’de nedensiz yok olmaz”!

Umudun ve devrimci düşüncenin önde gelen, en cesur ve en yürekli sözcülerinden biri olan, “Büyük Üsdat , NAZIM HİKMET’in” yazdığı gibi

-en güzel deniz: henüz gidilmemiş olanıdır.
-en güzel çocuk: henüz büyümedi.
-en güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklarımız.
-ve sana söylemek istediğim en güzel söz
-henüz söylememiş olduğum sözdür”.”

Nazım Hikmet Ran

Yukarı’daki, büyük Üsdat, Dünya şairi ve yazarı olan Nazım Hikmet’in” dizelerinden’de anlasılacağı gibi , sorgulayıcı, devrimci, ilerici ve bilimsel düşünce sistemin’de, en kötü durumlarda bile umut her zaman vardır. Umut en son ölür ve umutsuz yaşanılmaz. Bu nedenle her zaman umutlu olmalıyız ve yapılan kötülükler, yanlışlıklar ,haksızlıklar ile yolsuzluklar, karsışında her zaman sorgulayıcı olmalıyız. Edilgen değil etken olmalıyız. Her zaman ve her durumda , mutlaka yapılabilecek daha iyi ,daha güzel şeylerin olabileceğini bilmeliyiz. Daha çok adalet, daha çok demokrasi, daha çok eşitlik ile daha çok özgürlüğün olduğu bir Dünyanın kurulabileceğine inanmalı ve bu yönde çalışmalıyız. Özelde kendi “ülke insanımız” genelde ise tüm “Dünya halkları” arasında daha güzel, daha eşit ve daha adil bir paylaşımın olduğu, savaşların olmadığı daha barışcıl bir Dünya ile tüm bunları sağlayacak “sosyo-siyasal” ve “sosyo-ekonomik” bir “Yönetim Sistemi” ile yönetilmeyi hak ettiğimizi düşünerek , her zaman daha iyi ve daha güzeli talep etmeliyiz.

Haksızlıklara, sömürüye, başkılara, işkencelere, işgallere, savaşlara , zorunlu göçlere, mültecilere yaşatılan açılara ve tüm zülümlere karşı , onurumuzla, sevgi ve barışa olan inancımızla tüm insanlık olarak dayanışmalı ve daha güzel, sorunsuz bir “Dünya” için mücadele etmeliyiz . Dünya kaynakları adil ve eşit paylasıldığı zaman tüm insanlığa yeter.

Ünlü Şair, Sait Faik Abasıyanık’ın şiirinde vurguladığı gibi,

“Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”

Sait Faik Abasıyanık . 

Yukarıdaki dizede vurgulandığı gibi, Düyada yaşanan sorunları aşabilmemiz için, öncelikle mevcut düzeni (statükoyu) kabullenmeyip , her zaman daha iyiyi ve daha güzeli talep etmeliyiz. Bu talebimizde bulunurken hiçbir zaman bencil olmamalı, ve öncelikle “empati ” yapmayı öğrenerek, “Dünya ile insanları” sevmekle işe başlamalıyız.

Her şeyin daha güzelini arzulayan ve bu arzulanan güzelliğin ancak, “İnsan ve doğa sevgisi” ile başarılabilineceğini öngören, “Bilimsel Düşünce Sistemi ” ile daha güzel bir Dünya kurabilme “umudumuz her zaman vardır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin