YKP üçlü kararname ile görevden almaları değerlendirdi. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
Üçlü kararname ile atamalar ve gerekçe göstermeksizin görevden almalar sürüyor.
Kamu yönetiminde atama ve görevden almalarla ilgili her işlemde, liyakat yani işe göre personeli değerlendirmek anayasal ve ilkesel bir sorumluluktur. Üçlü kararname ile de yapılsa bunlar liyakat saptanarak yapılmalıdır. Gerekçe gösterme zorunluluğu olmaması sade o kişiye karşı bir yükümlülük olmadığı anlamındadır. Her işlemin kamu yararına bir gerekçe ile yapılması zorunluluğu olması nedeniyle mutlaka bir gerekçesi olmalı ve halk ise bunu bilmelidir.
Anayasa mahkemesinin bir kararında da bu gereklilik açıklanmıştı. Her kamusal işlemin kamu yararına yapıldığının kanıtlanması gerektiği, onun için gerekçesiz karar alınamayacağı belirtilmiştir.
Hukukun üstünlüğü bu ilkelerin geçerli olmasına bağlıdır.
Onun için hükümeti, gerekçe göstermeden bu işleri yapma yetkisi vardır diye gerekçesiz kararlar almamaya çağırırız. Halk neden ikide birde siyasi iktidarlardaki her değişiklikte üst kademede değişikliklere gidildiğini öğrenmek ister. Bu istek karşılanmalıdır.
Yeni cumhurbaşkanı Akıncı seçimlerde üçlü kararnamelerin üçüncü imzasını denetlenme hakkı olarak gördüğünü söyleyerek imzacı olmayacağını söylemişti. Onun anayasa uyarınca yönetimin anayasaya uygun davranmasını sağlama genel yetkisini kullanarak sözünün gereğini yapmasını bekliyoruz. Ona hükümete müdahale et ve anayasaya aykırı şekilde sorumluluk getirecek işlem yap demiyoruz. Ancak anayasaya uygunluğu sağlama görevini yapması gerektiğini hatırlatırız.
Halkımız ne yazık ki geçmiş dönemlerde “seçilen kendi kadrosu ile gelsin gitsin” gibi yanlış bir düşünceyi, iyi bir şey ve gerekli bir şey kabul etmeye ikna edilmiştir. Yalnız iktidar için değil parti ve örgütler için de seçilenlerin kendi arkadaşlarını seçmeye hakkı olmasının iyi olduğu düşüncesi yer etmiştir. Ama liyakat ve hukuka uygun davranış denetlemesi olmadıkça hiç iyi bir şey olmaz. Ayrımcılık ve kurumlarda yuvalanma olanağı verilir ve yozlaşma sürer gider.
Partilerin içinde de birçok yuva oluştuğu için onun adamı bunun adamı iddiaları ve bir yuvadan öbürüne sıçrayan açıkgözlerin hikâyeleri haber sütunlarını doldurur.
Tüm partiler en azından üçlü kararnamelerle atananların yarattığı müsteşar ordusuna son vereceklerini söylediler ama iktidara gelince unutup gittiler. Çünkü o çıkar yuvalarından vazgeçemiyorlar.
Akıncı’yı sözünü tutmaya çağırırız.
Artık üçlü kararnamelerin ilgili kişiye verme gereği olmasa da halka gerekçesini bildirmek ve her işlemde anayasal kamu yararını gözetme zorunluluğunu yerine getirdiğini kanıtlamak için gerekçelerinin kendisine bildirilmesini ve o da gerekli gördüğünde halka açıklama yapacağını bilmesini istemek zorundadır. Hükümet direnirse işlemin anayasaya uygunluğunu denetlemek için Yüksek Mahkemeye başvurma görevini yerine getirmelidir.