yaklaşımlarAlpay DurduranBaşbakan ana muhalefetten yardım isterse – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Başbakan ana muhalefetten yardım isterse – Alpay Durduran

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

durduran2Türkiye başbakanı Ankara’da olan caniyane saldırı sonrasında demokratik ülkelere özenerek anamuhalefet başkanı Kemal Kılıçtaroğlu’nu ve MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’yi görüşmeye davet etti. Kılıçdaroğlu ile terörle ilgi durumu ele aldılar. Aralarında halkı uyutmak veya halkın endişelerini giderip ters tepkiler ortaya çıkmaması için yapılması gerekenleri konuştuklarını varsayıyorum. Ancak Kılıçtaroğulu’nu çağırmasının bir nedeni izlenim yaratmak olabilir ama başka yolları da bulunmalı değil mi?

Anamuhalefet partisi mecliste en fazla mebusu olan muhalefet partisidir. Onun için meclis çalışmalarına katılacak çok sayıda kimsesi vardır. Meclisin el atmadığı konu olmaması gerektiği için her konuda bilgi ve deneyimi olmalıdır. Halk partiye değil ülkeye mebus seçer. Meclisin görevi hükümet yani yürütme organını seçmekten sonra onu denetlemek göreviyle de yüklüdür. Muhalefet de halk adına bu denetleme görevini muhalif görüşlü olarak ve rakip olarak yüklenir. Kuvvetler ayrılığı demokrasinin esaslarından ve ona anlam kazandıran bir ilkedir. İçinde de muhalefet olması şarttır çünkü meclisin çoğunluğu partisel ilişkisi dolayısıyla yürütme ile sorumluluk ilişkisi içindedir.

Lâfı uzatmazsak özellikle bizde ve Türkiye’de emareler gösterir ki muhalefet mensup olmayan mebuslar hükümetin kuludur ve bu doğal sayılmaktadır. Parti disiplini kişiliğin üzerindedir ve mebusların hükümetin işine karışmasına doğal gözü bakılmaz.

nedenle meclis kendi mebusuna ne görev verir ne de yetki. Onun için Davutoğlu, Kılıçtaroğlu’ndan bir şey alamaz. Belki bir süre daha az AKP ve Erdoğan’a yüklenir. Onun için sadece bu teröre karşı olduğunu sık sık tekrarlamasından başka hayırlı bir iş olmaz.

Ne demek istediğimi anlatmak için Perşembe günkü İngiltere meclisinin bir komitesinde mebusların ne görüştüklerini size yazayım ve kıyaslayın. Bakın bakalım buralarda mebuslar böyle konularla ilgili görüşme yapacak kadar bilgi alıyorlar mı? Bakın bakalım hükümetin ve bakanlıkların bu konularda yaptıkları kendilerine aktarılır mı? Böyle görüşmelere katılmalarına izin verilir mi?

  1. Mısır, Ürdün ve Lübnan’da daha önce görev yapmış İngiltere büyükelçisini sorguladı.
  2. Prof. Charles’ı (Londra Üniversitesi) Afrika ülkelerinin sorunlarıyla ilgili sorguladı.

Şimdiye kadar bir büyükelçi veya bir üniversiteden ilgili bir araştırmacı komiteye çağrılıp da dinlendi mi?

Bizde dinleme olursa birisi bir konuda yani hükümetin komiteye gönderdiği bir konuda çalışılırken ilgili görülüp çağrılan olur ama bu işi iş edinmiş biri veya o anda büyükelçi gibi işlevli kişi çağrılmaz. O nedenle mebuslara hükümetin denetimindeki bir konu ve denetlenen birisi dinletilir.

Ülkede terör sorunu varsa muhalefete sade seyretme ve dışarda ver yansın etme görevi kalır.

Bir konuyu soruşturma isteyen meclis çoğunluğunun onayını almalı yani hükümetin onayını almalıdır.

Hâlbuki İngiltere’de ve Avrupa Konseyi üyelerinde muhaliflere özel olarak kimseden izin almadan uzman çağırıp dinleme ve haftada en az iki kez bakan sorgulama hakkı verilmiştir. Gizlilik kararı alınmamış her konuda memurları çağırıp bilgi alma hakkına ve onlara araştırma yapma görevi verme yetkisine sahiptir.

Kılıçtaroğlu’na ne yetki ve olanak tanıdın ki ondan yardım isteyesin.

Demokratik parlamento nasıl olmalıdır diye karar alan Avrupa Konseyi böyle yetki ve olanakları vermeyen üyeyi uyarıp takibe alır. Onun için kimse bilmiyorduk diyemez. Neden bizde veya Türkiye’de mebusların dikkatini çekmez ve baskı yapmaz? Siz düşünün. Bana göre durumlarını doğal durum zannederler. Mebuslar da lafazanlıkla vakit geçirmeyi ve belagatle işi idare etmeyi tercih ederler.

Şimdi Ahmet Bey yardımı hissetti ise Kemal Beyde çare yoktur. İslamcı teröristlerden yani devlet gücü ile İslami yaşam hayal edenlerin yarattığı terörle savaşmak için hazır değildirler. Ahmet Bey Cumhuriyet’in kendilerini İslam’ı yaşamaktan yasakladığını propaganda edip de oy toplarken kendisi İslamcıların peşine düşmüş gibi görünemez ve geçmişte dayanıştığı çevrelerle ters düşüp dün başka dedin diye eleştirileri karşılayamaz.

Kemal Bey de kendisi baskıcı rejimin sorumlusu gösterilirken ve o devri savunmazken veya açıklamaz iken bir de bugün o şekilde görünemez.

Devletin daha işin başında İslamcı teröristlerin sorumlu olduğunu düşündüğü açıklık kazandı ama devlet gücünü Kürtlerde denedi. Kemal Bey mecliste öyle olursa böyle yapılır diye komitede görüşme mi yaptı ki şimdi Ahmet Bey’e çare önersin!

Bir anamuhalefet partisi başkanı mecliste güvenlik politikalarını görüşmeye çağrılır mı ki bilgi sahibi olsun ve sonra görüş sahibi olsun? Tarihinde meclis gizli devlet güçlerini sorguladı mı? Ulusal politikalarının oluşturulmasına katıldı mı? İslam’ın hangi yorumları tehlikeli sapmalara ve IŞİD veya diğer teröristlere eleman sağlanmasına ayrımcı olur onun izlenmeleri gerekir diye konuşuldu mu? Bizde eski başbakan Ferdi Soyer hiç tanışmadığı için bizde de gizli servis kurulmalıdır diye feveran etti. Şimdi bir şeyler çağrışım yaptı ama kendisinin emrinde olması gereken ama sade Denktaş’a bilgi veren polis istihbarattan bile bihaber olduğunu da gösterdi.

Yani acıklıdır ama burada hiç haberdar olmadıkları gibi haber de istemediler.

Demokrasi halkı kandırıp oyunu alma zanaatı olarak kaldığı için kolaylık da seçilebilir ve ne yapalım biz yetkili değiliz denilir geçilir.

Demokrasinin esas gücü olan çok akılın sorunlarla ilgilenmesi ve etkili olması buralarda bulunmaz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin