Kıbrıs adasında resmen provakatiflikle gelecek politikaları tırmanırken; adanın önemli etken olan ülkelerinde de resmen erken seçime doğru yol alıyorlar. Dahadoğrusu; resmen seçime gidiyorlar. Fakat özelikle Kuzey Kıbrıs da içeleşip Türkiyeleşen gerçeğe rağmen, sanki burası normal ülke gibi de kendi konumlanmaları ile Kıbrıs sorunu tartışmaları yapılıyor. Hem “Türkiyesiz olmaz* hem de Türkiyesiz kararların alınacağı” ikilemli tuhaf bir döngü de politika yapılmaktadır. Yalanın eyer bir ülkede “probaganda çıkarı için kulanıldığı” resmen ekrandan vurgulanıyor ise; oluşan gündemlerin sağılıklı olması veya denilenin doğru olup olmadığının da sorgulanması kadar doğal neolabilir!Halbuki çözüm kelimesi ile yapılanların uçurumlu konumu Türkiye örneği ile Kürt politikasında net şekilde yaşandı. Enazından bu kelime AKp ekseninden gelirken de kuşku duymak gerektiği düşüncesi dahi yapılmıyor. Çünkü bizim gerçekliğimizde, koltukta oturmanın işbirlikci gerçeği hep yalıtılıyor. AKP aşkı ve onların “demokratlığı, çzümcülüğü” papağan tekrarı gibi söylenme gelenekseleşmesi de oluştu. Sanırım son ilişkilrdeki mesajın özü burada gizli.
Kıbrıs ekseninde yeniden bildik resmi provakatif yalanlar uçuşup, korku yaratma piskolojisi yeniden hortlatılırken; birçok isdihbaratlar Sivil savunma ile yine bildik izleme, bilgi toplama teknikleri ile ispiyonculuklar ayuka çıakrken, korkularla adeta sarmalaşan çıkarlar uçuşurken; Kıbrıs ayağındaki 2 önemli ülke, resmen erken seçim sürecine girdi. Neyazık ki onca “garantör aşkı ile yanan Kıbrıs kamuoyu” kendi geleceğinde rolu olan ülkelredeki seçim sürecini dahi pek analiz etme zahmetine girmediler. Çünkü şu ezber artık iyi fiyatla satış yapıyor: “Kıbrıs için koşullar uygun”!Halbuki Türkiye hem kontrolu savaş koşulları,hem kırılgan ekonominin fırlayan döviz gerçeği ve hem de girilen erken seçim süreçleri ile çalkalanmaya hız verdi. Yunanistan ise; Syriza seçim sonrası oluşan muhalif dalga, seçim ardından yaşanan siyasal sarsıntılar sonucu, Yunanistan da erken seçim döngüsüne girdi.Dahası: Türkiye Ortadoğu aşmazının, Kapitalist duranlığın kırılgan ekonomik ayağı ve içsel olarak Erdoğanın otoriter gücünü koruma adına girilen erken seçim dönemi yaşanıyor. Yunanistan ise; kapitalist krizin vurduğu ve AB yapısının kısgacında sıkışıp, Syriza deneğimi ile muhalif başarısızlık politik ardından seçime doğru girdi.
Her 2 seçimin pek benzer nedenleri yoktur. Türkiye daha 7 Haziran sonrası, istediği sonucu alamayan Erdoğanın, devlet içi ortak kesimlerle, hemen erken seçim politikasına girdi. Hazırlıkları yapıp stratejileri de ona göre belirleyip; krize, savaşa ve milliyetci oylara oynayan bir strateji çizdi. Oysa Yunanistan ayni koşulları taşımıyordu! Özelikle yılbaşında seçimi alan Syriza enazından Troykanın baskılarına karşı, halkın yükselen dalganın sonucu oldu. Ancak referandum desteğine de rağmen; Syriza diplomaside başarılı olamayıp, sosyal muhalefet hareketi Yunanistan değişimi ile taşlanamadı! Zorunlu olarak Syriza, başarısız veya çatlayarak yeniden seçime gitmek zorunda kaldı.
Ortadoğu politikalarında oluşan tıkanış ile güçlerin kendine has fırsat değrlendirme çabalrıı Erdoğan la yönlenirken; özelikle iç politikada krizle oynayarak, adeta hem hDP bedel ödetme ile milliyetci oyları avlamaya yöneldi. Aslında son “özelikle valiler” yetkilerinin kulanımı ile, nasıl otoriteleşme oluştuğu ortada. Yüz cıvarı bölge vali kararı ile “güvenli askeri bölge” ilan edildi. Eskiden enazından bakanlar kurulu ve meclis yolu ile ilan edilen Olanhalüstü durum, şimdi Vali yetkisi ile istenildiği anda konulan uygulama haline geldi. Tabi şurda yanılmayalım: PKK yönelik Erdoğan hamlesi 18 Temuz uzlaşması, 22 Temuz tarihinde de yapılan Obama görüşmesi sonrası pratiğe geçti. İncirlik pazarlıklı PKK saldırısı birlikte oluştu. Çok önemli mesaj ise; ilan edilen seçim tarihinde saklı. 1 Kasım ayni zamanda saltanatın kaldırılışının da yıldönümüdür! Size bir mesaj veriyor mu?
Sonuçta Türkkiye savaş koşulunda seçime gidiyor. Bunun nedenli demokratik olacağı şimdiden çok kuşkulu. Türkiye Erdoğanın daha biterbitmez Haziran seçimi ile çizdiği stratejide yönlendirildi. Yunanistan ise Syriza başarısızlığı ile Troyka baskısında oluşan ekonomik girdabın, siyasal belirsizlikte seçime gidiyor. Bunların mesajı Kıbrısdan belli ki hiç algılanmadı. Sanki başarılı bir AKP siayseti ve normal ekonomik koşulalrın sonucund seçimlere gidiliyormuş gibidir. Bu çelişki ortamda, süreçler oldukçz sorular ve bazı ters sonuçlara daa gebedir. Krizle oynayan yeri geldikçe kriz altında kaldığı çok oldu. Bunun son örneği de Siril<anka oldu. Dileyen benim Perşenbe Ortam yazımı okusun.