yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDövizin ateşi, Marksizm iktisat ve garip Ortodoks sol bakışlar – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Dövizin ateşi, Marksizm iktisat ve garip Ortodoks sol bakışlar – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Tekrardan özetle yazmam gereken bir ekonomi yazı kaleme alıyorum. Kalem dersem, aslında klavye ile yazıyı yazdığımı da belirtmek de şart. Özelikle gerçekten sosyalist hareketlerin siyasal anlamda örgütsel güç halinde olmayan, özelikle bölgemizde, iyice yanlışların daha bir yapılanması ile kendini gösteriyor. Tekrarda fayda var: Marksis alanda özelikle iktisat kuramında konuları iyi analiz ve önögörülerle işleyen epey ekonomist vardır. Daha gerçeği; Marksis iktisatcıların sistemi yorumlamada da hayat la çakışan sonuçlar da kendini kanıtlıyor. Fakat; Marksis iktisatcıların bilimsel kuram başarısına karşın da, varolan kapitalist sistem eksenli yapısal yerleşme sonucu da; yine de hep yanılan çıkma sonucuna rağmen, Burjuva sermaye iktisatcıları rövançta!Marksis iktisat başarılı bilimselik ile bunun sol eksende dahi siaysete taşınmama çelişkisi sonucu da; sol hareketlerin özelikle Neolierbal iktisat savunuları ile aslında sağlaşmanın da direk resmi ile karşılaşmaktayız. Bu çelişkiyi son günelrde bizde de çarpıkçurpuk konuşulsa dahi, doğrusunu konuşmak kaçışı yapılan dövizin yükselme olayında yaşıyoruz. Neyazık ki bu kırılmalara neden olan ve bunu görememe duruşunda olan Burjuva iktisatcılara da sarılmanın paradoksunu birlikte yaşıyoruz. Özelikle Kıbrısda Yunanistan ve Kıbrıs gibi deneğimlere karşın; sırf AB dokunmama ve algı şekli nedeniyle, tüm konular boşaltılıp konuşulmaktadır.

TL bağımlılık, döviz ticari kulanım gerçeği sonucu, dövizde olan her kıpırtı mutlaka özelikle Kuzey kıbrısda hep sorunlarla hisedilmekte, ancak örneğin basit bir kapitalist ülkede olan Merkez Banka müdahalesi dahi yapılmama sonucuyla yüzleşme sonucu konu yaşanıyor.işbirlikci siyasetcilerin ne Türkiye nede AB eksenine dokunmak istememesi sonucu da, olay yereseleştirilip, ppopilizim ile konuşulma döngüsüne takılıyor. Döviz fırlaması ve burayı etkilemesine rağmen, hala Türkiye ile olan bağımlılığın etkisi, genel kapitalist yapıdaki kırılmalar birlikte konuşulmuyor. Konuşmak isteyenlere de “anlamıyoruz* Siz benim cebime göre konuş” diyecek kadar, sığ bir koşulda olayları konuşmak zorunda kalıyoruz. Hat da; onca şahane ünüversite ve ekranlı kelli felli akademisyenlere rağmen, nedense olay sadece günlük yükselme düşüş rakamlarla veya “dövizle borçalanmayın” sözleri dışında pek bilimsel bir söz duymuyoruz. Aslında genel Kapitalist Neoliebral ezberlerin bozulduğu, ancak sol seçeneklerin kitlesel karşılığı olmayan gerçeklerin uyuşmadığı bir yapılanmalar döneminden geçiyoruz. Halbuki Marksis iktisatcılar hem döviz sıcaklığını, hem de sistemsel sarsıntıları epey zaman öncesinden yazıp uyardılar.Sermaye kesiminin bunu görmezden gelmesi doğaldır. Ancak: kendine sol deyip de en başarılı araştırma yapıp toplumsal öngörülerle kanıtlanan Marksis iktisatcı gerçekleri yerine, sermaye Neoliebral ekonomislerin görüşleri ile solculuk yapan kesime nedemeli?

Marksis gerçeklikte günümüz neyazık ki özelikle ekonomi alanındaki bilimselik ile siyasal parti kuran solcuların buluşamama sonucu yeniden sırıtıyor. Hiç uzağa gitmeyecem: Bizde sol adına parti veya sendika kuruluşları, ekonomik değerlendirme yaparken, nedense kanıtlanıp aslında görüşlerin temeli olan Marksis iktisat yerine, eleştirilip değiştirilmesi gerektiğini söyledikleri sermaye ekonomislerin bilgileri ile seçenek yaratma peşindedirler. Bunu Yunanistan krizinda AB eksenli konuya bakan solcular, genel kapitalist krizi görmezden gelip, krizin vurduğu ülkelerin “umut” dahi olmasını savundukalrına tanık olduk.

Tabi bir de şu ironi var: özelikle makama oturan ve Neoliberal ile işkal ekonomik yapısını uygulamaya çalışanların da; kendielrini solcu etiketleri ile sunmalarıdır. Sol olgusu adeta sermayenin nefes aldırtma seçkisi gibi aynılaşan politika haline getirildi. Halbuki Kapitalist yapının krize girmeden krize gireceğini* Kriz döneminde sistemin kendini yeniden üretmediği için de sıkıntının dalga dalga vurmaya devam etiğini Marksis iktisatcıalr hep yazdı.

Gelelim döviz yakışına: Türkiye Ekonomisinin kırılgan olduğunu, dış srmaye hareketlerine bağlı olduğunu yazan Marksisler, ısrarla kırılgan ekonominin para piaysasında ısınıp, basınca dayanamayacağını da söylediler. Döviz fırlamadan, bunun fırlayacağını ve sermaye hareketlerinden tutun, genel yapıdaki ilişkileri birlikte yazdılar. Daha önemlisi; konunun salt paranın yükselip düşmesi ile yetinmeyerek, genel sistem işleğiş ile etkileri ışığında konuyu oturtukları için, tekleştirme kapitalist algısını da kırıyorlardı. Nedense hala bütünsel düşünceye ulaşmadığımız için de; dün eflasyon, daha sonra dövizin yükselmesi gibi tek tek konularla genel ekonomik analiz yapma yanılgısı hep oldu.

İnanmayan var sa: “Musdafa Sönmez, Korkut Boratav, Ergin Yıldızoğlu, Hayri Kozanoğlu….”  Gibi birçok Türkiyeli iktisatcının kısa zaman öncelikli uyarı yazılarını okurlar sa, benim nedemek istediğimi daha iyi anlayacaktır. Hat da; olayı öngörme nedenelri ile Marksis iktisatın nedenli bilimsel olduğunu da kavrayacaktır. İsterseniz; “İMF, AB raporları ve benzer sermaye belgelerini de” okuyun. Onların enbaşta AKP övgüleri ile Marksis iktisatcıların kırılgan ekonomik farklılıkları sonucu nasıl ayrışıp, yaşamda kimin haklı olduğunu da kavrama şansınız vardır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin