6 Haziran Cumartesi, Tuhaf Sokak Partisi (Queer Street Party) Lefkoşa’nın güneyinde gerçekleşen ‘onur yürüyüşüne’ bir nevi müdahalede bulundu. İktidar ilişkilerinden bağımsız düşünülemeyen cinselliği münhasır mücadele alanı olarak benimseyen yaklaşımların, nihayetinde egemen ve sömürü sistemine içkin hallere büründüğü kabulüyle, güneyden kuzeyden batıdan doğudan bir araya geldik ve dedik: “Israil Gaza’yı bombalarken onur yürüyüşünü destekliyor.” Peki neden tuhaf bir müdahale?
Sisteme tehdit değil sistemi meşrulaştıran talepler
Queer (tuhaf) kelimesi, homofobik ve transfobik söylem tarafından saldırı amacıyla kullanılan bir tabir olmaktan birkaç on yıl önce çıkarılıyor ve toplumun tüm ayrımcı normlarına karşı gelenler tarafından benimseniyor. Arzularımızla, emeğimizle, özgürlüğümüzle, yaşama isteğimizle, olduğumuz ve olacağımız gibi var olma mücadelemiz bizi tuhaf yapıyorsa, tuhafız. Bazı insanlar tuhaftır, alışın…
Eşcinsel evlilik talebinin LGBT mücadelesinin baş tacı yapılması, heteronormatif iktidar ilişkilerinin bu mücadelenin egemen kanadına içkinliğinin bir göstergesi. Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğinden ötürü evsiz, ailesiz, işsiz kalmış gençler, nefret söylemine ve suçlarına maruz kalanlar, öldürülenler veya nefesi başka türlü kesilenler bir yana… Haydi çocuklar bir yana, öteki tarafa…
Kurumların kusurlarını gökkuşağı renkleriyle örtbas etme çabası
Sosyal sorumluluk kisvesi altında şirketlerin sömürü dahil kusurlarını saklaması veya marjinlere itilmelerinden dolayı sesi duyulmayan onlarca insan varken, toplumsal cinsiyet rollerinden özgürleşmeye dair somut tek bir adım atmayan siyasilerin onur yürüyüşlerinde konuşma yapması, bu yürüyüşlerin dönüştürücü etkilerini sorgulatmaya yetiyor. Kapitalist emek sömürüsünün ve muhafazakar/fırsatçı politikaların gölgesinde kalan da özgürleşme hayalleri oluyor.
LGBT mücadelesi bu yönde evrildikçe, LGBT bireyler de nevi şahsına münhasır bir tüketici grubu oluşturabildikleri müddetçe, sistem tarafından güler yüzle karşılanıyor. Cinsiyetçi reklamlarıyla ünlü Redbull’un 6 Haziran’daki onur yürüyüşündeki egemen görünürlülüğü ise ne yazık ki Kıbrıs’taki mücadelede kimi kesimler tarafından gökkuşağı bayrağının masadaki çizikleri ve çatlakları örtüp üzerinde yemek yenilecek bir masa örtüsü olarak algılandığının sinyallerini vermektedir.
Ayrımcılığı pekiştiren, kimilerini yok sayan ‘öteki’ iktidar şekilleri
Kıbrıs’ın güneyinde geçtiğimiz yıl gerçekleşen onur yürüyüşü öncesinde, Kıbrıs’ın güneyinde alabildiğine liberal bir LGBTQ mücadelesi sürdüren ACCEPT örgütüyle masaya oturduğumuzda, onur yürüyüşünü sınır tanımaksızın beraber organize etme talebimize verdikleri cevap olumsuz olmuştu. Önerileri, onların organize ettiği programa eklemlenilmesiydi. Bunun nedenini de muhafazakar üyelerini korkutmamak, kaçırmamak olarak tanımlamışlardı. Bunun birçoğumuza hissettirdiğini kelimelendirmeye gerek yok sanırım: homofobiye karşı yürütülen bir mücadelenin kendi iktidar alanlarını yaratmasına göz yummak o günden sonra artık mümkün olmamıştı.
Tuhaf Sokak Partisi’nin organizasyonu yatay toplantılarla gerçekleşti, ‘etnik köken’ etrafında değil ideolojik çerçeve içerisinde yan yanalığını anlamlandıran kişilerin çok dilli sloganlarına, antikapitalist eylemine ve beraber üretimine yer açtı. Kimse kimsenin üzerine basmadı…
Bu daha başlangıç, müdahaleye devam…