arşivUlus IrkadHDP’nin başarısı bizim için de önemlidir - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

HDP’nin başarısı bizim için de önemlidir – Ulus Irkad

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

 

ulusPazar, yani bugün bu yazıyı kaleme alırken Türkiye’de seçim olmaktadır. Türkiye’de Kürt Sorunu 35 yıldır PKK’nın Türkiye’ye başkaldırmasıyla şiddet de kullanılarak bastırılmaya çalışıldı. Son birkaç senedir ise gene Kürt tarafının şiddete başvurmaması , insanların da ölmemesi dolayısıyla kan dökülmeden bir ateş kes anlaşması niteliğinde devam etmekte. PKK,  bu süreci benimseyince  elbette siyasal sahnede HDP gibi bir partinin daha fazla önemi arttı. Selahaddin Demirtaş’ın barışçıl kişiliği ve yeteneği de bu barış sürecini sağlamlaştırdı. HDP sadece Kürt halkının değil tüm Türkiye halklarının haklarını korur bir örgüt haline geldi. HDP’nin sunduğu barış önerileri ve demokratikleşme paketi ,Türkiye’de bayağı etkili oldu. İşte bu süreçte daha fazla seçimler sırasında barıştan ve çözümden yana olmayan paramiliter güçler HDP’ye karşı saldırılar başlattılar.

Aslında bu seçimler Kıbrıs açısından da önemlidir. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan istediği güce  erişirse Kıbrıs’ta da bir çözüme gitmek zorlaşacaktır. Kendini Firavun gören Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs’ın Kuzeyi’ni de Türkiye’ye bağlama çabasına girişicektir. Dengesiz bir m şekilde kendine yapılan eleştirileri bile Kabul etmeyen Recep Tayyip Erdoğan, elbette Kıbrıs’ta da çözüm yolunda çarketmeyi başlıca görev bilecektir. Türkiye’deki süreç bu adamın pek de güvenilir bir durumda olmadığını göstermektedir.

“Recep Tayyip Erdoğan bu seçimlerde anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşıp, devlet başkanlığının yanı sıra yürütmenin de başına geçmeyi planlamakta ve istemekte bunu açıkça ifade etmektedir.

Ayrıca olayın mantığı gereği kendisini seçebilecek bir çoğunluk ve bu yönde o çoğunlukta bir meclis iradesi ve çoğunluğu varsa yürütmenin başı da olabileceğinden; bu yürütmenin başı olması fiilen yasamaya da egemen olması anlamına da gelecektir.

Tabii yargıçları da esas olarak yürütme ve yasama seçtiğinden ve zaten geçen zaman içinde istenen değişiklikler yapıldığından, Erdoğan yargıyı da şimdi bile fiilen kontrolü altına almış bulunmaktadır ve zaten kendisi de yargı bağımsızlığını istemediğini ifade etmiştir.

Yani seçimlerde istediği çoğunluğu alır ve Anayasayı değiştirirse, Türkiye tarihinde hiç kimsenin olmadığı ölçüde güçlü, hiçbir fren ve denge mekanizması olmayan, tek kişi egemenliği sistemi kurulacaktır. Bu devletin yapısının kökten değişmesi demektir ve böylesine bir güç birikiminin riskleri hem burjuvazinin genel; hem de devletin uzun vadeli çıkarlarını düşünen kesimler için çok yüksektir.

Kaldı ki bu kişi birikimsizliği, ihtirasları, dengesiz tavırları ile daha büyük bir risk oluşturmaktadır.

Bunlara ek olarak, bu gücün aynı zamanda kuşa çevrilmiş en temel fikir ve örgütlenme özgürlüğü gibi haklar bir yana; bir yana yaşam hakkını bile ihlal eden son güvenlik yasasının geçtiği bir ülkede olduğu düşünüldüğünde nasıl bir cehennemi kişi diktatörlüğünün toplumu boğacağı tahmin edilebilir.

Tabii bunlara ek olarak yolsuzluk ithamları da vardır ve bu iddialar karşısında her uygar politikacı gibi mahkeme huzurunda aklanmayı bir yol olarak seçememiştir ve muhtemelen yargılandığı takdirde ciddi sonuçlarla karşılaşacak durumdadır.

Erdoğan hedeflerine ulaştığı takdirde, izlediği gerilim politikasıyla Ordu’nun darbesi için uygun koşullar oluşacak ve nüfusun şimdiden yarısı olan ve giderek artan bir kesimi böyle bir gelişmeyi denize düşenin yılana sarılması gibi olumlu karşılayabilecektir.

Bu durumda Erdoğan büyük olasılıkla Menderes veya Mursi’nin durumuna düşecek ama aynı zamanda eski kısır bölünme daha sert ve keskin olarak daha yıllarca sürecek demektir.

Bu aslında hem burjuvazinin özellikle şimdi nemalanan kesimleri hem de Ordu içindeki darbeci güçlerin bir kısmının işine gelir. Burjuvazi ordunun darbesine karşı demokrasi bayrağı ile kitleleri yedeğinde tutabilir. Ordu kaybettiği mevzileri yine geri alır. Kayıkçı dövüşü daha yıllarca sürer. O halde, darbecilerin, Ergenekoncuların, inkârcı ve faşist çizginin uzun vadeli çıkarı ile Erdoğan’ın başkanlık hedefi bugün stratejik olarak çakışmaktadır. Ayrıca Erdoğan’ın istediği orana ulaşmak için gerilim politikası izleme niyeti ve bu zorunluluğu duyması (HDP’ye yapılan saldırılar) kısa vadede de Ergenekoncuları ve Erdoğan’ı ayna safa dizmektedir”(Demir Küçükaydından yapılan bir alıntıdan)

Türkiye’deki süreç, AKP ile birlikte, hem iç demokrasi hem de dış politika açısından bir çöküşü göstermektedir. Ve elbette Türkiye’de meydana gelecek olumsuz yönde bir değişim bizi Kuzey Kıbrıs’ta etkileyecek ve pek tabi gerici unsurların da bölünmeden ve ilhaktan başka bir öngörüleri olmadığı için, bu tip talepler daha da artıp, artık Kıbrıs’ın bölünmesi de geri dönülmez bir sürece girecektir.

Türkiye’deki seçimler bizim için de oldukça önemlidir…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
330AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin