Sık sık halkımızın devrimci bir çıkışından bahsedilir ama arkasından hüsran geldiği iddia edilir ve devrimin amacı değil halkın hayal kırıklığına üzülünür.
O kadar Hassas olunmasa ve bu çok sevilen halkın hayal kırıklığını önemseyeceğimize istemlerinin karşılanmamasına kızmasını istesek daha iyi olmaz mı? Hade kızsa ve tepkisini kendisini hayal kırıklığına uğratan seçimine ve onu seçmesini isteyenlere verip veriştirse de görelim. Yoksa o ister, isteyenin yüzü bir kara vermeyenin yüzü iki kara deyip susmasını takdir mi ederiz?
Halk idaresi var diye atıp tutmak için seçim yaptırılır ve seçim olmasından yararlanılır. Buna muhtaç olanın bedel ödemesi gerektiğine göre biz de bu seçimleri serbestçe yaptığımızı varsayıp istemlerimizi dayatmamız gerek. Patilerimiz atıp tutarken istemlerimizi karşılamak için bir az sıkışsalar çok mu şey istemiş oluruz?
Görüşmeciler seçildi. Arada müsteşarlar değişti yeni kimseler post kaptı; helal olsun. Amma bize de bir şeyler verilsin! Hiç değilse nereye seyrettiklerini belirtsinler.
Bak karamsarlık belirtirdiniz kapılar açıyorlar, yollar hazırlıyorlar ve Maraş ölü bölge olmaktan kurtuluyor diye laf atanlar oluyor. Laflar bize size bir şey yok ama biz yanlış yapmayı kabul eder ve gerekirse özür dileriz. İsteğimiz yanılmak yani barış yolunda ısrarlı bir çaba görmek başka bir şey değil.
Ortada halkın çok yakından bildiği görüşme mutabakatları var. Konuşulmadık şey kalmadığını söylemeyen kalmadı. Şimdi gene kâğıt hazırlayacaklar ama hala iki taraf ta sözlerine sadık olduklarını ilan ettikleri halde ortada bir şey yok.
Paket (kapsamlı) çözüm derler ama paketin içindekileri sıralamaktan vazgeçmezler. İlle de zor konuları sona bırakacaklar. Paketi geçsek güven önlemlerini de zorları sona bırakarak ille de görüşecekler.
Eskileriniz ne yapardı be efendiler? Onlar da etrafında dolaşırlar ama zor konular hakkında atıp tutmaktan ve kolaylara evet deseler de inanmayın neşetleri iyi değil derlerdi. Şimdikilerin farkı niyet okumanın yakışıksızlığını kabul edip susmaları; o kadar.
Türkiye’de seçim olmasını bekleyeceğiz dediler ses eden olmadı. Şimdi de seçim sonucu koalisyon görüşmelerini bekleyelim ama TC dışişleri ilk kez koalisyon görmüyor; çok gördü ve Kıbrıs sorununu ulusal dava olarak planladı. Seçime katılanların ters bir duruşu olmadığı gibi bizim yeni seçilen görüşmeci de Allah nazardan esirgesin, bu iş bizim işimiz, ana yavru ilişkisinden kurtarıp iki kardeş işi yapacağız dediğine göre ilerlemeyi engelleyecek bir durum yok. Hayde bre ileri dese Akıncı bu işi kıvıracak.
Biz şüphe arz etsek de ona göre Kıbrıs Türk halkı bihakkın Annan’a evet dedi. Türkiye de Annan’a evet demenin meyvesini istemekten vaz geçmediğine göre sorun yok. Garanti desen Annan’da olduğu kadarına taraflar razı olabilirler. Türkiye samimi olarak o kadar garantiyi yeterli bulduğuna göre ve Anastasiadis başta partisi de evet dediğine göre ve daha da ötesi AB evet dediğine göre oradan başlasınlar delip geçsinler.
Koalisyon beklemeye ne gerek var. Büyük Kardeş itiraz edecek değil ya! Küçük kardeş yürüyelim deyince Kıbrıs Türk Halkının iradesine saygılı olurlar ve yürürler. Değil mi?
En azından biz duymak isteriz. Ne oluyor? Nerede takıldılar da hala etrafından dolaşıyorlar? Az bir haber yeter.
Öyle sıkıntı da yaratmak istemiyoruz; mecliste olanlara bilgi veriyorlar ve hatta görüşüyorlarmış olsun. Biz basına açıklama ile yetinelim.
YÖDAK öğretmen adaylarına özel üniversitelerden rakip yetiştirme işine engel olmuş. Yeni havaya uygun diyerek, şu protokollere bir göz atılmasını da unutmasınlar.
Türkiye’de askeri okullardan bazılarına üniversite denkliği de verilmiş ama o zaman ana yavru işi imiş. Şimdi ise kardeş ilişkisi başladı. Bizim ana yavruya senin aklın kesmezi ben denktir dersem denk olduğunu sorgulamayacaksın demiş. Denklikten önceki yıllarda mezun olanlara da denklik vereceksin dersem onu da yutacaksın demiş. Mesela mühendis yetiştirmediği zamanda birini mezun etmişse ve ben o zaman da mühendis olmuş sayılırlar dersem tenekeci bile yetiştirse makina mühendisi diye kaydedeceksin demiş. Şimdi buna bakan olacak mı?
Ana Yavru ya! Bas imzayı gitsin deyip protokol deyip meclisten kaçırılanları da yutacak mısınız? Bize yutturacak mısınız?
Şu ulusal eğitimin müfredatını ne zaman akıllarına getirip elleyecekler? Solcu hükümet de ulusalcı parti ile ortak diye eğitimi ona verdi dediler ama hükümet ortak sorumluluk işidir. Elleyebilirler dahası müfredata kuşku ile baktığımıza göre ulusalcı da dikkat etmeli değil mi? Kardeş kardeş saygı ile müfredatı bizimkiler ele alabilirler. Alsınlar da görelim.