AKEL’in 22. Kongresi çerçevesinde Lefkoşa’da gerçekleştirdiği Uluslararası Buluşma “Filoksenia” Kongre Merkezi’nde yapıldı. Bu uluslararası toplantıya Kıbrıs’ın kuzeyinden Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) ve Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) de katıldı. SİRİZA, Podemos Komünist Partisi (Türkiye), Yunanistan Komünist Partisi, Çin Komünist Partisi, Avrupa Birleşik Solu / Kuzey Yeşil Solu Grubu, Rus Federasyonu Komünist Partisi, Ukrayna Komünist Partisi’nin da aralarında olmak üzere, dünyanın dört bir yanından elliyi aşkın yabancı partinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda “Emperyalizm ve savaşlar döneminde faşizmin ve gerici güçlerin tehlikeleri” konusu ele alındı.
Konferansa katılan YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı’nın konuşması şöyle:
Hepimizin aşağı yukarı ortaklaşacağı tanımlardan biri faşizm, kapitalist ekonomik krizlerde, burjuvazinin yönetim süreçlerini farklı araçlarla sürdürmesidir.
Bugünkü ekonomik kriz sürecinde de, geleneksel çözüm yollarının geçerli olmadığına inan ve kendi “ırk”ını, etnik grubunu kurtarma üzerine siyaset kuran Neo-Nazi ve aşırı sağ örgütler 1940’lardaki argümanlarını bugüne taşıyarak, farklı methodlarla yeniden üretime sokuyorlar…
Geleneksel merkez sağ ve merkez sol örgütlerin krize karşı alternatif yaratamadığı koşullarda, eğer sosyalistler, komünistler alternatif yaratamıyorsa Neo-Nazi örgütlenmeler tehdit oluşturmaktalar…
Kıbrıs’ın kuzeyi
Bu noktada, deneyim paylaşımı çerçevesinde Kıbrıs’ın kuzeyine dair durumu dair görüşlerimizi dile getireceğiz.
Kıbrıs’ın kuzeyi 1974 beri Türkiye tarafından işgal altında tutulmaktadır. Bu süreç içinde demografik yapı TC’yi yönetenler tarafından sistemli politikalarla değiştirilmiş, Türkiye’de her dönemin iktidarının kendi durumuna göre kullandığı araçların da benzeri Kıbrıs’ın kuzeyine de taşınmış durumdadır…
Kıbrıs’ın kuzeyinde faşist örgütlenme tehdidi Ülkü Ocakları ya da yaygın bilinen isimleri ile Bozkurtların örgütlenmesidir.
Kendileri resmi olarak reddetse bile örgütsel yapılanmaları, anlayışları ile Bozkurtlar faşist bir harekettir.
İlk olarak Türkiye’de 1960’ların sonunda kurulmuş, 1970’lerde yaygınlaşmış, Türkiye’deki sol, sosyalist hareketlere karşı komando birlikleri kurarak birçok saldırı gerçekleştirmişlerdi. Bu saldırılarda birçok kişi ülkücüler tarafından öldürülmüş, yaralanmıştı. 1980’de askeri darbe sırasında mahkemeye yansıyan ifadelerde ülkücülerin bu saldırıların asker ve polis ile olan ilişkisi ortaya çıkmıştı.
Ülkücü hareket, 1990’larda daha çok Kürt özgürlük hareketine karşı gayri nizami harp aracı olarak kullanıldı. Günümüzde daha az görünür gibi de olsa, özellikle sol, sosyalist ve Kürt özgürlük hareketine karşı giriştiği, kimi zaman ölümle sonuçlanan saldırılarına devam etmektedir.
Kıbrıs’ta uzun süredir, özellikle üniversite öğrencileri içinde örgütlülüklerini sürdürmektedirler.
1996 yılında ateşkes hattında yaşanan olayların bizzat örgütleyicisi oldukları için isimleri Kıbrıs her iki yanında duyuldu. Bu olay aslında sembol olarak kurdu kullanan bozkurtlar ile mavi kurtların iki gerici, şoven milliyetçi hareketin Mağusa yakınında karşı karşıya gelmesi ile Kıbrıs’ta zaten zor giden çözüm sürecinde ciddi bir provokasyon ve darbe olarak yer etti. Bu olaylarda iki kişi yaşamını yitirmişti.
Ancak bu bozkurtların kuzeydeki ilk saldırgan tavırları değildi. Kıbrıs konusunda çözüm sürecinde önemli gelişmelerin yaşandığı veya kapılar açılmadan, 2003 öncesi iki taraf arasına geçişlerin zar zor devam ettiği koşullarda sistemli saldırılar ile provokasyonlar yapmaktaydılar…
Bugün ise, özellikle kuzeydeki üniversitelerde Türkiye’den gelen öğrencilerin oluşturduğu sol sosyalist örgütlenmelere ve Kürt özgürlük hareketine karşı ciddi provokasyonlar gerçekleştirmektedirler.
En son, bir hafta önce Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı açtığı için kuzeyde mahkemede yargılanan bazı kişilerin davası öncesi, eylemler yapmış, destek için gelenlere saldırmışlardı.
Genel itibari ile tavırlarına bakıldığında, egemenlerin lehine, onların ihtiyaç duyduğunda paramiliter bir yapı olarak sokağı zor ve şiddet tehdidi ile kontrol etmek için, polis ve diğer resmi kurumların devreye sokulmasında sorun olduğunda, bozkurtlar Kıbrıs’ın kuzeyinde de hazır tutulmaktadır.
Tüm faşist hareketlerin temel karakteri olan anti-komünist refleksleri, özgürlükçü hareketlere karşı tahammülsüzlükleri ve militarist örgütlenme yapıları ile, ülkücüler/bozkurtlar Kıbrıs’ın kuzeyinde de sol, sosyalist hareketler için, barış süreçlerinde tehdit olarak karşımızda durmaktadırlar.
Kıbrıs’ın her iki yanında farklı isimlerde benzer davranış biçimleri geliştiren faşist hareketlere karşı ortak hareket kaçınılmazdır. Ama diğer bir göz ardı etmemiz gereken, faşist hareketlerin tüm insanlığı tehdit ettiği gerçeği ile her nerde olurlarsa olsun, tüm faşist hareketlere karşı uluslararası dayanışma istisnasız, onları küçümsenmeden hayata geçirilmelidir. Her türlü faşist harekete karşı politik bir çalışma sol sosyalist hareketlerin her zaman gündeminde olması gerekir. Çünkü karşımızda adları ne olursa olsun paramilitier yönünü gizlemeyen gerici kuvvetler vardır…
Ve özellikle ekonomik kriz dönemlerinde egemen sınıflar onları daha fazla toplumun sisteme uyumlaştırılması ve sistemin ihtiyaçları için mobilizasyonu için araç olarak kullanmaktadır.
Bu nedenle, geçmekte olduğumuz bu dönemde faşist ve gerici hareketlere karşı kendi coğrafyamızda ve uluslararası alanda kesintiniz bir mücadelenin altını çizmek isteriz.