arşivUlus IrkadYaşanılmışlar deneyimdir - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Yaşanılmışlar deneyimdir – Ulus Irkad

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

ulusSeçimler boyunca gene TDP’li ve CTP’li gençlere ve onların taraftarlarına söylediğimiz ve tepki çektiğimiz şu sözler vardı:

“Arkadaşlar, bu ülke Kuzey Avrupa gibi bir ülke değil. Burada bakın göreceksiniz, özgür ve demokratik bir seçim yaptığınızı sansanız bile gene müdahaleler olur. Ne kadar iddia içinde olsanız bile bakarsınız Türkiye’ye ters icraatlar ve sözler olursa gene müdahaleler olur. Onun için sanki Avrupa’da yaşıyormuş gibi bir iddia içinde olmayın. Size gene bir bakarsınız müdahale olabilir. Çünkü bu ülkenin ne bağımsızlığı, ne self determinasyonu, ne de egemenliği vardır” dedik ama üzerimize öyle saldırılar olmaya başladı ki aman Allahım, dillere şenlik. Bu gerçekleri her yazdığımızda saldırılar artarak bir çığ gibi büyümeye başladı ve üzerimize geldi. Onlara göre Sayın Akıncı seçilecek ve Akıncı’nın gelişiyle bağımsızlık, egemenlik, müdahalesiz seçim dönemi başlayacak, sonunda da ülkemiz dikensiz gül bahçesine dönecekti.

Aslında sadece gençler değildi bunları yazanlar, daha da ileri yaşta olan kesimler de buna inanıyordu. Yani anlayacağınız CTP’ciler gibi TDP’ciler de aynı tozpembe düşler içindeydi. Ve bir iddia daha vardı ki evlere şenlik hemen gerçekleşecekti. Neydi o iddia? Hemen görüşmeler başlayacak ve sonuçlanacaktı. Görüşmeler neticesinde Maraş hemen açılacak ve ekonomi de tıkırında çalışacaktı. Yani aslında sürece baktığınızda ve öne sunulan Cumhurbaşkanlığı adayları arasında görüşlerini bildiğiniz için sanki de daha gülümseyen, arka bahçeyi daha da dizayın edip Türkiye’nin son zamanlarda bulunduğu durumdan ötürü, biraz daha manevra yapabilen adayların, bir elden çıkmış gibi herhangi birinin seçilmesinde bir sakınca yoktu ama Sayın Akıncı’nın taraftarları ve ona destek veren CTP’liler, Akıncı’nın kısır döngüyü aşacak ayıpsız ammesiz bir lider olduğunda birleşiyorlardı. Gerçi kendi adayları ise %20’lerde kalmıştı ama, şimdilerde iddia, artık CTP’nin gerçek yüzdeliği buydu. Öyle miydi? Öyleyseydi demek ki CTP’nin de oy yüzdesinin bayağı düştüğü ortaya çıkıyordu. TDP’liler ise kendi oy yüzdelerinin gerek Lefkoşa ve Cumhurbaşkanlığı ile arttığını iddia etmekte, Akıncı’nın temiz ve dürüst bir politika ortaya koyarak kazanacağını söylemekteydiler. Şu anda artık favori parti, geleneklerinde mücadele ve sosyal demokrasi olan TDP’ydi.

Bu tılsım Akıncı’nın yaptığı konuşma ile bozuldu ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bu havayı yaptığı konuşmalar ile dağıttı. Konuşmasında tarafsız davranma mesajı veren Akıncı’ya sanki de ayaklarını denk alması ihtarı yaparken, kendilerinin dışında politika uygulayamayacağı mesajı ve ihtarı verdi. Ona göre Kıbrıs şehitler ve kan verilierek alınmıştı ve Kuzey Kıbrıs’ta kimse onların izni olmaksızın hareket edemezdi. Eğer hareket etmek isterseydi gereken dersi alırdı. Tehditvari bir konuşmaydı. Benimle ve arkadaşlarımla Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde artık Kuzey Kıbrıs’ın yeni bir dönemece girdiğini savunanların artık ağzını bıçak açmıyordu. Ama açıkça söyleyeyim bu partilere yani CTP ve TDP’ye inanıp oy verecek olan gençlerin, böyle bir müdahalenin olmayacağı üzerindeki bu inançlarına gerçekten hayret etmemek olanaksız. Ama şu da var ki Kuzey Kıbrıs’taki bu partiler her zaman fikre ve fikir üretimine, gerçekçi düşünmeye, sola uzak bir şekilde maalesef uzun bir dönemdir kendilerini kapadılar. Kişi kültünden tutun gerçekten Marksist düşünceye ve de somut şartların somut tahliline kendilerini öyle bir kapattılar ki, bana göre bu diyalektik olan gerçekleri ayırt etmek, bunların Kuzey Kıbrıs’ın yapısından ötürü derin analiz yapılarak görülememesi, gerçekten beyin fonksiyonlarını etkileyen büyük bir sorun. Nasıl bir solcu olduğunu kabul eden insan, burada 1981 yılından beri varolan fiziksel müdahaleleri, seçimlere karşı nüfus taşımadan tutun, her türlü müdahaleyi yapan buradaki Türkiye’nin, askeri, bürtokratik ve de her türlü müdahalelerini gözardı edebilir? Bu müdahalelerin her an karşısına çıkabileceğini nasıl görmezlikten gelir, şaşarım… Bunca onbinlerce insan, 1980’leri, doksanları, 2000’leri bu senelerdeki müdahaleleri ve baskıları yaşayanlar, eğer bugün bir seçimde Türkiye politikasına ters düşen konuşmalar yapıldığında, müdahale olacağını düşünemiyorlarsa, burada büyük bir eksiklik ve akıl noksanlığının olduğunu artık düşünmelidirler. Hele hele kişi kültü veya kişiye tapınma olarak gelişen Sayın Akıncı’ya karşı bu inanış, ki içinde hiçbir özeleştiri ve eleştiri taşımamaktadır, daha ilk günden kayalara çarpmışsa, bunca gencin ve de parti hayranının başlarını elleri arasına alıp düşünmeleri de gerekmektedir. Artık müdahalesiz bir ülke mesajı verenler, daha ilk günden kaybetmişlerdir. Bu arada boykot yapanların haklılıkları bir kez daha ortaya çıkarken, boykotu küçümseyen, gerçekçi bir şekilde katılımın %60’larda olduğu ama oy yakanların artmasıyla hemen hemen boykot ve oy yakanların seçmen sayısının eşitlendiği bu ortamda, değerlendirilmesini hala daha yapamayan bir medya da, bu yanlışta eleştirilmelidir. 65 bine yakın oyu, tatile gittiler, Türkiye’de yaylada tatildedirler diye yorumlamak da yanlıştır çünkü bu boykot sayısı 65 binlere yaklaşmıştır ve herkesi tatile gitmek veya yaylaya çıkmakla nitelendirmek de büyük bir hatadır veya sorunu görmezlikten gelmektir. Yani iki yerde de düşünce eksikliği gerçekçi değildir. Biri Türkiye’nin buradaki iç politikaya ve seçimlere kayıtsız kalacağını düşünmek; ikincisi de şu anda artık siyasetin bozulmasından ötürü boykot eyleminin açıkça arttığı görülmek istenmemekte ve bunun varolduğunu düşünerek karşılaşılınca da yanlış tahliller yapmak.

Bir kere daha Boykot yapanlar iddialarında kazanırken, Recep Tayyip Erdoğan’ın müdahalesiyle artık müdahalesiz ve bağımsız bir ülke iddiasında olanlar kaybetmiştir. İşin tuhafı 1981 yılından beri geriye sarılıp sarılıp oynatılan ve de seçimden önce yapılması gereken, taleple ve mücadeleyle yerine getirilmesi gereken değerleri görmezlikten gelenler bir kere daha bu halkı hüsrana uğratmışlardır. Artık herkesin, bilhassa aydınların somut kurtuluş yöntemleri üzerinde ciddice düşünmesinin zamanı gelmiştir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin